Zahide Uçar'dan çok derin yorumlar

İnternetajans.com kçşe yazarı Zahide Uçar'dan ilginç bir yorumu sizlerle paylaşıyoruz.

İnternetajans.com kçşe yazarı Zahide Uçar'dan ilginç bir yorumu sizlerle paylaşıyoruz. İktidar Ermeni Ve PKK Diasporasının Neresinde? Hükümetin icraatlarının bir dökümünü çıkarsak, görürüz ki bu icraatlar Türk Vatandaşları ve Türk Devleti dışında herkesin işine yarıyor. Bir zamanlar bir Kuzey Kıbrıs Türk Devleti vardı. İktidarın “kazan kazan” sloganı ile birileri hakikaten kazandı ama Türk Devleti değil. AKP’nin Soros destekli “Yeşil Darbesi” ile kazanan Rumlar oldu. Şimdi hükümet Kuzey Kıbrıs T.C.’ ni ağzına almıyor. Talat’ı tek başına bıraktılar. Biliyorlar ki, Kıbrıs elimizden kayıyor ve iktidar bu kaybın faturasını Talat ve ekibine fatura edecek. Diyecek ki: “K.K. Türk Halkı’nın kendi seçeneği (!)… Hatırlayalım, “kazan kazan “ yalanı ile başlayan süreçte rütbeli bir asker “Kıbrıs Stratejik değil” bile dedi. Türkiye için stratejik olmayan Kıbrıs; İngiliz, Yunan, ABD için stratejik (!)… Rum’un AB’ne girişine onay veren AKP hükümeti K.K.T.Devleti’nin bir anlamda elini-kolunu bağlamıştır. Türkiye gene garantör olacak diyen Talat kendi halkını kandırıyor. Türkiye garantör olsa bile bu saatten sonra karşısında Rum değil, AB’ni bulacak. Nedense bunu hiç kimse dile getirmiyor. Irak ABD politikalarına teslim... Türkmenler zaten unutuldu. Bir zamanlar var dediğimiz kırmızı çizgiler boyuna-posuna bakıp yürekli sandığınız RTE sayesinde sizlere ömür. İddia ediyorum, basına ve hükümetin politikalarına Ermeni ve PKK diasporası hakim. Değerli okurlar, sizlere bazı özetler çıkaracağım. Okuyun ve kendiniz karar verin: Bu hükümet PKK’ya mayın satan, eğitim yaptıran, kamplar kuran devletlerle kucak kucağa değil mi? Yunanistan’a banka sattı. İtalya’ya “dostum Berlisconi (!)” hatırına AVEA hibe edilmedi mi? Mayınların sahibi olan firmalar ile ilgili hiçbir işlem yapmayan siyasiler, askeri PKK ile baş başa bırakmakla kalmadı, çıkardıkları yasalar ile askerin elini- kolunu bağladı. PKK’nın destekçisi ABD’nin her talebi emir telakki edildi. Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı iken ABD Dışişleri Bakanı ile yaptığını söylediği ve sonra İ.Partisi tarafından deşifre edilen 2 sayfa, 9 maddelik gizli anlaşma tek tek yerine getiriliyor. Sokak çeteleri mantığını devletin genlerini değiştirerek uygulayan AKP Hükümetinin Başbakan ve bakanları birçok gizli-kapaklı işlerinde hiçbir kayıt tutturmamışlardır. Ancak uygulamaları ile verilen sözlerin bir kısmı ortaya çıkıyor. Böylece kararlar tartışmaya açılmadan oldu-bittiye getirilerek uygulanıyor. Nedense bu kararlar da hep PKK, AB-D ve bilumum Türk düşmanlarının işine yarıyor. 