CHP'li muhalifler, AKP ve İP'nin yardımına koştu. Bir kaç CHP Muhalifin Cumhurbaşkanlığına Erdoğan'ın seçilmesiyle uzun zamandır AKP'de kaynayan kazanın taşması ve İP' genel sekreterinin istifasını kamufle etmek için, 'CHP'nin başarısızlığını bahane ederek' kamuoyunun algısını başka yerlere çekmeleri tepkiyle karşılandı.
CHP'li muhalifler, AKP ve İP'nin yardımına koştu. Bir kaç CHP Muhalifin Cumhurbaşkanlığına Erdoğan'ın seçilmesiyle uzun zamandır AKP'de kaynayan kazanın taşması ve İP' genel sekreterinin istifasını kamufle etmek için, 'CHP'nin başarısızlığını bahane ederek' kamuoyunun algısını başka yerlere çekmeleri tepkiyle karşılandı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı zaferini ilan ettiği saatlerde İşçi Partisi istifa şokuyla sarsıldı. İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, saat 19.00′da Doğu Perinçek’e gönderdiği mektupla istifa ettiğini duyurdu.
İşte Hasan Basri Özbey’in İP lideri Doğu Perinçek’e yazdığı mektubun tam metni:
İşçi Partisi Genel Başkanlığı’na,
Konu : İşçi Partisi Genel Sekreterliği görevinden istifa bildirimidir.
İşçi Partisi Genel Sekreterliği görevinden istifa ediyorum.
Görevden ayrılma kararımın esasını oluşturan siyasi, ideolojik ve örgütsel gerekçelerim ile ikincil ve de önemsiz olan özel-kişisel gerekçelerimi yazmayacağım.
Çünkü, istifamı zorunlu kılan sorunların çözümü konusunda ümitvar değilim.
Bu nedenle gerekçelerimi tartışmaya açmayı yararsız görmekteyim.
İlerde, ateşe atmak iddiasında olduğumuz “ben”imiz yol verirse, tartışma amaçlı olmasa da, durum tespiti için gerekçelerimi yazmak hakkımı saklı tutuyorum.
Ancak bu aşamada, şu hususun bilinmesinde yarar görüyorum:
Son 3 aylık dönemde Genel Sekreterlik koltuğu işgal altındadır.
İşgalci devre dışıdır ve gizli işsizdir.
Genel Sekreter, tüzüğün ve Kurultay, MKK ve MYK kararlarının yüklediği görevleri, özgüven ve kararlılıkla yerine getirememiş, görevini yapamamıştır.
Genel Sekreter, çok önemli bir süreçte ve çok önemli bir tartışmada görüş açıklamamış, tutum alamamış, seyretmek zorunda kalmış, boyun eğmiştir.
Genel Sekreter; “Genel Başkanın yüzüne baka baka farklı fikirler savunmuş”, “dangalakça karara meyletmiş”, “düşmanın ajan örgütleriyle aynı safa düşmüş”, “gerçeğe aykırı bilgi vermiş”, “Beyoğlunun sidikli sokaklarında öncü savaşçı olmuş”, “Parti tarihinin üçüncü dönemecinde ideolojik zaafa düşmüş”, “toplumdan bihaber, halktan kopmuş”, “tecrübesiz”, “şucu bucu” olup “kendi aranızda toplanıp karar alın” önerisine muhatap olmuş, Kurultaydan sonraki en yüksek karar organının toplantısında konuşmamış, oy kullanmamış, ajan örgütün gazetesi sallanarak hakarete muhatap olunca gösterdiği insani, insiyaki tepki, “neden rahatsız oluyorsun” tepkisiyle karşılanmış, yüreğinin sesini dillendirince “kötü yönetici” sayılmış, bu da yetmemiş “kınanmış”, özgüvenini, kararlılığını kaybetmiş, “bu iş burada bırakılamaz, üstüne gidilecek” tehdidinin öznelerinden olmuş, hayali bir “şu’cu ekibin” parçası yapılmıştır.
Bunlarla mücadele etmem, etmeyeceğim.
Bu iklimde Genel Sekreterlik yapmam olanaksızdır.
Bu iklime uygun Genel Sekreter ben değilim.
Bu iklim, maalesef yürürlükteki “tarzı siyasettir”. Değişme olasılığı yoktur!
Belki de değişmesine gerek yoktur. Böyleyse bu tarz siyasette bana yer yoktur!
İstifa ederek, fuzuli işgale son veriyorum ve “burada bırakılamayacak iş” için boşa emek harcanmasını önlüyorum.”
Erdoğan balkondan inmeden AKP içinde kavga başladı
Seçim sonrası Erdoğan İstanbul'da halka teşekkür konuşması yaparken AKP Genel Merkezi'nde tartışma başladığı iddia edildi.
Cumhuriyet'ten Emine Kaplan'ın haberine göre, AKP içindeki üç dönemlikler "genç ekip"e karşı baş kaldırdı.
Aralarında Bülent Arınç'ın da bulunduğu daha "kıdemli" bir grup, Abdullah Gül'ün partide önünü kapatacak 28 Ağustos öncesi kurultaya karşı olduklarını söylüyordu. Başını Yalçın Akdoğan'ın çektiği diğer grup ise kurultayın toplanıp Ahmet Davutoğlu'nun genel başkan ve başbakan olması için kulis yapıyordu.
