20 Temmuz Barış Harekatı'nın yıldönümü dolayısıyla düzenlenecek etkinliklere katılmak ve 1 Eylül'de başlayacak müzakereler öncesi
20 Temmuz Barış Harekatı'nın yıldönümü dolayısıyla düzenlenecek etkinliklere katılmak ve 1 Eylül'de başlayacak müzakereler öncesi Kıbrıslı Türklere desteğini teyit için 8 bakanıyla birlikte Kıbrıs'ta bulunan Türkiye Başbakanı Erdoğan, KIBRIS gazetesine yaptığı açıklamada bu yıl içerisinde çözümün mümkün olduğunu vurguladı. Kıbrıs'ta çözümün tüm unsurları yıllar boyu süren görüşme süreçlerinde tekrar tekrar ele alındığını belirten Erdoğan, mevcut BM müktesebatını kullanarak hızla uzlaşıya varılmasının mümkün olduğunu belirtti. Bunun temel koşulunun iyi niyetle müzakere, siyasi irade ve yetki-paylaşımına dayalı BM parametreleri ve çözüm modelinin kabullenmesi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, Yunanistan'a yaptığı çağrıda süreci desteklemesini ve Rum tarafını çözüm için teşvik etmesini istedi. Türkiye'nin BM parametrelerinde bir çözüm için desteğinin devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, söz konusu parametrelerin de 40 yıldır süren müzakereler sonucunda Annan planında billurlaştığına dikkat çekerek Annan planı çerçevesindeki çözüme desteğini belirtti. Türkiye, Ada'daki iki lider arasında 21 Mart görüşmesiyle başlayan süreçte KKTC Cumhurbaşkanı Talat'ın izlediği tutumu desteklediklerine vurgu yapan Erdoğan, "Beklentimiz kapsamlı müzakerelerin hızla ilerlemesi ve iki eşit halk arasında 'bakir doğum' ilkesine uygun yeni bir ortaklık kurulması hedefine ulaşılmasıdır" dedi. Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın KIBRIS gazetesinin sorularına verdiği yanıtlar şöyle: Soru: 2004 yılı referandumlar süreci dikkate alındığında Türk tarafı Kıbrıs sorununda hangi noktada bulunuyor? Cevap: Kıbrıs Türk halkı 2004 yılında yapılan referandumlarda kendi kaderini belirleme hakkını kullanmak suretiyle barış ve istikrardan yana tutumunu somut biçimde sergilemiştir. Referandum sonuçları Ada'da kapsamlı, adil ve kalıcı bir çözüm bulunması çabalarının hangi türden yalan, aldatma ve çarpıtma yöntemleri kullanılmak suretiyle engellendiğini ifşa etmiştir. Kıbrıs Türk halkı yol açacağı sıkıntı ve zorlukların bilinci içinde 2004 BM Kapsamlı Ãözüm Planı'na "evet" derken, aynı zamanda kendi yönetiminden, eşit statü ve eşit ortaklıktan vazgeçmeyeceği ve bir azınlık olarak yaşamayı kabul etmeyeceği yönündeki iradesini de sergilemiştir. Dolayısıyla, ne Türk tarafının referandum sonrasında sürdürdüğü yapıcı tutumda bir değişiklik, ne de kapsamlı çözümün Kıbrıs Türk halkının kurucu ve eşit olarak yer alacağı ve Türkiye'nin etkin garantisinin devam edeceği yeni bir ortaklıkla kurulması hedefinde bir sapma mevcuttur. Soru: Kıbrıs, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerini nasıl etkiliyor? Cevap: Kıbrıs sorununun, Türkiye'nin AB'yle ilişkilerinde bir engel teşkil etmemesi gerektiğini ısrarla vurguluyoruz. Kıbrıs sorunu ile müzakere sürecimizi bağlantılı kılmaya çalışan girişimlerin yanlışlığını anlatmaya devam edeceğiz. Ãözüm olmadan Kıbrıs Rum yönetiminin üyeliğe kabul edilmesinin bir hata olduğunun AB içinde sık sık dile getirildiğini biliyoruz. AB üyesi ülkelerin bu hatayı telafi etme çareleri üreteceğine inanıyorum. Türkiye bir yandan AB'ye tam üyelik hedefi doğrultusunda müktesebatın gereklerini yerine getirmeyi sürdürecek, diğer yandan da Kıbrıs Türk tarafının kapsamlı, adil ve kalıcı bir çözüm bulunmasına yönelik yapıcı çabalarını destekleyecektir. Şunu açıkça ifade etmeliyim ki, Türkiye tüm kurum ve kuruluşlarıyla, AB'nin de önem verdiği Doğu Akdeniz bölgesinde istikrar ve barışı teminat altına alacak bir çözümü samimiyetle arzulamaktadır. Soru: Hükümetiniz Annan planını destekleyen pozisyonunu koruyor mu yoksa yeni koşullarda daha farklı bir politika mı