Neyi, Nasıl Anlatsak! / Hüseyin KAYA

Neyi, Nasıl Anlatsak! Gittikçe karmaşık, bir o kadar da çözümsüz bir sürecin akıntısına kapıldık.

Türkiye'de yaşayan değerli köşe yazarı Hüseyin Kaya bundan sonra arada bir makale yazılrıyla belçika Aydın Okurlarınada kçşesinden seslenecektir.

Aramıza katılan Hüseyin Kaya beye teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz..

Hüseyin Kaya'nın ilk makalesini sizlerle paylaşıyoruz.

Neyi, Nasıl Anlatsak!

Gittikçe karmaşık, bir o kadar da çözümsüz bir sürecin akıntısına kapıldık.

Ülke gündemi referandum ve evet-hayır kıskacında bocalıyor.

 Yapay sorunlarla, toplumsal algı allak-bullak olmuş durumda.

Yaşam alanları gittikçe daraltılmaya, yaşanmazın sınırında duruyor.

Televizyon kanalları, düşman yaratmanın, ötekileştirmenin, ötekileştirilenlere hakaret etmenin, küçümsemenin merkezi olmuş durumda.

Resmi kurumlarda “Hayır” sözcüğü suç sayılacak.

Burası güzelim ülkem, Türkiye.

Burası vatanımız, atalarımızın bize miras bıraktığı yer.

Masallarda anlatılan, hakkında şiirler yazılan cennet ülkem Türkiye.

Oysa kartpostallardaki güzellikler, yaşamımızda gittikçe grileşen bir renk alıyor.

Gelecek kaygısı içten içe kemiriyor yürekleri.

Sokaklar gergin; İncinmek, horlanmak, ötelenmek gittikçe kanıksanmaya başlandı.

Siyaset, toplumu geriyor.

Siyaset, kardeşliği zedeliyor ve yontuyor.

Güzellikler ve cennet vatanımız sözü, yerine oturmuyor ve boşlukta asılı kalıyor.

Terör korkusu, yürekleri çölleştirmiş ve nerede geleceği belli olmayan bir tehlike.

Tatlı dilli, güler yüzlü ve hoş sohbet insan manzaraları öykülerde kaldı.

Yoksulluk manzaralarını anlatmak sıradanlaştı artık.

Güzelim ülkemde, mülteci manzaraları farklı bir tablo ve ayrı bir acı.

Neyi, nasıl anlatsak?

İşsizleri, işinden olanları, anlatmaya çalışmak, cennet ülkemde, cehennem figürleri gibi yakıcıdır.

Anayasa, referandum, seçim…

Beyinlere resmen kazık çakar gibi yerleştiriliyor.

Kutuplaşma, kâfir ilan etmeler, hain ilan etmeler sokaklara kadar indi.

Seçim mantığı, gerekçesi, anlamını yitirip farklı bir hal alıyor.

Farklı tercihleri kabullenmek, doğal karşılamanın beyinlerde karşılığı yok durumda.

Evet, burası bizim ülkemiz.

Burası vatanımız, hem de cennet vatanımız.

Burası doğduğumuz, doyduğumuz ve öldüğümüz yer.

Uğruna öldüğümüz, öldürdüğümüz toprak parçası.

Neyi, nasıl anlatmalı?

Mutlu olmayı, huzur ve güven içinde yaşamayı, hangi cümlelere sığdırmalı.

Ya da, mutluluk bizden gittikçe uzaklara mı göçüyor?

Biz, bizi anlamayacak derecede yabancılaştık mı?

Değerlerimizden, insanlığımızdan, kültürümüzden eser mi, kalmamış?

Bize neler oluyor Allah aşkına

Güzel ülkemde, güzel yaşamak umuduyla…

Tantanaya, gürültüye, kavgaya paydos diyelim.       

Hüseyin KAYA

belcikaaydinhaber@gmail.com