Sonuçlar Erdoğan'ın hayali "başkanlık" sistemi hesaplarını da tartışmayaaçtı. AKP'nin yerel seçimlerde aldığı yüzde 45 oy oranına denk gelen 20 milyon dolayındaki oyda kayda değer bir artış olmadı. Ancak katılım düşük olduğu için oransal olarak oyu yükselmiş oldu.
HESAPLAR DEĞİŞEBİLİR
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ilk turda seçilmesine karşın partinin beklediği oy oranına ulaşılamamasının AKP’nin geleceğe dönük hesaplarını değiştirebileceği belirtiliyor.
Oy oranının yüzde 55’in altında kalmasının, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün partiye dönmesi olasılığını güçlendirdiği, 3 dönem kuralının da esnetilmesine yönelik baskıyı artıracağı değerlendirmesi yapılıyor. Seçim sonuçlarının 2015 seçimlerine Erdoğan olmadan girecek AKP’nin oy oranının anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşmasını da zora soktuğu kaydediliyor.
Partinin yaptırdığı anketlerde Erdoğan’ın seçimi kazanmasına kesin gözüyle bakılırken, oy oranının yüzde 52’nin altında kalması partinin beklentisini karşılamadı. Başbakan Erdoğan, son açıklamalarında partinin yaptırdığı anketlere göre oy oranlarının yüzde 56 dolayında açıklarken, parti yönetimi yüzde 55’in altına düşmeyi beklemiyordu.
Hatta bazı parti yöneticileri, anayasa referandumunda ulaşılan yüzde 58’i hedefini yakalama beklentisi içindeydi.
Parti yöneticilerinin, seçim sonrasında sonucu “zafer” olarak nitelemesine karşın beklenen oy oranına ulaşılamaması partide buruk bir sevince yol açtı.
Bu sonucun Erdoğan’ın ve parti yönetiminin plan ve hedeflerini değiştirebileceği belirtiliyor.
GÜL'ÜN ŞANSI ARTTI
Beklenen bir oy oranıyla seçimi kazanılamamasının, partide Gül’ün genel başkanlığını ve 3 dönem kuralını değişmesini isteyen ekibin Erdoğan ve parti yönetimine yönelik baskıyı artırabileceğine dikkat çekiliyor. 2015 seçimlerinde anayasayı değiştirecek bir çoğunluğu yakalama hesabı yapan AKP’nin, yüzde 51.8 oranındaki oyda çatı adaya tepkiler nedeniyle Erdoğan’a kayan oylar ile Erdoğan’ın kişisel karizması nedeniyle gelen oylar da hesaplandığında genel seçime Erdoğan’sız gidilmesiyle anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa ulaşılmasının güç olduğu değerlendirmesi yapılıyor.
GENÇ EKİP, KONGRE İÇİN BASTIRACAK
Başbakan Erdoğan, bugün MKYK’yi toplayarak olağanüstü kongreye ne zaman gidileceği konusunu masaya yatıracak.
Parti içinde genç ekip Gül’ün yerine yeni bir isim etrafında yola devam edilmesini isterken, partinin tamamı 3 dönem kuralına takılan eski isimler ise Gül’ün partinin başına dönmesini istiyor. Parti yönetiminde özellikle Gül’ü istemeyen ekip, 28 Ağustos’tan önce olağanüstü kongreye gidilerek yeni genel başkanın seçilmesini istiyor. MKYK’de Gül’ü isteyen üyelerin ise kongrenin 28 Ağustos sonrasına bırakılmasını isteyebileceği kaydediliyor.
MKYK’DE OLAĞANÜSTÜ
Kongre kararı alınması durumunda kongrenin 26 ya da 27 Ağustos’ta yapılması bekleniyor. Genel başkanın 27 Ağustos’ta seçilmesi durumunda Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı görevine başladıktan sonra yeni genel başkana hükümeti kurma görevini verecek.
Erdoğan, hukuki tartışmalara karşın 28 Ağustos’a kadar genel başkanlık ve başbakanlığı bırakmayacak. Erdoğan’ın 28 Ağustos’a kadar il başkanları ve milletvekilleriyle istişare toplantıları düzenlemesi bekleniyor.
ÇELİK: HERKESİN CUMHURBAŞKANI OLACAK
Seçim sonucunu değerlendiren AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Erdoğan’ın yüzde 52 oy olmasına karşın yüzde 48 oranında da oy vermeyen olduğunu belirterek, “Demokrasi zaten budur. Başbakanımız yüzde 52 oy da alsa yüzde 100’ün cumhurbaşkanı olacaktır. Herkesin Cumhurbaşkanı olacaktır. 77 milyonu kucaklamaya yönelik bir gayret ve tavır içerisinde olacaktır” dedi.
Yeni genel başkanın istişareler sonucunda belirleneceğini kaydeden Çelik, 2002’de Erdoğan milletvekili seçilemediği, 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında partide kavga çıkacağı beklentisi içinde olanlara ekmek çıkmadığını belirterek, “Şimdi Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı oldu, bundan sonra kim başbakan, genel başkan olacak, MYK ve MKYK toplantısı belki daha sonra yapacağımız istişare toplantılarıyla genel başkanımızı ve başbakanımızı belirleyeceğiz ve Türkiye kaldığı yerden yoluna devam edecek” dedi.
Odatv.com