"KADIN DEDİĞİN GÜN AĞARMADAN UYANIR" Gülderen Gökçe

"Kadın dediğin, gün ağarmadan uyanır. Yoksa evin bereketi kaçar, ocağın rızkı kesilir." derdi annem ve gün ağarmadan uyanırdı.

"Kadın dediğin, gün ağarmadan uyanır. Yoksa evin bereketi kaçar, ocağın rızkı kesilir." derdi annem ve gün ağarmadan uyanırdı.
Sabah namazından sonra, pancar toplamaktan simsiyah olan ellerini açar, soğuğa aldırmadan Rabbiyle sohbet tadında dualar ederdi. Kimi zamanlar başındaki yazmanın, ağzındaki yamışağın (peçenin), ayağındaki siyah lastik ayakkabısının ve yamalı çorabının, buzdan nasiplendiğine şahit olurdum.
 
Annem demek; hamur, süt, tandır, pamuk ve pancar demekti. Hamur yoğurduğunda elinde kuruyanları ziyan etmez, tavukların kümesine serpiştirirdi.
 
Başımı okşadığı zamanlarda süt kokardı annem...
Herşeye yetişirdi. Dert, keder bitirendi. Sobanın üzerinde bir taraftan yemeğimizi yaparken, diğer taraftan da kaynattığı tarçın çayıyla, hepimizin soğuk algınlığını giderirdi. Fakat hiçbir şey, onun ağrıyan başına, midesine, gönül dalgınlığına, dört evladının gülümsemesini çıkın yapıp bastırdığı mendil kadar iyi gelmiyordu.
Güneş yüzünü göstermeden önce tandırda yaptığı ekmekler mis gibi kokmaya başlardı. Ona yardımcı olmak için pişenleri alır bir kenara koyardım.
Pamuk kozası toplarken kınalı ellerinin zaman zaman çatlayıp kanadığını görürdüm. Nasırlı olduğundan mı nedir, ateş de yakmazdı. Küçücük yüreğimle hayretler içinde kalırdım.
Evde boşalan yağ tenekelerine güller dikerdi anam. En az bizim kadar sevdiği için onca işin içinde, sulamayı ihmal etmezdi. Ne güller ne de biz yetimliğimizi hiç hissetmedik. Çünkü annem, her şey demekti. Gün boyu çalışır, didinirdi bu yüzden. Sahipsizliğimizi, kimsesizliğimizi, kimselere bildirmezdi.
 
Fırsat buldukça sokaklarda oyun oynardık. Köyün bütün çocukları toplanırdı. Kız erkek farkımız yoktu. O zamanlarda insanlar çok güzel ve temiz kalpliydi. Sanırsınız herkes kardeş.
Akşam olup eve dönme vakti geldiğinde üzülürdük. Soğuktan üşüyen ayaklarım dönüş yolunu bir şekilde bulurdu. İçeri girip sedire oturduğumda annemin, sönmüş tezek sobamızı boşaltırken çıkardığı sesler ninni gibi gelirdi.
Evin tek erkeği olan ağabeyim perdelerden sorumluydu. Hava karardı mı evin ışığı yanmadan perdesi çekilirdi. Annemin bu telaşlı hallerini izlerken tatlı bir uyku otururdu göz kapaklarıma.
Gün boyu her haline şahit olduğum, ömrünü bizlere bağışlayan, yorulan, fedakâr ve cefakâr anam...
 
Hakkını nasıl öderiz?
Kendini evine-evlatlarına adayan,
Ama bir türlü değeri anlaşılmayan,
Anlaşıldığında ise hayatta olmayan nice kadınlar geldi, geçti, geçecek...
Anamın nezdinde hepsine hürmetlerimi sunar, sağlık-selâmet, af ve afiyet dilerim.
Yüreği Anne olan, bütün Anneleri sevgiyle kucaklıyorum.
 
"????""????""????""????""????"