YAPTIKLARI, GAZETE VE GAZETECİLERE DUYULAN SAYGIYI AZALTIYOR / ERDİNÃ UTKU Sayıları az da olsa meslek ilkelerine uymayan ve basına leke düşüren davranışları ne yazık ki Belçikaâda da gör
YAPTIKLARI, GAZETE VE GAZETECİLERE DUYULAN SAYGIYI AZALTIYOR / ERDİNà UTKU Sayıları az da olsa meslek ilkelerine uymayan ve basına leke düşüren davranışları ne yazık ki Belçikaâda da görüyoruz. Patronunun bazı izin problemlerini çözebilmek için belediye başkanlarına medya baskısı yaparak iş takipçiliğine soyunan, yaptığı haber karşılığı para alan, sadece 5000 adet gazete bastığı ve doğru dürüst dağıtmadığı halde okuyucuları ve reklam verenleri 25 bin adet basıyoruz diye aldatan gazeteci kılıklı ahlak yoksunlarının yaptıkları haberlerin doğruluğu da tartışılıyor. Tirajını 5 kat abartanın, toplumu ve reklam verenleri yanıltıp rakiplerine karşı haksız bir yarar elde edenlerin haberleri de abartmadıkları ya da para karşılığı yanlı haber yapmadıklarını kim garantileyebilir? Uğur Mumcuânun dediği gibi ''Bu tür gazetecilik, gazete ve gazetecilere duyulacak saygıyı azaltır. Bundan da basın özgürlüğü ve basının kendisi zarar görür'' Binfikir gazetesi ilk sayısından itibaren 10 bin adet basılıp, yazar ve çizerleri tarafından tüm Belçikaâya dağıtılırken tiraj yalanlarıyla reklam pastasından rant yiyenler reklam verenleri yıllarca yanıttılar. Şimdi bu konu yargıya intikal ettirilse ve bu yayın organlarına daha önce reklam veren işadamları paralarını geri istese büyük bir olasılıkla geri alabileceklerdir. BAŞTA REKLAM VERENLER VE DİĞER YEREL GAZETELERİ ÃIKARANLAR OLMAK ÃZERE İSTEYEN HERKES BİNFİKİR GAZETESİNİN 10 BİN ADET BASKISINI GELİP GÃREBİLİR, İSTEYEN OKURLARIMIZ DA DAĞITIM EKİBİMİZE KATILIP YAZAR VE ÃİZERLERİMİZİN 3 GÃNDE TÃM BELÃİKAâYA NASIL DAĞITIM YAPTIĞINI YERİNDE GÃZLEMLEYEBİLİR. AYNI SAYDAMLIĞI 5 BİN BASTIKLARI HALDE 25 BİN BASTIĞINI İDDİA EDENLERDEN DE BEKLİYORUZ. İşin en TİRAJi komik (aynı zamanda da trajı komik) yanı ise tirajları konusunda palavra atanların büyük gazeteciliğe soyunup, gazeteciliğe yeni başlayan ve gelecek vaadeden gençlere ahlak dersi vermeye yeltenmesidir. Bu palavracıların aynaya bakıp, kendilerine ahlak dersi vermesi gerekir. Sen hangi hakla yıllarca 5 bin adet gazete bastırdığın halde insanları 25 bin basıyoruz diye kandırırsın? Sen hangi hakla haberini yaptığın siyasetciden para istersin? Eğer tüm bu ahlaksızlıkları yapıyorsan, sen ne hakla gazetecilik yaparsın? Sinek küçük ama mide bulandırıyor. Hatta iyi niyetli yazar çizer ve gazetecileri de seninle aynı kefeye koyacaklar bir gün. Medyayı kirletmeye hakkın yok. Zaten yakında başlatacağımız TEMİZ KALEMLER KAMPANYASI ile sen ve senin gibiler artık karşılarında Türkçe yerel medyadaki SESSİZ ÃOĞUNLUĞU, iyi niyetle yayım yapan insanları bulacak. İnsan emeğine, yani gece gündüz harıl harıl çalışmalarımıza zerre kadar saygı duymayan ve tiraj yalanlarıyla reklam verene yalan pazarlayanların maskesi yavaş yavaş düşüyor. 