9 Maddelik gizli anlaşma içinde Ermenistan sınırının açılma sözü de verildi deniyordu. Abdullah Gül’ün Ermenistan ziyareti bu sözün yerine getirilmesi değil de nedir? Ağrı Dağı’nı kendi sınırları içinde sayan ve bizden toprak talebi olan Ermenistan… Koçaryan bir gazetecimize ne demişti? “Biz ilk önce bütün dünyada soy kırımı kabul ettireceğiz. Sonra toprak ve tazminat taleplerimiz kabul ettireceğiz.” Ve onlar taleplerinin “BAKİ” olduğunu söylerken Gül Ermenistan’a gitti. Peki bu ziyaret Türk’ün yararına mı, Ermenistan’ın mı? Eeee…Bize de 1.5 yıldır bunların köklerini ifşa ettikten sonra devlet koruması ile gezdiği halde Ergenekoncu diye tutuklanan Ergün POYRAZ’ın kulaklarını çınlatmak kaldı. Bu günlerde dışarıda olsa söyleyecek herhalde çok sözü olurdu. Karabağ ve Azarbaycan… Azeri kardeşlerimiz şok içindeler. Türk dünyası ile aramıza bir duvar daha ördük. Türk Devleti’nin yararı Türk Dünyası ile birlik olmakta mı, Ermenistan tezlerine güç vermekte mi? Bunlar Hrant Dink’in öldürülmesi olayında da Ermenistan’dan birilerini davet ettiler. Bu nasıl bir komplekstir ki, kendi vatandaşımızı Ermenistan vatandaşı sanıyorlar(!)... Dink cinayetinde asıl sorgulanması gereken Ramazan Akyürek ise istihbarat şubesinin başına getiriliyor(!)... Her ne hikmetse Hrant Dink Güney Doğu’da PKK yandaşlarına:” Bizler gibi oyuna gelmeyin. Emperyalist Devletler Ermeniler’i de kullanıp ortada bıraktı. Şimdi aynı şeyi size yapıyorlar” dediği söylendiği bir zamanda öldürülüyor . Yani gene bir taşla çok kuş vuruluyor ve gene içinde Fetullah grubu. Kimin yararına? Ermenistan ve emperyalist devletler yararına. Sayın Cerrah da bu tezgahı kuranların ekmeğine yağ sürer gibi daha cinayet işlenir işlenmez hukuk kurallarını katlederek milliyetçileri suçlamıştı. Hrant Dink’in avukatı:”Ramazan Akyürek oldukça bu cinayet çözülmez” dedi. AKP ordu düşmanlığı yapan Taraf’ı bir defa kınamadı. Kınamak bir yana, devlet reklamları ile güçlendirdi. Oysa muhalif basın-yayın kuruluşlarını vergi memurları ile canından bezdirirken, reklam veren firmaları bile kıskaca alıyorlardı. Peki, ordunun itibar kaybetmesi ve küçültülmesi kimin işine yarar? Sevr dayatmacıları, PKK ve Türk Devletini Anadolu’dan sürmek-yok etmek isteyen herkesin işine. Hükümet PKK konusunda orduyu bir başına bırakırken PKK’nın güçlenmesi için her şeyi yapıyor, çünkü PKK kendi içinde. AKP yandaşlarının bir kısmı ürperten bir biçimde asker düşmanı. Hep aynı şeyi söylüyorlar. Karar vermişler bir defa, onlara göre ordu dinsiz ve o yüzden dindar AKP ile uğraşıyorlar. Demek ki kendi aralarında böyle konuşuyorlar. Siirtli ve RTE’ye çok yakın olduğu söylenen bir işadamının konuşmasına şahit oldum. İşadamı Egemen Bağışâ€™ı omuzlarında taşıdığını ve kendisine …. amca dediğini övünerek anlatıyor ama biz de tabii:”Bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyelim” diye içimizden geçiriyoruz. Zat-ı Muhterem anlatmaya devam ediyor:”Rahmetli Özal’ı ve hatta Eşref Bitlis’i bile askerlerin öldürdüğünü ima ediyor.” İtiraz ettiğimde ise şöyle devam ediyor:” Doğulu olmayan hiçbir şey bilmiyordur. Eşref Bitlis Doğuda hiçbir şey yok, ben her köye gidiyorum dediği için öldürüldü” diye akla ziyan bir iddiada bulundu. Utanmasa PKK da yok, ordu uyduruyor diyecek. İşte bu adamlar RTE’nin çevresinde itibar görüyor, parasına para katıyor, vatan evlatları ise bir bir toprağa düşüyor. Sevgili okur, ben gene Anadolu kasabalarından birindeyim. Güney Doğu’da askerlik yapmış ve yeni dönen bir doktora rastladım. Doktor psikolojik tedavi görüyor. Sebebi ne biliyor musunuz? Sürekli parçalanmış bir şekilde