Boğaziçi Ãniversitesi Ãğretim Ãyesi Prof. Dr. Ãzer Ertuna tarafından hazırlanan Yeni Yüzyılın Eşiğindeki Türkiye Ekonomisi Raporu'nda çok önemli açıklamalar bulunuyor.
Boğaziçi Ãniversitesi Ãğretim Ãyesi Prof. Dr. Ãzer Ertuna tarafından hazırlanan Yeni Yüzyılın Eşiğindeki Türkiye Ekonomisi Raporu'nda çok önemli açıklamalar bulunuyor. Raporda, Türkiyeânin varlık satışları ve borçlanarak üretmeden tüketen, bir ithalat cenneti haline dönüştüğü savunularak, ekonomik istikrarsızlıklardan çıkış için 4 farklı senaryo ortaya atılıyor. Boğaziçi Ãniversitesi Ãğretim Ãyesi Prof. Dr. Ãzer Ertuna tarafından İstanbul Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) için hazırlanan âYeni Yüzyılın Eşiğindeki Türkiye Ekonomisi Raporuönda Türkiyeânin başarı ile başarısızlıkları incelenerek, 21âinci yüzyılın eşiğinde imkan ve potansiyeli değerlendirilerek çıkış yolları önerildi. Seçime günler kala ekonomik program arayışları hızlanırken Raporda, genel seçimlerden sonra ekonomi için olası 4 farklı senaryo ele alındı ve bu senaryoların sonuçları anlatıldı. Rapora göre, 21âinci yüzyılın eşiğinde Türkiye çok önemli fırsatlar kaçırmakta, ekonomisini 21âinci yüzyılın gereklerine hazırlayacağına, varlık satışları ve borçlanarak üretmeden tüketen, bir ithalat cenneti haline dönüştürüyor. âTüm kesimlerin görüşlerinden yararlanarak bu kesimlerin güvenini ve desteğini kazanmış ulusal ve ekonomik bağımsızlığa dayalı bir alternatif atılım programının" önerildiği raporda, bu programa bağlı yapılması gereken âÃzel sektör, kamu, mali sektör ile vergi reformlarıöna model önerisinde bulunuldu. Raporda âTürkiye 21. yüzyıla girerken bir fırsatlar ülkesi. Türkiye bu fırsatların bilincine varıp Doğu, Batı, Güney ve Kuzey ilişkilerini dengeli bir şekilde geliştirmek zorunda. Bu Türkiye için bir şans olduğu kadar bir sorumluluk da" saptaması yer aldı. Türkiyeânin bu atılımı yapabilecek güçte olduğuna işaret edilen raporda âTürkiyeânin gerekli program değişikliklerini yapmaması çok pahalıya mal olmaktadır. Sorunların kökünde yatan âyüksek faiz düşük kurâ sarmalının bir an önce kırılması gerekmektedir. Türkiyeânin uygulayacağı politikalarla kurların enflasyonun üzerinde artmasını sağlaması gerekmektedir" değerlendirmesi yer aldı. TÃRMOB Genel Başkan Yardımcısı ve İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan, raporda yer alan değerlendirmesinde gelir dağılımı bozukluğu ve yaygın işsizliğin sosyal düzeni tehdit ettiğini belirtti. Ãarpıklığın sonucu olarak politik sorunların giderek büyüdüğünü kaydeden Arıkan, âYeni dünya düzeni ülkeler için yeni fırsat ve tehlikeler yaratmaktadır. Seçim sonrası başlayacak yeni dönem ekonomide alternatif atılım programı için fırsat yaratacaktır. Türkiye tehditleri fırsata çevirebilir" dedi. Seçim sonrasında hiçbir kesim zarar görmeden Türk Lirasıânın dengeye oturtulması konusunda yeni kurulacak hükümeti zorlu bir görevin beklediğine dikkat çeken Arıkan, hazırlanan raporun program ve model arayışında rehberlik etmesini umduklarını dile getirdi. âKRİZ ÃIKMAZSA, SICAK PARANIN KAZANCI YÃZDE 32 OLACAK" Raporda yer alan birinci senaryoya göre, mevcut IMF programı sürdürülürse ve kriz çıkmazsa, sıcak paranın kazancı yüzde 32 olacak. Bu beklentiyle Türkiyeâye 20.4 milyar dolar ilave sıcak para girişi yaşanacak. Ayrıca banka ve şirketler yabancı para üzerinden borçlandıklarında yüzde 6.6 kazanç sağlayacaklar. YTL aşırı değerlendiği için ücretler döviz cinsinden yüzde 22 pahalılaşacak. Bu senaryo altında ekonomi tahrip olmaya devam edecek fakat banka ve