Türkiye'ye Washington merkezli Freedon House Raporu'ndan ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı 2013 Terörizm Raporu’ndan kırık not geldi.
Türkiye'ye Washington merkezli Freedon House Raporu'ndan ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı 2013 Terörizm Raporu’ndan kırık not geldi.
Washington merkezli Freedon House, 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Raporu'nu yayımladı. Raporda Türkiye ilk defa 'kısmi özgür'ülkeden, 'özgür olmayan' ülke kategorisine girdi. Türkiye 14 sıra gerileyerek 134'üncü sıraya düştü.
Bir diğer kötü haber ise ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı 2013 Terörizm Raporu’ndan geldi. Bu raporda PKK gibi iç tehditlere odaklanan Türkiye’nin uluslararası terörle mücadelede zayıf kaldığı belirtildi. Raporda binlerce kişinin muğlak bir terör yasası kapsamında soruşturmaya hedef olduğunu da kaydedildi.
Türkiye ‘özgür olmayan ülkeler’ listesine katıldı
ABD merkezli Freedom House’un 2014 raporuna göre Türkiye’de basın özgürlüğü geriledi. Türkiye ‘kısmen özgür’den ‘özgür olmayan ülkeler’ kategorisine düşürüldü.
Türkiye, Uluslararası insan hakları ve basın özgürlüğü kuruluşu Freedom House’un 2014 raporunda, 15 yıl sonra ilk kez “kısmen özgür ülkeler” kategorisinden “özgür olmayan ülkeler” kategorisine düşürüldü. Basında Gezi Parkı olayları sırasında ve sonrasında yaşanan işten çıkartmalar, sansür uygulamaları, şeffaf olmayan medya sahipliği gibi nedenlerle 6 puan daha kaybeden Türkiye 2013’e göre 17 sıra daha gerileyip dünya genelinde 134’üncü sıraya indi. Türkiye, toplam 42 ülkenin yer aldığı Avrupa bölgesinde de ‘basını özgür olmayan’ tek ülke olarak adlandırıldı.
Dünyada kötüleşti
ABD merkezli örgüt, son raporunda basın özgürlüğünün dünya genelinde kötüleştiğini vurguladı. Bu durumda, Arap Baharı sonrasında Mısır ve Ürdün’de yaşanan olumsuzluklar, Libya, Türkiye, Ukrayna ve Zambiya’nın “kısmen özgür” ülkelerden “özgür olmayan” ülkeler kategorisine gerilemesinin etkili olduğu belirtildi.
Örgüt, 1 Ocak-31 Aralık 2013 tarihleri arasında yaşanan gelişmeleri irdelediği raporunda, Türkiye’de artan basın özgürlüğü sorunlarını şu şekilde özetledi: “Basın ve ifade özgürlüğü konusundaki anayasal garantiler, ceza yasasındaki bazı kısıtlayıcı maddelerle Terörle Mücadele Yasası tarafından aşındırıldı ve uygulamaya sadece kısmen yansıdı.
‘40 gazeteci hapiste’
Türkiye, Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) verilerine göre 1 Aralık itibarıyla demir parmaklıklar arkasındaki 40 gazeteciyle, 2013’te de gazeteci hapsetmede dünya lideri olarak kaldı. Basın özgürlüğü ortamı, İstanbul’da Mayıs ayında patlayan Gezi Parkı protestolarını haber haline getirmeye çalışırken gazetecilerin taciz edilip saldırıya uğradığı sene boyunca kesin bir şekilde kötüleşti, onlarca gazeteci işten atıldı ya da protestocuların taleplerine sempati göstermelerine bir cevap olarak istifaya zorlandı.
Diğer önde gelen gazeteciler, hükümet ile PKK arasındaki müzakereler ya da Aralık’ta ortaya çıkan Başbakan Erdoğan ve yakınlarının dahil olduğu yolsuzluk skandalları gibi hassas konuları yazdıkları için kovuldu. İşten atılmalar, hükümet ve birçok medya patronu arasındaki yakın ilişkiyi ve bunun gazeteci üzerinde oluşturduğu resmi ya da gayriresmi baskıyı öne çıkardı.”
Dünyanın yüzde 14’ü özgür
Kuruluş, Türkiye’de basın özgürlügü alanındaki olumsuz gelişmelerin, dünya genelinde basın özgürlüğünün gerilemesinde de etkili olduğu yorumunu yaptı. Buna göre 197 ülkeden 63’ü, 2013’te özgür basına sahip ülkeler olarak gösterildi. 68’i “kısmen özgür” sayıldı.
