Milli şair Mehmet Akif Ersoy kabri başında anıldı

Milli Şair Mehmet Akif Ersoy, vefatının 100'üncü yıl dönümünde Edirnekapı Mezarlığı'ndaki kabri başında dualarla anıldı

Milli Şair Mehmet Akif Ersoy, vefatının 100'üncü yıl dönümünde Edirnekapı Mezarlığı'ndaki kabri başında dualarla anıldı

~Milli Şair Mehmet Akif Ersoy, vefatının 100'üncü yıl dönümünde Edirnekapı Mezarlığı'ndaki kabri başında dualarla anıldı.
İstiklal Marşı'nın yazarı Milli şair Mehmet Akif Ersoy, ebediyete yolculuğunun 100'üncü yıldönümünde Edirnekapı Mezarlığı'ndaki kabri başında dualarla anıldı. Anma programına, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, 3'üncü Kolordu Komutanı Korgeneral Kemal Yeni, İstanbul İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Nuh Köroğlu, İstanbul İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, Sahil Güvenlik Komutanı Albay Kemal Paşaoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kaymakamlar ve Kamu kurum ve kuruluşların müdürleri katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan programda, Kuranı kerim okunarak dualar edildi. Daha sonra Mehmet Akif Ersoy'un kabri başına çiçek bırakıldı.
Öte yandan, Milli şairin kabrini ziyarete gelen bir çok öğrenci mezarına karanfil bıraktı.

~~
İstiklal Marşının Yazılış Öyküsü
 
Kurtuluş Savaşının başladığı yıllarda cephedeki askerleri coşturacak, onların morallerini yükseltip manevî duyguları güçlendirecek bir millî marşın hazırlanması düşüncesi gündeme geldi.

Bunun üzerine ödüllü bir yarışma açıldı ve durum tüm yurda duyuruldu. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Değerlendirme komisyonu şiirlerin tamamını inceledikten sonra altı tane şiir, millî marş olmaya aday olarak belirlendi, diğerleri elendi. Ancak yapılan ayrıntılı incelemede seçilen altı şiirin de, millî marş olma özelliği taşımadıklarına karar verildi.

Mehmet Akif’e teklif götürüldü

Millî marşın yazılması için Mehmet Akif Ersoy’a teklif götürüldü. Oysa Akif, yarışma açıldığında da katılmak istemiş, ancak ucunda para ödülü olduğu için bundan vazgeçmişti. Çünkü o, vatan için yazılacak bir millî marş için para alınmaması gerektiğini düşünüyordu. Onun için bu bir “vatan görevi”ydi.

Bu nedenle isteksiz olan Akif’e, dostlar devreye sokularak bir daha teklif götürüldü ve ikna edilmeye çalışıldı. Mehmet Akif, para ödülünü yardım olarak bağışlama şartının kabul edilmesinin ardından, marşı yazmayı kabul etti ve “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!” diye başladı İstiklal Marşını yazmaya. Ankara’daki Taceddin Dergâhında şiiri 48 saatte yazan Akif’in, 10 kıtayı yazarken kâğıdının bittiği ve mürekkep ile duvarlara yazarak şiiri tamamladığı dahi söylenir. Akif, bu 48 saat içinde yazdığı şiiri, imzasız bir şekilde gerekli mercilere iletir.

1 Mart 1921 günü Meclis oturumunda dönemin Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, kürsüde Akif’in yazdığı şiiri okudu. Seçim için son sözün Meclis’e ait olduğunu söyledi Tanrıöver. Tam 12 gün sonra, 12 Mart 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi yeniden toplandı. Yapılan seçimde Akif’in 20 Şubat 1921’de yazdığı ve “Kahraman Ordumuza” başlığını taşıyan şiiri, büyük çoğunluk tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinde İstiklal Marşı olarak kabul edildi.

Aynı yıl bir de beste yarışması açıldı ama kesin sonuç alınamadı. Bunun üzerine Millî Eğitim Bakanlığı tarafından Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi uygun görülerek okullara duyuruldu. 1924’ten 1930 tarihine kadar marş bu beste ile çalındı. 1930’da ise bunun yerini Cumhurbaşkanlığı Orkestrası şefi Zeki Üngör’ün 1922’de hazırladığı bugünkü beste aldı.

