Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Atatürk'ün çağın ruhunu anlayan, ileri görüşlü barışçı bir lider olduğunu bütün dünya görmüştür. O, aslında imkansız gibi görünen fikirleri, büyük cesaretle hayata g
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Atatürk'ün çağın ruhunu anlayan, ileri görüşlü barışçı bir lider olduğunu bütün dünya görmüştür. O, aslında imkansız gibi görünen fikirleri, büyük cesaretle hayata geçiren bir aksiyon adamıdır" dedi. Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumunca düzenlenen "10 Kasım Atatürk'ü Anma Töreni"nde konuşan Gül, Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ün ebediyete intikalinin 70. yıldönümünde herkesin aynı duygular ve hissiyatlar içinde olduğuna inandığını söyledi. Gül, "O'nun öncülüğünde" diyerek yaşama geçirilen ınkilap ve reformların, demokratik, modern, hür ve müreffeh Türkiye'nin temellerini atarak, büyük bir dönüşüm ve modernleşme sürecini başlattığına işaret ederken, "Cumhuriyet, donuk ve statik bir süreç değildir. Demokrasinin insan hak ve özgürlüklerinin gelişmesine imkan tanıyan bir yapıdır. Dinamik ve yenilikçi bir süreçtir. Devamlı ilerlemeyi, dünyayla rekabet etmeyi ve yarış halinde olmayı gerektirir. Atatürk, bunu bizzat kendisi öngörmüş ve Cumhuriyeti yeniliklere uyum gösterecek bir yapıda kurmuştur" diye konuştu. Cumhuriyet'in kurucularının, milli egemenlik ilkesinin hayat verdiği, tüm halkı kucaklayan eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı bir rejime ulaşmayı hedeflediklerini vurgulayan Gül, şöyle devam etti: "Olağanüstü şartlarda zor görevler yürüten Atatürk, savaş ortasında bile meclisimizin açık kalmasına özen göstermiştir. Kararlarını Meclisimize danışarak, müzakere ederek ve tartışarak hayata geçirmiştir. Bu da Atatürk'ün milli iradeye ve onun yegane temsilcisi olan Meclisimize ve demokrasiye olan inancını göstermektedir." Gül, Atatürk'ün, uluslararası ilişkilerde de cesaretle hareket ettiği ve reel bir politika izlediğine, hiçbir zaman maceraperest olmadığına işaret ederek, şunları söyledi: "Vatanı kurtarmak için savaşmak zorunla kaldığı devletlerle bile savaşın ardından dostluk ilişkileri kurması onun barışçı kimliğinin ve cesaretinin bir yansımasıdır. Atatürk, her zaman sorunların müzakereler yoluyla aşılmasını amaçlamıştır. Türkiye bu dönemde attığı cesur adımlarla komşularıyla ilişkilerini kurmuş ve Atatürk bize sınır problemleri bırakmayan büyük bir lider olmuş ve dünyanın takdirini kazanmıştır. Dikkat ederseniz birçok devletler kurulduktan sonra bir çok sınır ve komşuluk problemi onları ilerde çok yormuş ve onların önünde çok büyük engel olmuştur. Atatürk'ün aslında bize en büyük armağanlarından birisi de bu olmuştur. Atatürk'ün 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' anlayışına dayanan bu politikası Türkiye'yi bölgesinde güçlü ve özel kılmıştır ve bugün de kılmaya devam etmektedir. Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesi, bölgesel ve küresel sorunların çözümünde oynadığı aktif rol, bu politikanın başarısının somut tezahürlerindendir.'' Günümüzde gelinen noktada Atatürk başta olmak üzere Cumhuriyet'in kurucularının düşündüğü yönde ilerlemenin gururunun hep beraber yaşandığını belirten Gül, şunları kaydetti: "Türkiye içeride ve dışarıda giderek daha da güçlenmektedir. Gelişmelerde söz sahibi, önemli bölgesel bir aktör olmuştur. Tabii ki Türkiye'nin sorunları da vardır. Ama biliyoruz ki Türkiye'nin bunları çözecek gücü ve birikimi de vardır. Türkiye, bugüne kadar karşılaştığı tüm sorunları toplumun gücüyle, birlik, beraberlik içerisinde çözebilmiş bir ülkedir. Türkiye'nin giderek daha güçlü bir devlet ve daha müreffeh bir toplum haline geleceğinden ve dünyada çok daha fazla ilgi ve cazibe merkezi olacağından hiçbir kuşkum yoktur. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Atatürk'ün gözü arkada kalmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti, emin ellerde ve hedeflerine doğru kararlı yürüyüşünü sürdürmüştür ve sürdürmeye de bu istikamette devam edecektir."