Türkü beğenmek ile Türk olunmaz
Türkü beğenmek ile Türk olunmaz MERSİN,- Türkiyeâdeki sıyasi gelişmelerin yanında, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeleri, yurtdışında bulunan sizler uydu yayınları kanalıyla anında izleyebiliyorsunuz. Bu nedenle bu konularda sizlere ahkâm kesmenin hiç bir anlamı olmaz. Bizler burada daha yakından izliyor olmamızdan ötürü, daha çok bilgi verecek maharet gösteremeyiz. Ama ne var ki, içimizden bazıları, sanki Ankara avuçlarının içindeymiş gibi ahkâm kesmeye devam ediyorlar. Her şeyi kendileri daha iyi biliyormuş gibi⦠Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda ahkâm kesenler, yedikleri Abdullah Gül tokatıyla bile ayıkamadılar. Tahminlerinde bozguna uğrayanlar â Ben şöyle yazmıştım, şunu ima etmiştimâ gibi çalım atmaya çalışıyorlar ama, bu çalımları artık en kötü defans oyuncusu bile yemiyor. Abdullah Gülâün Cumhurbaşkanlığı artık kesin. Ne 367âci madde ve ne de Anayasa Mahkemesi bunu engelleyemeyecek. Ben bu konuda ne pozıtıf ve ne de negatif bir yorum yapmak istemiyorum. Abdullah Gül için söylenecek negatif ve pozitif çok şey var ama, Ankaraâdan ve İstanbulâdan yazanlar olduktan sonra bana ahkâm kesmek düşmez. Ne diyelim ; Devlete ve millete hayırlı olsun ! Ben size Mersinâden bu kez magazin içerikli bir yorum yazayım. Ãok güzel bir şekilde dinlenmekte olduğum Mersinâde, magazin haberleriyle de eğleniyor ve gülüyorum. Hele hele televizyonlardaki binbir çeşit yarışmada jüri üyeliği yapanlara o kadar gülüyorum ki, bu gülmeler belki de tatilin en neşeli anları oluyor. Düpedüz maskaralıkların yaşandığı o televizyon programlarını izleyenler, bu programları belki de sadece gülebildikleri için izliyorlar, beğendikleri için değil. Birilerinin beğendiği konular üzerinde eleştiri yapmak herkesin hakkıdır. Ama başkalarının beğendiklerini beğenmeyenler, ukalalık yapıp kendi beğendiklerini överken, başkalarının beğenisini aşağılama hakkına sahip değiller.. Bunun en son örneğini, Zeynep Tokuşâun yaptığı bir gaf yüzünden yaşadık. Zeynep Tokuş, türkü söyleyen yarışmacı Berke Hürcanâa âSenin gibi modern görünüşlü bir insana türkü söylemek yakışmıyorâ demiş. Vay efendim sen misin bunu söyleyen⦠! Bundan sonra sazı ellerine alanlar başlamışlar vurmaya : â Türkü sevmeyen Türk olamazâ diyenlerin yanında âTürkü dinlemeyen insan, insan mıdır ?â diye soranlar bile çıktı. Hoppalaaaa ! Türkü sevmek ile sevmemenin, vatanseverlikle veya Türkâlük ile ne alâkası var ? Benim şahsen çok beğendiğim ve sevdiğim ve de Mersinâdeki gazinomuzda çalıştırdığım ünlü halk Türküleri sanatçımız Belkıs Akkale, âHiç türkü dinlemedimâ diyen Berke Hürcanâa çok kızmış ve şöyle demiş : â Türkü dinlemeyen insan, insan mıdır? Türkü dinlemek de söylemek de çok onurludur. Ben yeni tanıştığım bir insana öncelikle hangi tür müziği dinlediğini sorarım. Eğer türkü dinliyorsa o insanı başımın tacı yaparım. Eğer bir insan, modernlik kisvesi altında türkü dinlememezlik yapıyorsa o insanın ruhu çürümüştür. Bir insan özünü, kültürünü reddediyorsa buyursun başka bir memlekettte yaşasın.