Yeni yıl yeni umutlar…/ Birgül Kapaklıkaya

İşte yine yeni bir yıla girdik. Yeni yıl deyince şüphesiz akla yeni umutlar, yeni beklentiler gelir. Yeni yıl, yepyeni umutlar…

İşte yine yeni bir yıla girdik. Yeni yıl deyince şüphesiz akla yeni umutlar, yeni beklentiler gelir. Yeni yıl, yepyeni umutlar… Umut dendiğinde de ismini söylemeden geçemeyeceğimiz unlu filozof Ernst Bloch’tur. En önemli eserleri arasında gelen “Umut ilkesi” insanlık tarihinde büyük yankı uyandıran eserlerdendir. İyimserliğin filozofu olarak da adlandırılan Bloch’a göre ütopyanın önemi büyüktür. “Umut İlkesi” insanın gündelik bilincinde saklıdır. Bu bilinç, kendisini gerçekleştirmemiş insanın kendi benlik bütünlüğünü arama ve kurma isteğinde saklı olan bilinçtir. İnsanın daha iyi bir yaşam arayışını ortaya koyduğu tüm etkinliklere, düşlere, mitlere, edebiyata, tiyatroya, sanatın ve politikanın tüm biçimlerine, felsefe ve dine ilişkin sistematik ve tarihsel bir açıklama sunar. Umut ilkesi, daha iyi bir dünya, baskı ve sömürünün olmadığı bir dünya imkânını içeren bir gelecek felsefesidir. Bloch özellikle de özgürlüğün önemine değinmiştir. Özgürlük… İnsanlık için kesinlikle en önemli kelimeler arasındadır. Baskı ve sömürünün özellikle de şiddetin olduğu yerlerde bulunan insanların mutluluğundan bahsedilemez. İnsan haklarından, özellikle de her seferinde eşitlik, özgürlük ve demokrasiden bahseden medeni devletlerin son zamanlarda izledikleri ekonomik ve politik tutumlarını anlayabilmek gerçekten hiç de kolay değil. Yazık ki yüzyıllardır sren ve de insanlık sucu olan savaşlar hep devam etmekte. Soğuk, sıcak savaşlar... İdeolojik savaşlar… Bireysel savaşlar… Özellikle de kariyer savaşları, rekabet, üstün olma istekleri… Şu noktayı unutmamamız gerekir: zafer sadece insanin başarılarına bağlı değildir. Başarılı bir insan olmak ile saygıya ve takdire değer insan olmak aynı şeyler değildir. Önemli olan ikinci tip insan olmayı yakalayabilmektir. İnsan işini iyi yapıp başarıya ulaşabilir ama toplumda ne kadar saygıdeğer olduğu tartışılabilir bir konudur. Toplumda saygıdeğer ve iyi diyebileceğimiz insanlar her zaman kazanmıştır. Günümüzde yaygın olan bireysel savaşlar yerini kültürel savaşlara bıraksaydı acaba durum ne olurdu? Kültürel konularda birbirimizi geçmeyi deneseydik nasıl bir toplum yaratabilirdik? Edebiyat, sanat, spor gibi alanlardaki faaliyetlerimizi arttırdığımıza birbirimizle üstünlük yarışları yapmaya ne isteğimiz ne de vaktimiz olacaktır. Kültürlü insan kendini yetiştirmesini bilen, hem kendine hem de başkalarına saygılı olan, mutluluğu maddi yarışlarda değil manevi değerlerde arayan insanlardır. Savaşların bittiği, barışın ve kardeşliğin egemen olduğu mutlu bir dünya dileklerimle. Mutlu yıllar….