Altı kişiden biri
Bu yıl aralarına ilk kez Türkiye’nin de eklendiği 66 ülkesi “özgür olmayan ülkeler” arasında yer aldı. Raporda bu veriler ışığında geçen sene boyunca, dünya nüfusunun sadece yüzde 14’ü özgür bir basına sahip olmanın avantajını yaşadığı belirtildi. Başka bir deyişle, dünyadaki her 6 kişiden sadece 1’i özgür basının ayrıcalıklarına erişti.
Türkiye, Uganda’nın bile gerisinde yer aldı
Türkiye, basın özgürlüğü konusunda Ermenistan, Ekvator, Libya ve Güney Sudan’la aynı sırayı paylaşırken; bu alanda Bangladeş, Endonezya, Moğolistan, Uganda, Kenya, Tanzanya, Lübnan, Tunus, Cezayir, Kuveyt, Makedonya, Bosna-Hersek, Kosova, Arnavutluk, Gürcistan ve Moldova’nın gerisinde kaldı. 197 ülkelik listede sonuncu Kuzey Kore olurken, basını en özgür sayılanlar ise Hollanda, İsveç ve Norveç çıktı.
Washington’dan Türkiye’ye ‘terör tanımı’ eleştirisi
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı 2013 Terörizm Raporu’nda daha çok PKK gibi iç tehditlere odaklanan Türkiye’nin uluslararası terörle mücadelede zayıf kaldığı belirtildi. Her yıl yayınlanan raporda, Türkiye terörle mücadelede ABD’nin uzun süredir işbirliği yaptığı bir ‘ortak’ olarak tanımlandı. Geçmişte PKK’yla mücadele alanında iki ülke arasında işbirliği yapıldığı, artık ‘çözüm süreci’ ile birlikte çatışmaların azaldığına dikkat çekildi.
Türkiye’nin Suriye’deki iç savaş ve Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ve El Nusra gibi örgütler nedeniyle yeni terör tehdidine maruz kaldığı ifade edildi. Raporda yabancı savaşçıların Türkiye’yi transit ülke olarak kullandığı bildirildi.
ABD’nin terörle mücadelede Türkiye’ye getirdiği en önemli eleştiri, yasama alanında oldu. Raporda, Türkiye’de yürürlükte olan terörle mücadele yasasının daha çok PKK gibi iç tehditlere odaklandığı, uluslararası terörle mücadelede ise zayıf kalındığı vurgulandı. Buna neden olarak da, Türkiye’de terör tanımının yalnızca “Türk devleti ve Türk vatandaşlarını hedef alan suçlar” gibi dar kapsamda tutulması gösterildi. Raporda bu terör tanımlamasının küresel terör şebekelerine karşı operasyonel ve hukuki işbirliğine engel olduğu belirtildi. Siyasetçi, gazeteci ve eylemcilerin aralarında bulunduğu binlerce kişinin hala muğlak bir terörle mücadele yasası kapsamında gözaltında tutulması ve soruşturmaya hedef olması nedeniyle de eleştiri getirildi.
Reyhanlı en kanlı saldırı
ABD Dışişleri Bakanlığı raporunda Türkiye’de 2013 yılında 20 kadar terör eylemi düzenlendiği, bunlardan özellikle 5’inin dikkat çektiği belirtildi. Bu eylemler arasında 1 Şubat 2013’te DHKP/C’nin Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’nin giriş kapısında düzenlediği 1 güvenlik görevlisinin öldüğü bombalı intihar eylemi bulunuyor. Bir diğer eylem, 11 Şubat’ta Cilvegözü Sınır Kapısı’nda bomba yüklü bir aracın 13 kişinin ölümüne yol açması oldu. Bu olaydan Esad rejimi adına hareket eden Suriye Direnişi örgütünün Türk asıllı lideri Mihraç Ural sorumlu tutuldu. Rapor, 11 Mayıs’ta Reyhanlı’da iki bomba yüklü araçla düzenlenen ve 52 kişinin öldüğü olayı, Türkiye’nin “modern tarihindeki en kanlı saldırı” diye niteledi. Türk yetkililerin bu saldırıdan da Ural’ı sorumlu tuttuğu ifade edildi.
‘Bilgi paylaşımı kısıtlı’
ABD’nin raporunda polisin soruşturmalarla ilgili olarak Amerikalı yetkilileri yeterli bilgilendirmemesi eleştirildi. 2011’de Türk Emniyeti’nin bir El Kaide hücresine baskın yaparak 15 kişiyi gözaltına aldığı olay gibi, 1 Şubat 2013’te Amerikan Büyükelçiliği’ni hedef alan bombalı saldırıda da Amerikalı yetkililere kısıtlı bilgi sağlandığı hatırlatılan raporda bu uygulamaya neden olarak, Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesindeki hukuki yorumlama gösterildi.
Vatan