Sözlerime Nasreddin Hoca'nın meşhur göle maya çalması ile ilgili nüktesiyle başlamak istedim. hani hoca göle maya çalarken biri görür "ya hoca ne yapıyorsun?" Hoca "Göle maya çalıyorum" der. Soruyu yönelten
Sayın okurlar, Sözlerime Nasreddin Hoca'nın meşhur göle maya çalması ile ilgili nüktesiyle başlamak istedim. hani hoca göle maya çalarken biri görür "ya hoca ne yapıyorsun?" Hoca "Göle maya çalıyorum" der. Soruyu yönelten şaşkınlık içinde "Ya hoca hiç bu göl maya tutar mı?" Hoca istifini bozmadan "Ya tutarsa" der. Neden bahsettiğimi aşağıda acizane anlatmaya çalışacağım. Belçika'da bildiğiniz gibi geçen pazar günü genel seçimler yapıldı. Seçimlerde Belçika'daki mevcut partilerde aday olan 33 Türk kökenliden yalnız Groen Partisinden Meyrem Almacı'nın dışında kazanan olmadı. Yaklaşık 90 bin Belçika vatandaşı olan Türk kökenli seçmenler 90 bin oyla yalnız bir Federal milletvekili çıkarabildiler. Genelde sol partilerde yoğunlaşan Türk kökenli siyasetçilerimiz sol partilerin düşüşe geçmesiyle yüksek miktarda oylar almalarına rağmen partileri kaybettiği için kazanamadılar. Sağ partilerdeki adaylar ise ya az aldılar, yada kendi partili adayları kendilerinden fazla aldıkları için seçilemediler. Netice olarak Türk toplumu 33 atıp, bir aldı. Bir önceki senatörümüz ve milletvekilimiz bile bu dönem seçilemediler. Türkler adına son derece üzücü bir durum oldu. Tabiki bu tabloyu Belçika'da yaşayan Türk kamuoyu uzun uzun tartışacak. Nerelerde nasıl hatalar yapıldı. Bunlar enine boyuna irdelenecek. Ancak her şeye rağmen seçmenlerin iradelerine saygılı olmak lazım. Seçmenlerin bu tabloyla vermek istedikleri mesaj iyice anlaşılmalı. Bakınız aynı partiden bir çok adayımız oldu. Bu bir hataydı. Yalnız kendi bölgelerine endeksli hatta kendi şehirlerine endeksli adaylar oldu. Bir bölgede en az 7-8 Türk kökenli aday oldu. Bunlar tabii ki Türk oylarının bölünmesine neden oldu. Adayların bir çoğunun kendileride seçilemeyeceklerini bildiği halde prestij adına yarıştılar. Bazı adaylar "Ya tutarsa" anlayışı ve inancını sandıkların açıldığı son dakikaya kadar korudular. Ne yazık ki sandıklardan bölünmüş parçalanmış 90 bini aşkın oydan yalnız bir tek kişi seçildi. Diğer adaylar ise seçilememenin üzüntüsünü yaşadılar. Bundan sonra siyaset yapanların kendi prestijlerini bir kenara bırakarak, toplumun isteklerini göz önünde tutmaları gerektiğini düşünüyoruz. Geleceğimizin oylandığı seçimlerde bizleri en iyi temsil edebilecek siyasilerin ön planda tutularak desteklenmesi gerek. Siyaset ben 'aday oldum' destek bekliyorum demekle olmuyor. Bu kadar çevrem var ben bu kadar oy alabilirim demekle olmuyor. Siyaset bilinç, siyaset organize, siyaset siyaset bilimini özümsemiş seviyeli, eğitimli kadro ve anlayışla olur. Siyaset, siyasi bilimi kurallarıyla yapma sanatıdır. Siyaseti ehli olmayanların ayaklar altına düşürmeye hakkı yoktur. Herkes elini vicdanına koyarak hareket etsin. Prestij için siyaset yapanlarla gerçek siyaset yapanlar ayrılmalı. Tecrübeli ve nitelikli siyasetçiler toplumun önüne geçerek hak ettikleri yerleri almalılar. Ben siyaset gölüne maya çalıyorum "ya tutarsa" anlayışı siyaset biliminden uzak yerel ve gelenekçi bir anlayışın ürünü olarak topluma hep zarar verir. Bakınız içimizde siyaset yapanlar şu ana kadar ciddi bir şekilde kamuoyunun önüne çıkıp kendilerine destek veren seçmenlerine bir teşekkür etme nezaketinde halen bulunmuş değillerdir. Seçilselerde seçilmeselerde adaylar en azı seçim sonuçlarını değerlendirerek, seçmenlere teşekkür edebilmeliler. Bu ana kadar basına veya kamuoyuna intikal etmiş bir teşekkür konuşma ve metni daha göremedik. Unutmayın bu günün yarını var. Bu siyasi anlayışın nezaket kurallarındandır. Vatandaşlar görevini fazlasıyla yaptı. Siyasetçilerimizde bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapıp, bundan sonra sayısal ifadelerin ötesinde siyasal kriterler ve donelerle kendilerini toplumun önüne koymalılar. Seçimin tüm Belçika'lılara hayırlı olması dileğiyle.... Saygılarımla...