Devlet Kürtçülük Yapmamalı

Sayın Başbakan; farkında mısınız bilmiyorum ama bu biçimdeki bir Kürt açılımı ile Kürtlere karşı toplumda düşmanlık duygusu yaratıyorsunuz.

Sayın Başbakan; farkında mısınız bilmiyorum ama bu biçimdeki bir Kürt açılımı ile Kürtlere karşı toplumda düşmanlık duygusu yaratıyorsunuz. Kürt açılımı adı altında yürütülen projenin demokratikleşme adı altında kamuoyuna sunulduğu görülüyor. Demokratikleşmenin, sadece bir etnik gruba (kabile/halk) ait olarak düzenlenmesi; başka etnik yapıların kışkırtılmasına yol açar.Başbakan Erdoğan, Türkiye'de 30'dan fazla etnik yapıdan söz ettiğine göre; bu durumda demokratikleşme adı altında ayrıştırma programı yürütülmüş olur. Kürtlere sağlanacak insani haklar ve kültürel haklar, tek devlet ve ulusal sınırlar içerisinde herkesi kapsayacak biçimde geliştirilmelidir. Bunu yaparken; devlet eliyle millet yaratma (Kürt milleti) yoluna gidilmemelidir. Kürtçe televizyon, eğitim, yayın özel sektör eliyle yürütülebilir ama bu işi devlete yaptırmak son derece yanlıştır. İşte hükümet; açılım adı altında bu önemli yanlışı yapmaktadır. Devletin Kürtçe televizyonu veya okulu olmaz. Ama Kürt yurttaşlardan isteyenler Kürtçe televizyon açabilir veya okul kurabilir. Elbette ki Milli Eğitim Müfredatı'na ve genel yasalara uygun olarak... Lakin ne Kürtçülerin açtığı dil kursları, ne televizyonları ve radyoları Kürtler tarafından tutulmamaktadır. Yani Kürt halkının çoğu; bugün açılım diye piyesaya sürülen isteklerin peşinde değildir. Bu yüzden PKK ve uzantısı DTP ve bunların başındaki adamları; Kürtleri devleteliyle Kürtçü yapacak bir istekler demeti sunuyorlar. Hükümeti uyarıyorum: Avrupa ülkeleri; kendi ülkelerinde bulunan azınlık grupları 'uyum' adı altında ana toplumun bir parçası yapacak projeler uyguluyorlar. Bugün Kürt açılımı denilen proje ise Kürtlerin bu topluma uyumunu engelleyecek bir proje olarak şekillendiriliyor. Türkleri, Kürtlerle ve diger etnik gruplarla bir arada barış içinde, kardeşlik duygularını besleyecek biçimde bir proje oluşturulmalıdır. Başbakan Erdoğan'ı da uyarıyorum: Sayın Başbakan; farkında mısınız bilmiyorum ama bu biçimdeki bir Kürt açılımı ile Kürtlere karşı toplumda düşmanlık duygusu yaratıyorsunuz. Her yerde konuşturduğunuz malum gazeteciler de sizi yıkıma doğru götürüyorlar; haberiniz ola... BUNLARI DA KONUŞTULAR MI? Polis Akademisi'nde devleti çökertecek toplantı düzenleyenlere de orada konuşanlara da soruyorum: Türkiye'deki farklılıkları ayrılık haline getirmeye yarayacak konuların dışında mesela şunları da konuştunuz mu? 1514'ten itibaren feodalların emrine verilen o bölgedeki çağdışı toprak ağalığının ve aşiret sisteminin milyonlarca yoksul Kürt'ün kanını emdiğini... Kürt şıh ve mollalırının sömürü sistemini sürdüren üstyapı kurumlarını yaşatmaya devam ettiklerini... Türk egemen siyaseti ile Kürt egemen siyasetinin işbirliği halinde çalıştığını... AKP'de bu ikili yapının varlığını kuvvetle sürdürdüğünü... Bölgede oluşan sermayenin batıya kaçarak oradaki yoksullaşmayı mutlaklaştırdığını. Devletin vergiyle sömürüsünün yanına ağa ve şıh/molla sömürüsünün yerleşmiş olduğunu... Ağaların ve şeyhlerin, yerelliği aşıp parlamentoyu da kontrol eder hale geldikleri... İktidar partisinin bu sömürücü-gerici gruplarla işbirliği yaparak o bölgedeki feodal sistemin sürmesini sağladığını... PKK'yı üreten sistemin işte bu feodal yapı ve çift katlı sömürü sistemi olduğunu... PKK'nın da DTP'nin de bölgenin bu ekonomik geriliğinden hiç söz etmediklerini; bunların talepleri arasında halkın refah düzeyini yükseltecek bir isteğin bulunmamasının çok düşündürücü olduğunu... PKK ağalığının da feodalizmden kaynaklandığını... PKK'nın başta Avrupa olmak üzere dünyaya yayılmış savaş ağaları olduğunu; bu çatışma ile kendisine rant yaratan binler bulunduğunu; bunları barışa inandırmanın hemen hemen imkansızlığını... Eğitim sisteminin bu bölgede kasıtlı olarak geri bıraktırıldığını... Feodal kültürün din elbisesi altında parlatıldığını... Kadınların, kul haline getirildiğini, töre cinayetleri ile korkutulup susturulduklarını, erkeğin elinin kiri gibi görüldüklerini... Kızların çocuk yaşta satıldıklarını... İnsanların oylarını bile kullanmayıp bu işi bile ağaların yaptığını... İktidarın da muhalefetin de terör örgütünün de hep siyasi haklardan söz ettiklerini ama Kürt kökenli yurttaşlarımızın hayat koşullarını yükseltecek önlemlerin hiç düşünülmediğini... Kürt açılımı adı altında yaratılan tartışmaların ve öncesinde sözü edilen Kürt sorununun; aslında milyonlarca yoksul kürt için ikinci bir konu olduğunu... Kürt halkının çoğunluğunun öncelikle aş ve iş istediğini, sonrasında sağlık ve eğitim derdinde olduğunu... Rıza Zelyut