Tüsiad ve Kagider Tarafından Hazırlanan Kadın Raporu'nda Eğitimde, Ãalışma ve Siyaset Hayatındaki Eşitsizliklere Dikkat Ãekilirken, AB Sürecinde de Bu İşin Ãnemine Vurgu Yapıldı.
Tüsiad ve Kagider Tarafından Hazırlanan Kadın Raporu'nda Eğitimde, Ãalışma ve Siyaset Hayatındaki Eşitsizliklere Dikkat Ãekilirken, AB Sürecinde de Bu İşin Ãnemine Vurgu Yapıldı. TÃSİAD ve KAGİDER tarafından hazırlanan Kadın Raporuânda eğitimde, çalışma ve siyaset hayatındaki eşitsizliklere dikkat çekilirken, AB sürecinde de bu işin önemine vurgu yapılarak âeş-başmüzakereci kadınâ seçilmesi önerildi. TÃSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, âkadın meselesiânin bir demokratik anlayış olduğunu söyleyerek, bunun için güçlü siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu söyledi. TÃRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÃSİAD) ile Türkiye Kadın Girişimcileri Derneğiânin (KAGİDER) hazırladığı "Türkiyeâde Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Ãncelikler ve Ãözüm Ãnerileri" raporundan âeş-başmüzakareciâ önerisi çıktı. Mevcut eşitsizliklerin konu edildiği raporda, Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecinde kadın sorunlarının da çözümü için eş-başmüzakereci bir kadın seçiminin düşünülmesi istendi. Hükümet, TÃSİADâın bu önerisini benimserse, Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacanâın yanısıra, ABânin karşısına bir de kadın başmüzakereci çıkmış olacak. Seferberlik başlasın Müzakere sürecinin kadın taleplerini birebir yansıtması için kadın sivil toplum örgütlerinin kadın uzmanlarının e akademisyenlerin katılımını sağlayacak mekanizmalar oluşturulması önerilen raporda, şöyle denildi: "Kadın politikalarının bir devlet politikası haline getirilmesi konusunda, ABânin koşulluluk ilkesini dayanak oyarak kullanarak güçlü bir siyasi gündem oluşturulmalı ve bir seferberlik başlatılmalıdır." TÃSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, raporun tanıtım toplantısında "kadın meselesi"nin bir demokratik anlayış meselesi olduğuna dikkat çekerek, "Toplumun yarısını oluşturan kadınların potansiyellerini gerçekleştirmelerinin göz ardı edilmesi, sadece ülkenin ekonomik kalkınmasının önüne set çekmiyor. Böyle bir anlayışın demokrasilerde de yeri olamaz" dedi. Kadın-erkek eşitliğinin, öncelikli bir gündem maddesi haline getirilmesini isteyen Arzuhan Doğan Yalçındağ, eğitim, istihdam ve siyasette kadınların konumunun geliştirilmesi için "güçlü bir siyasi iradeye" ihtiyaç bulunduğunu vurguladı. Arzuhan Doğan Yalçındağ, bu çabayı göstermeye niyetli siyasi iradenin bu yolda yalnız kalmayacağını da dile getirdi. Alarm zilleri çalıyor Raporun Türkiyeâde kadın-erkek eşitliğinde alarm zillerinin çaldığını gösterdiğini belirten Arzuhan Doğan Yalçındağ, 2000 yılındaki TÃSİAD raporundan bu yana elde edilen bazı sonuçları şöyle aktardı: " Yetişkin kadınların 5âte 1âi okuma yazma bilmiyor. Toplumsal cinsiyet duyarlılığının öğretim programlarına ve ders kitaplarına yansıtılmasında eksiklerimiz var. Kadın öğretmen oranlarının yüksekliğine karşın tüm eğitim kademelerinin yönetici kadrolarındaki erkek ağırlığı devam ediyor." Kadın işsizlik oranıyla ABânin çok uzağındayız TÃSİADâın 2000 yılındaki raporu ile karşılaştırıldığında kadın-erkek eşitliğinde çok az ilerleme kaydedildiğini belirten Arzuhan Doğan Yalçındağ, u sonuçlara dikkat çekti: Türkiyeâde kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 25âleri aşmıyor. Kentlerde bu oran yüze 19âa düşüyor. Türkiye genelinde yüzde 10 ve kentlerde yüzde 17 kadın işsizlik oranı ile birlikte, üyesi olmayı hedeflediğimiz AB-27 ortalamalarının çok