şirketler dışarıdan borçlandıkları takdirde çok karlı çıkacak. Ekonomideki kırılganlık her an bir krize dönüşebilir. âKRİZ ÃIKARSA ENFLASYON YÃZDE 15âE YÃKSELECEK" İkinci senaryoya göre, IMF programı sürdürülürken kriz çıkması durumunda, enflasyon en iyimser beklentiyle yüzde 15, faizler yüzde 22 dolaylarına yükselecek. Ãcret artışları yüzde 5 gerileyecek, döviz kurları yüzde 40.7 artacak. Türkiyeâden 13.2 milyar dolar para çıkışı olacağı gibi sıcak paranın kaybı döviz bazında yüzde 13.3 olacak. Bu olasılıkta, banka ve şirketler yabancı para üzerinden borçlanmalarının nominal maliyeti yüzde 47.1, enflasyondan arındırılmış maliyeti ise yüzde 27.9 dolaylarında olacak. Satış gelirlerine oranla yüzde 40 dolaylarında açık pozisyonu olan şirketler satış gelirlerine oranla yüzde 7.3 pozisyon kaybına uğrayacaklar. Bir kriz durumunda döviz pozisyonu açık olan banka ve şirketlerin ayakta kalması çok zor olacak. İşçilerin YTL üzerinden reel ücretleri yüzde 8.7 dolaylarında, döviz cinsinden ise yüzde 25.4 dolaylarında azalacak. âSICAK PARANIN KAYBI DÃVİZ BAZINDA YÃZDE 6.4 OLACAK" Ãçüncü senaryoya göre , program devam ederken YTL değerinin âdenge" değerine getirilmesi durumunda, Türkiyeâye gelen sıcak paranın kaybı döviz bazında yüzde 6.4 olacak. Dövizin kendi ülkesinde de yüzde 2 dolaylarında enflasyon olduğunu var sayarsak bu yüzde 8.3 dolaylarında bir reel kayıptır. Bu kayıplar nedeniyle 8.1 milyar dolar dolaylarında sıcak para çıkışı olacak ve 2006 sonunda Türkiyeâde 64 milyar dolar dolaylarında olan sıcak para miktarı, 55.9 milyar dolara gerileyecek. Satış gelirlerine oranla yüzde 40 dolaylarında açık pozisyonu olan şirketler satış gelirlerine oranla yüzde 4.2 pozisyon kaybına uğrayacak. Bu denli pozisyon kayıpları bir kısım şirketleri zor duruma sokacak, bazı şirketlerin el değiştirmesine neden olacak. İşçilerin YTL üzerinden reel ücretleri değişmeyecek, ancak döviz cinsinden ücretler yüzde 10.5 dolaylarında azalacak. Bu senaryo altında YTL değeri denge değerine kavuşacağından ekonomide önemli düzelmeler olacak. âSICAK PARANIN KAZANCI DÃVİZ BAZINDA YÃZDE 1.0 OLACAK" Dördüncü senaryoya göre, YTL değerinin âdenge" değerine yönlendirilmesi senaryosu durumunda Türkiyeâye gelen sıcak paranın kazancı döviz bazında yüzde 1.0 olacak. Dövizin kendi ülkesinde de yüzde 2 dolaylarında enflasyon olduğunu varsayarsak bu yüzde 1.0 dolaylarında bir reel kayıptır. Bu kaybın düşük olması nedeniyle 2.6 milyar dolar dolaylarında sıcak para çıkışı olacak ve 2006 sonunda Türkiyeâde 64 milyar dolar dolaylarında olan sıcak para miktarı, 61.4 milyar dolara gerileyecek. Model ve senaryoların geliştirilebileceği belirtilen raporda varılan sonuçlar işe şöyle: - Türkiye ekonomisi mevcut IMF destekli ve denetimli programla kendisini 21âinci yüzyıla hazırlayamaz. IMF destekli ve denetimli programın Türkiye ekonomisine maliyeti çok yüksek. Program aynı şekilde uygulandığında Türkiyeânin kriz riski daha da artacak. Doğabilecek kriz, bugün uygulanmakta olan programdan yarar sağlayanları da çok zor durumlara sokacak. - Türkiye hem uygulamakta olduğu programların maliyetini azaltmak, hem de doğabilecek bir krizi önlemek için gerekli tedbirleri almak zorundadır. - Alınması gereken tedbirlerin başında aşırı ucuzlamış olan dövizin pahalılaştırılması geliyor. Aşırı ucuzlamış döviz Türkiyeâyi üretmeden, borçlanarak tüketen bir ülke haline soktu. - Türkiye iyi bir enflasyon, faiz, ücret ve kur hedeflemesiyle âyüksek faiz düşük kur" sarmalını kırarak ekonomisini sürdürülebilir bir atılım içine sokabilir.