'Aramıyorum buluyorum' P.Picaso / Sibel Cemali
âaramıyorum, buluyorumâ P.Picasso 14 Mart 2009 tarihinde Belçikaânın Anvers kentinde yaşayan Türk ressam Sevim Ãnal, ressam Fatma Erhan ve heykeltıraş Hanife Durmuşâun katılımıyla düzenlenen âkarma resim sergisiâ görülmeye değerdi. Nitekim gerek Büyükelçilik ve konsolosluk(Sn. Ahmet ARDA) düzeyinde gerekse Türk basını ve vatandaşlarının desteği, ilgisi de serginin önemi vurguluyordu. Sergide sanatsal yaratımın bazen sınırlarda dolaşabildiğini ressam Sevim Ãnalâın figüratif-soyut tarzdaki âSemazenâlerinde görmek mümkündü. Renk ve anlamın yeni oluşumlar peşinde koşarken, yeni arayışlara doğru uzanan sanatçının önümüzdeki yıllarda yaratacağı eserler konusunda izleyenlerde daha şimdiden ciddi bir merak duygusu uyandırdığı açıktı... Mavinin kırmızının-gri ve beyazın kullanıldığı tablolar hem tassavufun mistik ruhani dünyasını hem de düşünsel evreni yeniden yorumluyordu. Sergiye katılanlardan bazıları semazenlerin önlerinden geçerken yavaşlıyor, tekrar dönüyor, düşünceli yüz ifadeleriyle az sonra yeniden görünüyordu. Tıpkı semazenlerin dönüşü gibi⦠Zihinlerindeki Mevlevi semazenlerle, resimdeki görüntü arasında bir bağ kurmaya çalışırken ince bir sınır çizgisinde gidip-geliyorlardı. Mekânın düzenleniş biçiminde de belki bu amaçlanmıştı(!) Sergiye katılanlar arasında Hollandaâda yaşayan yazarımız Murat Tuncel ve Brükselâde yaşamını devam ettiren şairimiz Nihat Kemal Ateşâte bulunuyordu. Onlarında izleyicilerin semazenlerin önünden geçişleri ilgilerini çekmiş olmalı ki kendi aralarında âBir eserin şiir, öykü veya resim olsun değerlilğinin ölçütü bir defada TÃKETİLMEYİŞİNDEDİRâ yorumları kulağa çarpıyordu. Feridun Andaçâa ait olan bu anekdot sanatın yaratıcılık ölçütünün altını bir kez daha çiziyor. Ressam Sevim Ãnalâın âÃzgürlük ve Kadınâteması önceki sergilerinde de hâkimdi. Fırtınaya karşı halaya duran kadınlar, göç yollarına düşmüş derin uçurumları, geçilmez sarp dağları engel tanımayan bizim kadınlar⦠İçinde bulunduğu laciverdi karanlıktan elindeki güller ve başını çevirdiği gökyüzüne doğru her hücresinde isyan ve başkaldırıyı simgeleyen bir duruşâ¦ Ne olursa olsun Ãnalâın bütün kadınlarında ortak bir yan var; Yaşama EVET! Diyen kadınlardı bunlar. Sergide ayrı bir bölümde sunulan âAnadolu Kadınının Giyim-Kuşamıâ köşesinde de bunu görmek mümkün⦠Sergide ressam Fatma Erhanâın âkeçeâ üzerine yaptığı çalışmalar da ilginçti. Bilindiği üzere keçenin kökleri Orta Asyaâya kadar dayanan Türkmen çadırları ve Toroslardaki dağ köylerinde günlük hayatta da kullanılmaktadır. Bu malzeme artık son demlerini yaşıyor. Keçe ve sanatını yaşatmaya çalışan Fatma Erhan aynı malzemeyi yeleklerde, şapka ve panolarında da kullanmış. Ressamın yazar Murat Tuncelâe verdiği bilgiye göre keçe, kışın sıcak yazın serin tutmakla kalmayıp haşereden, yılanlardan, akrep ve çiyanlardan da koruma özelliğine sahip. Yazarın can kulağıyla dinlemesinden bu özel bilgiyi son yazdığı ve Osmanlı Tarihini romanlaştırdığı kitabında kullanmaya niyetlendiğini gösteriyor. Osmanlı para motiflerinin işlendiği âSaadet Düğümüâadlı çalışma ise görülmeye değer diğer bir görsel zenginlik taşıyordu. Heykeltıraş Hanife Durmuşâun daha çok mimariye yakın tarzdaki heykelleri mekâna ayrı bir hava katarken sanatçının yeni tarzlar deneme konusundaki istekliliği gözden kaçmıyordu. Heykeltıraş ayrıca çeşitli zamanlarda yaptığı gezilerle âbiriktirme ve damıtmaâ dönemleri dediği gezilere çıkmaktadır. Sanat ilhamlara bırakılmayacak kadar ciddi bir uğraştır. Diliyoruz ki üç sanatçımızın da arayışları bitmesin⦠Sibel Cemali/ 14 Mart 2009 NOT;âKarma Sergisiâ 30 Marta 2009 â a kadar devam edecektir.