getirilen vatan evlatları, gencecik Mehmetçikler… Doktorumuzdan aslında çok sayıda şehidimizin olduğunu ve çok azının basına yansıdığını öğreniyoruz. AKP’nin “demokrasi” yalanı ile PKK yararına çıkardığı yasaların sonucu işte budur! PKK’ya yapılan kıyaklar ortada, 30 bin Kürt öldürdük, 1,5 milyon Ermeni kestik diyen Orhan Pamuk ve bu tezleri destekleyen Elif Şafak baş tacı. Bebek katiline “tabii liderimiz, pkk’lılara kardeşimiz” diyen hatun Cumhurbaşkanlığı köşkünde… Başbakan Soros’un temsilcileri ile özel yemeklere katılıyor,ulus devletten yana olanları ise “faşist” yaftası ile AB ülkelerine şikayet ediyor. Bu ülke böyle bir Başbakan hakikaten görmedi. Türkiye’nin Başbakan’ı şantaj ile devlet “yön-et-iyor (!)…” Dolmabahçe mutabakatı… Konuşulan o ki Başbakan rahat etmek için “toplattığı bilgiler” ile şantaj mekanizmasını işletiyor. Ve şimdi de Aydın Doğan’ı tehdit ediyor. Her hafta A. Doğan’ın bir açığını basına açıklayacakmış. Çıkar mutabakatı bitmiş. Aydın Doğan bu ülkede çok tahrifatlara sebep oldu ama hangi ciddi ülkede şantaj ile iktidarda oturmaya çalışan bir Başbakan vardır? Var olduğu söylenen suçları bile hukuka intikal ettirmek yerine şantaj için kullanan bir başbakan (!)… Ve tabii ki ER-KENE-KON… Maşallah savcı bey de devletin gizli neyi varsa ifşa etti. Savcı ve iktidar sayesinde pkk intikamını aldı. Öcalan’ı sorgulayan komutanın kimliği deşifre edilerek içeri atılırken bebek katilinin tebaası T.B.M.Meclisi’ne taşındı. Her Allah’ın günü ayrı bir rezalet. PKK itirafçısı olmuş ve askerler ile birçok operasyona katılmış adı gizli bir vatandaşımız da açık adres ile ifşa ediliyor. Şu an 3 çocuğu ve eşi hedefte. PKK ile mücadele eden komutanları bir hafta duvarlara vurarak pkk’lılara protosto ettirenler herhalde çok mutludur. Gene Can Ataklı’nın bir yazısına göre Türk Devletini terörist ülke yapan ve devlet sırrı olan bir belgeyi Savcı Bey yayınlamakta bir beis görmüyor. “Belge Susurluk olayının başkahramanı Abdullah Çatlı ile ilgili. Kutlu Savaşâ€™ın raporunda devletin 1983 yılında Abdullah Çatlı’ya Fransa’da görev verdiği ve Çatlı’nın iki yılda Hollanda ve Fransa topraklarında 20 bombalama eylemi yaptığı belirtiliyordu. Raporun bu bölümü “çok gizli devlet sırrı” olduğu gerekçesiyle hiç açıklanmadı. Ama Ergenekon Savcısı bu belgeyi internet üzerinden herkesin ulaşabileceği şekilde davanın dosyasına koymakta bir sakınca görmedi.” Alakasız birçok insanın açık adresi yandaş medyada yayınlandı. Özel hayatın gizliliği ihlal edildi. İktidarın yetkili bakanları 3 maymunu oynadı. İktidar adeta siyasi kan davası sürdürüyor. İktidar “vatan-bayrak-bağımsızlık” diyenlere düşman. İktidar PKK ve Ermeni diasporası gibi görev yapıyor. Ve vatana ihanetten yargılanması gerekenler irticadan yargılanıp ihanetten aklanıyor. Dün İngiliz tertibi ile Malta Sürgünlerine gönderilen vatanseverler, bugün ABD tertibi ile Kandıra ve Tekirdağ’a tıkılanlar… Bütün bu olanları gördükten sonra bu hükümete sormak gerekmez mi? Siz PKK ve Ermeni diasporası adına mı iş yapıyorsunuz? Sizin vazifeniz Türk Devleti’ni tasviye mi etmek? Ve derin uykularda ayağının altından toprakları kayan bir millet…