10 bin adet basılan, tam zamanında çıkan ve en iyi dağıtılan gazete olarak Binfikir, geç de olsa hak ettiği liderlik koltuğuna oturdu. Onlarca arkadaşımızın emeğine yapılan saygısızlık, bu saygısızlığı yapanlara pahalıya patladı. Maskeler teker teker düşüyor, gerçekler ortaya çıkıyor. Medyada ikinci tür bir kirlilik unsuru daha var. Bastırıp parayı gazete satın alıyor, bastırıp parayı iş takipçisi gazeteci alıyor ya da bastırıp parayı gazete çıkarıyor, bu tipler. En iyisi bu tür gazetelere de, gazetecilere de prim vermemek. Bakın Mumcu, 7 Şubat 1988'de Bulvar gazetesinin gazeteciliğe ilişkin sorularını yanıtlarken ne diyor; âZaman ilerledikçe, gazetecilik türü de değişiyor ve daha çok araştırmaya, uzmanlığa dayanan gazetecilik gelişiyor. Ben, eski yazarların görüşlerine katılayım, katılmamayayım, şu özellikleri vardır: Sadece gazetecilik yaparlar. Bugün hem gazeteci, hem işadamı, hem ihale takipçisi. Gazetecilik yok. Ben sağ-sol ayırt etmeden söylüyorum, sadece gazetecilik yapan, belli bir düşünceyi açıklayan, sadece araştırma yapan gazeteci, ister İslamcı olsun, ister Marksist olsun, sosyal demokrat olsun hiç ayırt etmem, saygım vardır. Dönekliği de bir ölçüde doğal karşılıyorum. Ãünkü Türkiye'de insanlar belli bir gelişme içinde, şu veya bu nedenle düşüncelerinden vazgeçebilirler.â Fabrika ya da başka şirketleri satın alacak yerde, gazete(!?) ve televizyon (!?) satınalarak medya patronu olanların ve onların yetiştirdikleri iş takipçisi gazeteci (?) yazar (!)ların medyayı kirletmesi daha da etkili oluyor. Bunu sadece Türkiyeâde gözlemlemiyoruz, Belçikaâda daha da beteri yaşanıyor. Sincice ve gizlice haksız rant elde etmek isteyenlerin maskelerini arkadaşlarımız Fikret Aydemir (http://www.binfikir.be/index.php?option=content&task=view&id=2550&Itemid=) ve Erdem Resne (http://www.binfikir.be/index.php?option=content&task=view&id=2551&Itemid=) düşürdüler. TEMİZ KALEMLER KAMPANYASI sayesinde bu zihniyetin barınamayacağı, kolayca at koşturamayacağı bir ortam yaratabileceğimize inanıyorum. Kötü gazeteci Şerafettin ve medya aracılığıyla çevre ve etkisini genişletmeye çabalayan Kötü İşadamı Ademâin işi zorlaşacak. Düşünebiliyor musunuz, ya bir de Belçikaâdaki Türkçe yerel medya bir çatı altında bir araya gelip, örgütlenirse⦠Meslek ilkelerinden, etikten, iç denetimden falan söz ederse⦠YALANCILARIN MUMU SÃNDÃ! Artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacak. âGazeteci gazeteciliğini, iş adamı iş adamlığını bilecek!â Keşke Belçikaâda TEMİZ KALEMLER KAMPANYASIna hiç gerek kalmasa! Keşke basın özgürlüğü ve basın zarar görmese, yerel medya kendi işini kendi görse ve medyayı kirlilikten arındırsa! 09/01/2007, Erdinç Utku