~İstiklal Marşı ortak andımızdır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Bu vatanın ekmeğini yiyen, havasını soluyan, bugün bu topraklar üzerinde özgürce yaşayan hiç kimsenin İstiklal Marşı ile sorunu olamaz. Bu milletin hiçbir ferdi İstiklal Marşı'ndan rahatsızlık duyamaz. Özellikle de milletin emanetini taşıyan insanların böyle bir hakkı yoktur' dedi

~Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen İstiklal Marşı'nın Kabulünün 100. Yılı ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Programı'na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli şair Mehmet Akif Ersoy'un inandığı gibi yaşadığını, çilesini çekmediği hiçbir fikre eserlerinde yer vermediğini söyledi.

Akif'in yaşayışıyla, duruşuyla, İstiklal Şairi sıfatını ziyadesiyle hak eden bir anıt insan olduğunun altını çizen Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy için, 'Müstemleke aydınına karşı bu toprağın sesi soluğu olmuş sembol bir şairdir' ifadelerini kullandı.

'İstiklal Marşı'mızın 10 kıtası bizim milli andımızdır'

Merhum Akif'in örnek hayatı yanında geride milli mutabakat metni olan İstiklal Marşı'nı da bıraktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İstiklal Marşı'mızın 10 kıtası bizim milli andımızdır. Elbette her milletin bağımsızlığının nişanesi olan bir milli marşı vardır. Ancak, yedi düvele karşı yürütülen Kurtuluş Savaşı sırasında her mısrası gözyaşları ile kabul edilen bir başka marş yoktur' diye konuştu.

'Bu milletin hiçbir ferdi İstiklal Marşı'ndan rahatsızlık duyamaz'

2021 senesini, kabul edilişinin 100. yıl dönümü münasebetiyle İstiklal Marşı Yılı olarak ilan ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bunu da TBMM'de grubu bulunan 5 siyasi partinin ortak teklifi ile gerçekleştirdik. Görüşleri, politik tavırları, duruşları farklı olan siyasi partilerin böyle milli bir meselede ortak tutum alması ülkemiz adına büyük bir kazanımdır. Dün Meclis'te de ifade ettiğim gibi, halen İstiklal Marşı'mızı içselleştirmekte zorlanan çevreler olsa dahi biz bunların azınlıkta kaldığını biliyoruz. Bu vatanın ekmeğini yiyen, havasını soluyan, bugün bu topraklar üzerinde özgürce yaşayan hiç kimsenin İstiklal Marşı ile sorunu olamaz. Bu milletin hiçbir ferdi İstiklal Marşı'ndan rahatsızlık duyamaz. Özellikle de milletin emanetini taşıyan insanların böyle bir hakkı yoktur. Çünkü İstiklal Marşı Türk'ü ile, Kürt'ü ile, Çerkez'i ile, Arap'ı ile, Alevi'si, Sünni'si, Laz'ıyla 84 milyonun ortak değeri, ortak paydasıdır. İstiklal marşı, milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşliğinin çimentosudur.

Bölgemizde son yıllarda yaşanan hadiseler bu gerçeği bize bir kez daha hatırlatmıştır. Emperyalistlerin masa başında cetvelle çizdikleri sınırlar en küçük bir sarsıntıda silinip gittiler. Kader birliği yerine menfaat birliği ile varlıklarını sürdürme çalışan topluluklar, fitne rüzgarlarından kendilerini kurtaramadılar. Biz ise Türkiye ve Türk milleti olarak bekamıza yönelik tüm girişimleri hamdolsun başarıyla püskürttük. İnsanlarımızı etnik kimliği, mezhebi, meşrebi üzerinden parçalamaya yönelik bütün senaryoları boşa çıkarttık. 40 yıldır kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışan PKK belasının hedeflerine ulaşmasına fırsat vermedik. Sınırlarımıza kadar dayanan DEAŞ projesinin kök salmasına rıza göstermedik.

Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi FETÖ ihanet çetesi eliyle ülkemizi işgale yeltenen müstevlilere sokakları, meydanları hep birlikte dar ettik. Can verdik, canımızdan aziz bildiğimiz evlatlarımızı kara toprağa verdik ama mabetlerimizin göğsüne namahrem elini asla değdirmedik. Ezanlarımızın minarelerimizden eksilmesine, bağımsızlığımızın timsali ay yıldızlı al bayrağımızın gönderden indirilmesine müsaade etmedik, inşallah bundan sonra da aynı inanç ve kararlılıkla hedeflerimize yürümeyi sürdüreceğiz' şeklinde konuştu.