â Haydaaaa ! Bakın şimdi Belkıs ablamın söylediklerine. Şayet Belkıs ablamla bir gün karşılaşırsam, â Bak ben senin dediğini yaptım ve Hollandaâda yaşıyorum haâ diyeceğim. Yani biz Hollandaâda âBloemkolen bloemkolen o wat is de grootâ (Adre van Duinâin göğüsleri ima ederek , âAman karnıbaharlar ne kadar büyükâ) türküsünü beğeniyor muyuz ? Medarıiftiharımız Mahzun Kırmızıgül de patlamış : âTürkü dinlemeyenin Türklüğünden şüphe ederim. Türkü dinlemeyen insan kendi özünü inkâr ederâ . Sağ olasın Kırmızıgül. Böylece biz de Türk olmadığımızı anlamış olduk. Şimdi gelelim benim şahsi görüşüme. Ben şahsen genelde türkü dinlemem. Ama öyle türküler var ki, dinlediğim zaman hüngür hüngür ağlatır beni. Pek çok türkünün sözlerini Hollandacaya bile çevirmişimdir. İşte bunlardan birini arşivden çıkarıp sizlere sunuyorum : Telli Turnaâm (Mijn kraanvogel) Telli turnam selam götür sevgilimin diyarına⦠(Lieve kraanvogel, breng mijn groet naar het land van mijn gelifde) Ãzülmesin, ağlamasın, belki gelirim yarına. (Laat haar niet bedroefd zijn en niet hulen, misschien kom ik morgen al) Hasret kimseye kalmasın, sevdalılar ayrılmasın. (Laat niemand heimwee hebben, laat geliefden niet scheiden) Ben yanım, eller yanmasın, sevdanın aşkın narına. (Ik ben verbrand met het vuur der liefde, laat anderen niet verbranden.) Gönüle hasret yazıldı, sevgiye mezar kazıldı. (Liefdesverdriet is mijn lot, voor mijn liefde is een graf gegraven) İki damla yaş süzüldü gözlerimin pınarına. (Twee tranen gelijden in mijn ooghoeken) Hasret kimseye kalmasın, sevdalılar ayrılmasın. (Laat niemand heimwee hebben, laat geliefden niet scheiden) Ben yandım, eller yanmasın, sevdanın, aşkı narına. (Ik ben verbrand met het vuurder liefde, laat anderen niet verbranden) Söz ve müzik (Gedicht en muziek): Musa Eroğlu Tercüme (Vertaling) : İlhan Karaçay Şimdi, türkülerden bazılarını belleğinde yaşatan bir adamı, genelde türkü dinlemiyor diye suçlamak doğru mu ? Bu bir zevk meselesidir. Modern görünümlü bir kişiye â Türkü sana yakışmıyorâ demek ne kadar yanlışsa, â türkü sevmeyen insan değidir veya Türk değidirâ demek de o kadar yanlıştır. 1977 yılında Hollandaâda organize ettiğim bir turneye, o zamanın ünlü türkücüsü Ãmit Tokcanâı da katmıştım. Ãmit Tokcan, bakıldığı zaman yabancı bir pop müziği sanatçısı gibi parlak ve güzel bir insan. Sahnede türkü söylerken, görüntü ile müzik bana da çelişkili geldi. Bunun nedeni kesinlikle medeni olmak, insan olmak, Türk olmak ve daha bir sürü nane değil. Türkü deyince akla Anadolu gelir tabii. Ama Anadolu insanının da bir görünümü vardır. Genellikle çopur yüzlüdür insanlarımız. Türküyü, halk müziği ve folklor olarak da anıyoruz. Folklorcunun görünümü ile batılı pop müziği şarkıcısının görünümü elbette başkadır. İşte bu başkalığı ifade etmeye çalışırken pot kıran birine kızıp, âtürkü dinlmeyen insan olamaz, Türk olamazâ diye de genel bir iftira doğru olmaz. Aşık Veysellerâin ve Karacaoğlanlarâın türkülerini beğenmemeye imkân var mı? Bırakalım birbirimize sataşmayı. İsteyen istediği müziği dinlesin. İnsan olmak, Türk olmak hiç kimsenin tekelinde değildir.