Sizler tatildeyken, savaş tatil yapmadı...

Sayın okurlar, Tatil sezonunda kimileri güzel sahillerde denize gireken, kimileri de savaş makinalarının kan ve ölüm kustuğu Lübnan ve Filistin'de korkular yaşıyordu. Çelişkiler dolu dünyanın hilal'e bakan yüzünde bebekler ve sivller ölürken, Haç

Sayın okurlar, Tatil sezonunda kimileri güzel sahillerde denize gireken, kimileri de savaş makinalarının kan ve ölüm kustuğu Lübnan ve Filistin'de korkular yaşıyordu. Çelişkiler dolu dünyanın hilal'e bakan yüzünde bebekler ve sivller ölürken, Haç'a bakan yüzünde ise normal hayat devam ediyordu. ABD destekli İsrail'in Filistin ve Lübnan halkına yönelik katliamına karşın, BM ve AB suskundu. Çünkü adres sormayan bombalarla bebekler din hanelerinde İslam yazılışı nedeniyle öldürülüyordu. İsrail'in cani ve vahşi saldırılarında anneler kan gözyaşı dökerlerken, birileri tatillerde şampanyalarını, şaraplarını yudumluyordu. Sanki savaşın o korkunç yüzünü görmezlikten gelirlercesine sahillerde güneşlenen, doğanın harikasından dem vuranlar, dünya gündemindeki savaştan uzak. gezdiklerini, yaşadıklarını ballandıra ballandıra anlatarak, gündem kaynatıyorlar. İsrail'in Filistin ve Lübnanlı bebekleri parçalayan bombaları görmeyen ABD Başkanı Bush bile siyah köpeği ile tatile çıkmıştı. Vurdumduymaz bir şekilde İsrail'in bebekleri öldürmesine destek veriyordu. "İsrail meşru hakkını" kullanıyor, diyerek de İsrail'in cinayetlerine vize veriyordu. Dünyanın kanını donduran Kana saldırısında Lübnan'lı anne babalar çocuklarının cansız bedenlerini havaya kaldırarak, dünya'ya İsrail'in vahşiliğini sergilerken, bizim bazı entellektüellerimiz ise, tatillerini nerede ve nasıl geçirdiklerini? halka anlatmaktaydılar. Dünya bu vahşet karşısında adeta sus pus olurken, insan olduğunu hatırlayanlarda tatillerden uzak bulundukları yerlerde bir araya gelerek, insanlık adına cinayetkar ABD ve İsrail'i protesto etmekle meşgullerdi. Amaçları ise tatillerini yaşayan insanlara Lübnan'da patlayan bombaların ve bu bombalar altında çığlıklarını duyurmak isteyenlerin sesini duyurmaktı. Bu nedenle geçen iki hafta boyu onbinler Belçika ve Avrupa'nın değişik bölgelerinden Brüksel'e akarak, ABD ve İsrail'in cinayetlerini protesto ettiler. Bazı siyasetçilerimizin ve kurumlarımızın kendi aralarındaki savaşları Hizbullah-İsrail savaşını gölgede bırakmıştı. Milyonlarca insanı göçe zorlayan çoğu çocuk ve sivil 1200 insanın canına mal olan Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren savaş gözardı edilmiş, bazı medya organlarımızda siyasi ve kurumsal savaşlar daha da ön plana çıkmıştı. Vatandaşları çileden çıkaran bu anlayış, gerçekten çok acı verici bir durum. Bu anlayış biçimi, dünyayla ne kadar ilgilendiğimizin ölçüsünü ortaya koymaktaydı Ülkemizin yanıbaşında patlayan bombaların hiç mi hiç önemi yoktu. Önemli olan yapılan tatiller ve tatil yerlerinin tanıtı mıydı? Ah keşke 'Savaş'ta tatil yapabilseydi. Ama nerde savaş, tatil, matil dinlemiyor, mesaiye devam ediyordu. Her gün yeni bir katliamı gündeme taşınıyordu. İsrail sivilleri, Hizbullah'da askeri hedefleri vuruyor... Savaş tüm hızıyla devam ediyor... Savaş tatile gitmiyordu... Savaşı tatil'e göndermek tüm insanlığın ortak duygusu. Ancak, silah pazarlayanlar, yeni ortadoğu planlayıcıları her nedense planlarını ve projelerini hep Hilal'in gölgesindeki coğrafyalarda gerçekleştirmekteler. Bu nedenle de Savaş'a tatil yok diyorlar... Dünya ABD ve İsrail'in eliyle medeniyetler savaşına yönelmekte. ABD ve İsrail ayak oyunlarıyla Türkiye başta olmak üzere bir çok İslam ülkesini de yaynına almayı, cinayetlerine ortak etmeyi planlamakta... Basiretli yöneticilerin bu oyunlara gelmeyeceklerini. Bölge halkının huzur ve barışına kast eden ABD ve İsrail'in tecrit edilerek yalnızlığa itilmesi için çalışmalar yapılması gerekir. Savaş'ı hep birlikte tatil'e göndermeli... Aksi takdir de barıştaki güzel tatiller bizlere hep zehir olacaktır. Savaşsız yarınlarda görüşmek ümidiyle...