HYP Basın Merkezi: Ortadoğu Sorunu Üzerine Kaygılar:

Hükûmetin Ankara’da ilgili devlet kurumlarını devre dışı bırakarak ne kararlar aldığı ve dış politikada ülkeyi nerelere sürüklediği üzerine milyonlarca insanımızın zihinlerinde soru işaretleri, hatta endişeler bulunmaktadır. Hükûmet yetkililerince tek

Hükûmetin Ankara’da ilgili devlet kurumlarını devre dışı bırakarak ne kararlar aldığı ve dış politikada ülkeyi nerelere sürüklediği üzerine milyonlarca insanımızın zihinlerinde soru işaretleri, hatta endişeler bulunmaktadır. Hükûmet yetkililerince tekil ve sorumsuzca verilen ve her biri istifhamlar yaratan beyan ve kararlarını, irdelemek ve fikir beyan etmek, anayasal bir kuruluş olarak Halkın Yükselişi Partisi'nin bir hakkı ve görevidir. Bu nedenle dış politika konusunda aşağıda kayıtlı kaygılarımızı kamuoyumuzla paylaşmak ve bunların cevaplarını almak istiyoruz. - PKK ile mücadelede bugüne kadar NATO’dan destek istenmemesine rağmen Başbakan'ın "NATO Türkiye’nin terörle mücadelesine destek vermeli" beyanı ne derece doğrudur? Her ne kadar son tanım ile NATO’ya terörle mücadele görevi verilmişse de, PKK ile mücadele bir "iç güvenlik harekatı" olduğuna göre, buna NATO’nun katılması "içişlerine müdahale" olmayacak mıdır? Yabancı askerin Türkiye’de konuşlanmasını sağlamayacak mıdır? - İlgili çevrelerce ileri sürüldüğü gibi Ortadoğu sorununda var olan ABD-AB çekişmesi çerçevesinde, Lübnan’a yerleştirilmesi düşünülen "Barış Gücü" NATO’dan mı yoksa BM’den mi oluşacak? Görünüşe göre yukarıda sözü edilen çekişmede şimdilik ağır basan ABD bu "Barış Gücü"nü NATO’dan oluşturabilirse, ABD ve İngiltere’nin Güney Kıbrıs’a son askerî yığınağı bu maksada mı matuftur? Başbakanımızın "NATO Türkiye’nin terörle mücadelesine destek vermeli" beyanı ABD’nin sıkıştırması ile mi sarfedilmiştir? - Lübnan'a ister NATO ister BM, "Barış Gücü" yerleştirdiğinde oradaki savaşın bir tarafı olmayacak mıdır? Bu halde bu güce katılacak Türkiye Hizbullah ve arkasındaki Şiî gücü karşısına alıp batağa saplanmayacak mıdır? Bu tehlike ilgili devlet kurumlarımızca ve özellikle TBMM’de tartışılmayacak mıdır? - ABD yetkililerinin, Irak’taki askerleri için tehlikeli olduklarını beyanla Şiî ve Sünnî bölgelerinden çekilerek Kuzey Irak’ta konuşlanacakları ve planlanan müdahalelerini buradan yürüteceklerini açıklamaları ile, Başbakanımızın NATO askerini istemesi ve ABD’nin Kıbrıs’a asker yığması arasında bir paralellik var mıdır? - Irak’taki tüm ABD askerinin ve Kıbrıs’taki 15 bin olduğu ileri sürülen Amerikan askerî yığınağının Kuzey Irak’a konuşlanması sonucunda bu bölgede ne gibi değişikliklere sebep olacağı hesap edilmiş midir? - Ordumuz ve askerî uzmanlarımız bu konulardaki fikirlerini açıklayacaklar mıdır? - Sivil halkın ve yabancıların Lübnan tahliyesi için, bu bölgeye en yakın nokta olması sebebiyle tüm hazırlıklarını yapan ve geçici mültecileri bekleyen ve bu sayede uluslar arası hareketlilik kazanmak isteyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bu isteğine, Avrupa basınında bile "inatlaşma" yorumu yapılan Kıbrıs Rumu'nun anut ambargosu, uluslar arası platformda neden protesto edilmemektedir? Saygılarımızla Nevzat Selvi Gn. Bşk. Yrd. HYP Basın Merkezi