uzağındayız.Toplumda kadına biçilen roller ve bunun etrafında şekillenen aile ve sosyal ortam da, kadınların işgücü piyasasına katılımının önünde önemli bir engel teşkil ediyor. Ãzellikle kentlerde, kadınlar işgücü piyasasına girse bile, bir süre sonra ailevi sorumlulukları nedeniyle geri çekilmek zorunda kalıyor. O nedenle "ulusal kadın istihdamı politikası"na ihtiyaç olduğunu söylüyoruz.Siyasi hayatta da, yani bu tabloyu değiştirmek için en etkili karar mekanizmalarında da kadın varlığı çok yetersiz. Son genel seçimlerde parlamentoda kadın milletvekili oranının yüzde 9âa çıkmasına karşın, bu gelişmenin sürekliliği, ancak önümüzdeki dönemde uygulanacak politikalara bağlı olacak. Günlük yaşama en yakın siyaset alanı olan yerel yönetimlerde de, kadınların neredeyse "yokluğu", hep ihmal edilen bir sorun alanı olarak önümüzde duruyor.Kadının işgücüne katılımında Cumhuriyet tarihinin dibindeyiz PROF. Dr Mine Tan, Prof. Dr. Yıldız Ecevit, Prof. Dr. Serpil Sancar Ãşür ve Dr. Selma Acuner tarafından hazırlanan raporda, eğitim, işgücüne ve siyasete katılım ve AB politikiları açısından mevcut durum irdelenirken, ilginç sonuçlar da gözler önüne serildi. Kadınların işgücüne katılım oranının âCumhuriyet tarihinin en düşük düzeyindeâ olduğu belirtilen raporda, yaşanan düşüş, şu verilerle anlatıldı: 15 yaş üzerindeki kadınların işgücüne katılım oranı 1988âde yüzde 34.3 iken, 2006âda bu oran yüzde 24.9âa düştü. 1988âde yüzde 31 olan kadınların istihdamı, 2006âda yüzde 22âye düştü. Bu dönemde 15 yaş üzeri kadın nüfus yüzde 35 artarken, istihdam potansiyeli ancak yüzde 10 oldu. Kadınların işgücü içindeki payı 1988âde yüzde 30.2 iken, 1988 yılında yüzde 26.2âye geriledi. Erkeklerin payı ise yüzde 70âten yüzde 74âe yükseldi. Kadın istihdamının erkekle eşite yakın olduğu tek sektör tarım. Orada 200 yılında yüzde 60.5 olan istihdam oranı, 2006âda yüzde 48.5âe düştü. âEşitlik ombudsmanıâ sistemi oluşturulsun KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç, kadın-erkek eşitsizliğinin giderilmesi için ev, iş ve siyeseten birlikte dönüştürülmesi gerektiğini vurgularken, raporda yer alan bazı önerileri şöyle sıraladı: "Kadın-erkek eşitliği tüm kamu kurumlarının politikalarında yer almalı. Kadırır Statüsü Genel Müdürlüğü içinde kadınların ulusal ve yerel siyasete katılım çabaları desteklenmeli. Cinsiyet Eşitliği Ombusdmanı oluşturulmalı. Kamu kurumlarında Cinsiyet Eşitliği İzleme Komiteleri kurulmalı. Türkiye kadın politikaları programı hazırlanma. Ãzerk kurum yönetiklerinin en az 3âte 1âi kadır olmalı ve zorunlu üyeliğe dayalı meslek örgütlerinin yönetimlerinde kadın kotası uygulanmalı. Siyasi partiler ve seçim yasalarında gerekli değişikliklerin yapılmalı, kota (fermuar yöntemiyle) yasal zorunluluk haline getirilmeli. Partiler, ödeneklerinin en az yüzde 20âsini kadır-erkek eşitliğine ayırmalı. Meclisâte Kadın-erkek eşitliğini sağlama daimi komisyonuâ kurulmalı. TBMM Başkan vekillerinden en az 3âte 1âi kadın olmalı. Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, AB kadın politikaları konusunda daha etkin sorumluluk üstlenmeli. Müzakere sürecinde, kadın taleplerini birebir yansıtacak mekanizmalar oluşturulmalı." Sancak: Kota bize özgü bir düzenleme olmayacak TÃSİAD Yönetim Kurulu Ãyesi ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Ethem Sancak, kadınların siyasete daha fazla katılmalarının, bir demokrasi ve toplumsal gelişme konusu olarak görülmesi gerektiğini vurgularkan, "Mevcut durum yasalarla verilen hakların uygulamaya da yansıması için özel önlemler gerektiriyor. Bu anlamda kota sistemi bize özgü bir düzenleme olmayacaktır" dedi.