izliyor? Cevap: Ãözüm, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonu çerçevesinde BM parametreleri zemininde gerçekleşecektir. Söz konusu parametreler, yaklaşık kırk yıldır süregelen müzakere sürecinde ele alınan tüm konular ve varılan tüm esaslar itibariyle 2004 tarihli BM Kapsamlı Ãözüm Planı'nda billurlaşmıştır. Ãözümün her veçhesini, yeni ortaklığın nasıl işleyeceğini belirleyen bu emeğin heba edilmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. Şurası çok açıktır ki, Hükümetimiz, çözümün bu müktesebat üzerinden gerçekleşmesi için BM Genel Sekreteri'ne vaki desteğini sürdürmektedir. Soru: Kıbrıs'ta Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas arasında başlayan görüşmeleri nasıl karşılıyorsunuz? Cevap: Türkiye, Ada'daki iki lider arasında 21 Mart görüşmesiyle başlayan süreçte KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat'ın izlediği yapıcı tutuma desteğini sürdürecektir. Beklentimiz kapsamlı müzakerelerin hızla ilerlemesi ve iki eşit halk arasında "bakir doğum" ilkesine uygun yeni bir ortaklık kurulması hedefine ulaşılmasıdır. Soru: Kapsamlı müzakereler 1 Eylül'de başlayacak. Hükümetiniz bu süreç karşısında nasıl bir tavır alacak? Cevap: Türk tarafının 23 Mayıs Ortak Açıklaması'nda ilan edilen anlayış birliği üzerinden sürdürülecek kapsamlı müzakerelerin başarıyla sonuçlandırılması için siyasi iradeye sahip olduğuna tüm dünya bir kez daha tanıklık edecektir. Kıbrıs Türkü'nün sevinç, coşku ve gururla kutladığı bu mutlu yıldönümünde Türkiye ile KKTC'nin güç ve gönül birliği içinde kenetlenmesi, önümüzdeki dönemde müştereken izleyeceğimiz diplomasinin en açık göstergesidir. Yavruvatan'daki kardeşlerimizin son beş yılda elde ettikleri diplomatik, ekonomik ve siyasi kazanımlar görmezden gelinemez. Barış Harekatı'nın yıldönümünde, sekiz bakanımla birlikte KKTC'ye gelerek bu anlamlı törende hazır bulunmamız kardeşlerimizin adada huzur, barış ve refah içinde yaşamaları konusundaki kararlı irademizi ortaya koymaktadır. Soru: Sizce 2008 yılı sonu veya 2009 yılı başlarında bir anlaşmaya varılması mümkün olabilecek mi? Cevap: 2008 yılı sonuna kadar çözüm, gerçekçi bir hedeftir. Zira, Kıbrıs'ta çözümün tüm unsurları yıllar boyu süren görüşme süreçlerinde tekrar tekrar ele alınmıştır. Mevcut BM müktesebatını kullanarak hızla uzlaşıya varılması mümkündür. Bunun temel koşulu iyi niyetle müzakere, siyasi irade ve yetki-paylaşımına dayalı BM parametrelerini ve çözüm modelini kabullenmektir. Diğer anavatan Yunanistan'ın da süreci desteklemesi ve Rum tarafını çözüm için teşvik etmesi önem taşımaktadır. Soru: Rum tarafının "çözümün önündeki engel Türkiye'dir" şeklinde propagandasına ne söylemek istersiniz? Cevap: Kıbrıs Rumlarının Kıbrıs Türk halkını tahakküm altına alma çabalarını ve Rum Yönetimi'nin egemenliğini Ada'nın kuzeyine genişletme niyetlerini ifşa eden bu söylemi ciddiye almıyoruz. Hedef şaşırtmayı amaçlayan, Kıbrıs Türk halkının iradesini hiçe sayan bu söylemin menfi içeriği, üçüncü çevrelerle yaptığımız temaslarda muhataplarımız tarafından da dile getirilmektedir. Bu söylem aynı zamanda, Kıbrıs Türk halkına uygulanan, siyasi ve hukuki temelden yoksun kısıtlamaları sürdürme yönündeki gayretlerin de bir sonucudur. Bununla birlikte, böylesine uzlaşmaz bir siyasetin bedelinin Kıbrıs Türkü'ne ödetilmesi beklentisinin beyhude bir hayal olduğunu, bu vesileyle bir kez daha vurgulamak isterim. Yapılan propagandalara aldanarak Kıbrıs Türklerini sorumlusu olmadıkları bir durumdan ötürü cezalandırmak, uluslararası camianın ahlaki ve vicdani yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır. Soru: "Kapatma davası" Türkiye'nin Kıbrıs sorunuyla ilgili politikalarını nasıl etkiliyor? Cevap: Kıbrıs konusu bizim için, hükümetimiz için siyaset-üstü milli bir davadır. Bundan sonra da böyle yürütülecektir.