Öncelikle sizleri çok özlediğimi ifade etmeliyim. Gerçekten yoğun süreçler geçiriyor ve beni anlayışla karşılayacağınızı umut ediyorum. Sözümde duramadım, bağışlayın lütfen!
Sevgili Okurlarım;
Öncelikle sizleri çok özlediğimi ifade etmeliyim. Gerçekten yoğun süreçler geçiriyor ve beni anlayışla karşılayacağınızı umut ediyorum. Sözümde duramadım, bağışlayın lütfen!
Kitabımın çıkışı ilerleyen bir tarihe ertelendi. Çünkü kitaptan önce eğitimim söz konusuydu,şükür eğitimimin bir kısmını bitirdim, sırada doktora eğitimim var, onu da tamamladıktan sonra o muhteşem (bana göre:) kitabım sizlerle olacak.
Geç olsun, güç olsun ama, içinde temiz sayfalar olsun istedim. Amaç sadece kitap çıkarmak değil, topluma faydalı olmak, bilgiyi paylaşmak ve inanıyorum ki, akabinde gelen mutluluk ışıltıları hepimize sevinç yaşatacak!..
Şimdi asıl konumuza dönelim; hayallerinin ardını arala, dünya hep güneşin doğduğu, ışıltıların olduğu, kelebeklerin rengarenk uçtuğu bir yer değildir. İyiler hep sizin tarafta, kötüler hep karşı tarafta olacak diye bir kural da yoktur. Nitelikli insan olabilmek apayrı bir meziyet olmakla beraber, hayatı insanileştirerek yaşamak, yaşamın en değerlisi, en şahanesi…
Bazen bir tesadüf sonucu tanıdığınız tek bir insan, yıllarca tanıdığınız bin insana bedel olabilir, dolayısıyla mühim olan bin insan veya yılların geçmesi değildir. Öyle anlar vardır ki; bir haftalık bir süre ve tek bir insan bile, yıllara mutlulukla kucak açabilir, hem de en şahanesinden, en temizinden…
Siz yeter ki, kalbinizi ayna yapın! Kalp kara, dış ak oldu mu yapay oluyor, cevher nerde biliyor musunuz, iç dünyanızla dış dünyanızın
birbirine paralel olması. Hani vardır ya, kalp gözü, kalp aynası; işte o çok önemlidir.
Bir ulusun büyüklüğü, nüfusun çokluğu ile değil, akıllı ve erdemli kişilerin sayıları ile ölçülür/V.Hugo
Eğer bir insan, hem çalışkan hem akıllı ise taktir et; çalışkan fakat akıllı değilse dikkat et; akıllı fakat tembel ise ikaz et; hem akılsız hem tembel ise terk et! /Hacı Bektaş-ı VeliBakınız, insan kalabalıklarına dikkat edin! Kalabalıktan ziyade, az olsun ama erdemli insanlar olsun etrafınızda. Öyle kalabalıklar vardır ki;içinde nefes bile alamaz, yok olur gidersiniz! Hayatta bazen, bazı insanlarla yaşarken karşılaşamıyor, tanışamıyor, sevemiyor ve aynı yolda yürümemize rağmen, araya hayat ve mesafeler girdiğinde sonun başlangıcını yaşayıp gidiveriyoruz.
Bilirsiniz ya; hayat ne zorlamayı, ne açıklamayı ne de yorum yapmayı sever, hele plan yapmayı hiç sevmez. Kendimizi sorgulayalım, her istediğimiz hayırlı değil bize, yaradan biliyor ihtiyaçlarımızı, dert etmeyin! Razı oluş var ya, itaat etmek; işin düğüm noktası burda çözülüyor…
Çoğaldıkça sevilen insan ol. Bu da zor bir zanaat! Zor olan durmak, kolay olan koşmamak. Zaman durmayı sevmez, duran zamanı sevmez. Başladığın şeyi bitir ki, noktayı başkaları koymasın…İlla da sen bitir! Mantık önemlidir, gerisi hoştur ve boştur. Tutkularından vazgeçme, maziye takılma, bazı kişilere yol ver gitsin. Mütevazilikle birlikte, paylaşmayı ilke edin…Gösteriş paylaşması değil, yüreğindeki paylaşmadan bahsediyorum. Aşk’tan, aşkından vazgeçme! Çünkü, iki kişi birbirini sever ve kavuşurlarsa bunun adı MUTLULUK olur.
Aşk’ın ve mutluluğun gerçekleri vardır; hem mutlu, hem aşıksan yaşam başka bir ışığa teslim olur. Aşk’ta yarın kavramı yoktur anı yaşarsın; zaman ileri doğru değil, yüreğinin götürdüğü yere doğru işlemeye başlar. Aşk’ın nerede, ne zaman ve ne şekilde karşına çıkacağı belli olmaz, bir tesadüf AŞK olabilir, CAN olabilir… Mutlu olur, onu kaybetmemek için dikenden gül yetiştirir, kışı da bahara çevirebilirsin.
Hiç görmeden ve dokunmadan da bunu yaşayabilirsin. Dedim
ya; adı AŞK olsun bir kere, gerisi ufak ayrıntılar… Sevmenin günü ve saati olmaz, olamaz. Sevginin ifadesi bir hediye asla olmaz, olamaz. Sevmek; bir bireyin diğer bir bireyi, birey olarak fark ettiği
anda başlar. Fark etmek, bireyi birey olarak görmek, dinlemek ve anlamaktan geçer. Siz sadece fark etmesini bilin! Efsane aşklar davaya benzer, gönlünüzün şahidi yoksa davayı kazanamazsınız!
Ey Aziz’im; şimdi sen söyle: DOĞAN her gün, doğan her CAN mutlu olmalı mı?
Bana sorarsanız ben mutluyum, hem de çok, seyyah olup mutluluğu aradık yıllarca, yanlış yerde yanlış insanlarla karşılaştık, belki üzüldük yıllar boyu, belki hak etmediğimiz bir yaşamla karşı karşıya kaldık,belki haklı olmamıza rağmen buruk geçti yıllarımız, ama olsun vicdanımız huzur dolu.
Sabretmesini bildik, yanlışa el uzatmadık ve bir zincirin halkası gibi düzgün insan olmayı başarabildik! Yaradan bilir en doğrusunu. Şimdi denizin mavisi kadar berrak, gökyüzü kadar pırıl-pırıl, destanlar yazılacak kadar mutluyum ve bu yüzden prototipler hariç, hiç tanımasam bile özellikle gül ve bal taşıyan insanlara teşekkür ediyorum!..
Unutmayalım; dünya da her gördüğümüz insandır, kimisi bal taşır, kimisi gül taşır, kimisi de nal taşır! Gül ve bal taşıyan insanlar olabilmek umuduyla; sevgiyle selamlıyorum hepinizi!
……………………………….İYİ Kİ VARSINIZ………………………………………….
Arş.Gör.Leman KUZU©
İstanbul,23 Ekim 2013
kuzuleman@yahoo.com