Devlet Su İşleri'nin (DSİ), aylardır gizlice yürüttüğü Türkiye'deki akarsu ve göletlerin işletme haklarının özel sektöre devredilmesi yönündeki çalışma seçim sonrasında ortaya çıktı.
Devlet Su İşleri'nin (DSİ), aylardır gizlice yürüttüğü Türkiye'deki akarsu ve göletlerin işletme haklarının özel sektöre devredilmesi yönündeki çalışma seçim sonrasında ortaya çıktı. Buna göre, akarsu ve göletlerin kullanım hakkı 49 yıllığına özel sektöre devredilecek. AKePe nin kuraklığı da bahane göstererek, aylardır üzerinde çalıştığı bu projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. Seçimler öncesinde ortaya atılan bu iddia Enerji Bakanı Hilmi Güler'in açıklaması ile gerçeklik kazandı. Türkiye'de ilk kez uygulanacak olan bu proje, 2004 yılı AB İlerleme Raporu'nda Türkiye'deki 22 su havzasının uluslar arası yönetiminin kontrolüne verilmesi yönündeki önerisini akıllara getirdi. Devlet Su İşleri (DSİ), Türkiye'deki akarsu ve göletlerin işletme haklarının özel sektöre devredilmesi yönünde aylardır gizliden gizliye bir çalışma yürütüyordu. Bu çalışma seçim sonrasında ortaya çıktı. Buna göre, Türkiye'deki akarsu ve göletlerin kullanım hakkı 49 yıllığına özel sektöre devredilecek. Proje hakkında dün bir gazeteye bilgi veren Güler, başta Kızılırmak olmak üzere Türkiye'nin değerli akarsularının kullanım hakkının 49 yılı geçmeyecek şekilde özel sektöre satmayı planladıklarını açıkladı. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)'ın da proje kapsamında olduğuna dikkat çeken Güler, bu bölgedeki kuraklık sorununu su kaynaklarının devriyle çözüm bulunabileceğini söyledi. Seçimler öncesinde ortaya atılan bu iddia bir gazete de 'Nehirlerimizi de Ãzelleştirecekler' başlığı ile gündeme gelmişti.Gündeme gelen bu iddialara karşı DSİ'nin sessiz kalması da manidar karşılanmıştı. Bu proje kime ait? Bu sorunun cevabı Türkiye için büyük önem arz ediyor. Hükümet, projeyi masumlaştırmak için kuraklığı neden gösteriyor. Proje ile kamu eliyle değerlendirilemeyen ve boşa akan tatlı su kaynaklarının özel sektörün yapacağı barajlarla değerlendirileceği de iddia ediliyor. Ancak içme suyundan tarımda kullanılan suya kadar bütün su kaynakları özel sektörün kontrolüne terk edilecek. Bu noktada uzmanlar, projenin kesinlikle hükümetin değil çok uluslu su şirketlerinin bir projesi olduğuna dikkat çekiyor. Dünya ölçeğindeki su şirketlerinin IMF ve Dünya Bankası gibi uluslar arası finans kurumları ile olan stratejik işbirliğine işaret eden uzmanlar, çok uluslu su şirketlerinin bu kurumlarla çalışan ülkelere kredi karşılığında bu yönde projeleri dayattığının bilinen bir durum olduğuna vurgu yapıyor. Bilindiği üzere 2004 AB İlerleme Raporu'nda da, Türkiye'nin AB adaylığı ve daha sonra da üyeliği ile birlikte GAP bölgesinde bulunan barajların (22 adet) ve çok zengin su kaynakları olan Dicle ve Fırat nehirlerinin ve havzalarının, ileride uluslar arası bir idare altına alınması teklifinde bulunulmuştu.