ÖYMEN:BRÜKSEL’DE GÜNDEMLERİ DEĞERLENDİRDİ

CHP Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Brüksel’de bulunan CHP’nin AB Temsilcilik binasında basın mensuplarıyla buluştu.

CHP Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Brüksel’de bulunan CHP’nin AB Temsilcilik binasında basın mensuplarıyla buluştu. Belçika Ulusal Türk basını mensupları ve Belçika Yerel Türk basınından yalnız Belçika Haber'in takip ettiği basın toplantısından çıkan önemli mesajları sizlerle paylaşıyoruz. Öymen, CHP’nin AB Temsilcisi Kader Sevinç ile birlikte düzenlediği basın toplantısında,Türkiye-AB ilişkileri başta olmak üzere, son günlerde yoğun tartışmalara yol açan gündemleri değerlendirdi. TÜRKİYE AB’DE ZEMİN KAYBEDİYOR AB’li yetkililerle görüşmelerde bulunan Öymen konuşmasında önemli değerlendirmelerde bulunarak, « Dönem başkanlığını yapacak olan İsveç, Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakıyor. İsveç dönem başkanlığı sırasında 4 başlık açmayı planlıyor. Tabi bu açılışın sürecini Türkiye’nin yapacağı ev ödevleri etkileyecek. Bu konuda ne yazık ki iyimser olamıyorum. İktidarı sıkıştırdık sendikalar yasası konusunda. Genel Başkanımızda bu yasanın bir an evvel çıkarılmasını her fırsatta söylemekte. Ne yazık ki hükümet bu konuda duyarsız davranmakta. Egemen Bağış İşçi ve sendikaların anlaşamadığını vurgulayarak, bu konudaki yasayı çıkarmadıklarını öne sürse de bu yasa bir gece ansızın yasallaşırsa şaşmamak gerek. Türkiye’nin işi zorlaşacak. Ancak oluşan yeni Avrupa Parlamentosunda Türkiye’nin işinin zorlanacağı görülmekte. Biz genel isteksizliğin farkındayız. AB’de global kriz nedeniyle Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakmayanların sayısı her geçen gün artmakta. Liderler ise bu endişelerini yüksek seslerle söylemeye başladılar. Nabocco projesi önemliydi. Bu konuda esas ilkelerinin anlaşmayla sonuçlanması önemliydi. Türkiye ile ilgili enerji başlığının açılması Kıbrıslı Rumlar tarafından engellenmekte. Bir başlık konusunda Rumların baskılarına boyun eğen AB’nin diğer başlıklarda neler yapacağını düşünmek lazım. Biz muhataplarımıza atılacak adımlarda ve çıkarılacak yasalarla ilgili görüş ve desteklerimizi sürdüreceğimizi söyledik. Biz hükümetin AB ile ilgili çalışmalarının söylemlerde değil eylemlerde olmasını bekliyoruz. Bu konuda somut uygulamalar gerekiyor. Burada izlediğimiz kadar hükümet AB konusunda zemin kaybediyor. YARGI’YA MÜDAHALE KABUL EDİLEMEZ Hükümet ve Adalet Bakanlığı yargı bağımsızlığına müdahale ediyor. Bu kabul edilemez bir durum. Çalışma tüzüklerine göre Adalet Bakanlığı müsteşarı olmadan yargı ile ilgili görüşmeler yapamamakta ve karar alamamaktadırlar. Bu durumla hükümet yargı kurulunu ipotek altına almaktadır. Yargı hür olmalı ki ; kararlarıda hür versin. Ne yazık ki duyarlı davranan bazı kurul üyeleri yandaş basın tarafından baskı altına alınmakta. Unutmamak gerekir ki ; yargı bağımsızlığını koruyamazsa demokrasi de bağımsızlığını koruyamaz ve tahrip olur. BASINI ÖZGÜR OLMAYAN ÜLKELERİN DEMOKRASİLERİ Ã–ZGÜR OLAMAZ Hükümetin basın üzerinde de baskıları devam ediyor. Basının özgür olmadığı ülkeler de demokrasiler de özgür olamazlar. Bir ülke düşünün ki ; o ülkenin gazetecileri, yazarları hapishanelerde. Bir ülke ki o ülkenin Başbakanı basını boykot ediyor. Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki basın baskı altındadır. Türkiye’de gazeteciler ve basın örgütleri bu baskılara karşı basına sahip çıkmalıdırlar. Türkiye bir korku imparatorluğu haline getirilmiştir. Türkiye bu izleniminden kutulmalıdır. Özel hayatın gizliliğine saygı kalkmıştır. DEMOKRASİ AÇILIMI KARA MİZAH Hükümetin önceleri ‘Kürt Açılımı’ diye sürdürdüğü ve daha sonra ‘Demokrasi Açılımı’na dönüştürdüğü görüşme ve çalışmaları kara mizah olarak görülüyor. Bu gün Türkiye demokrasinin en zorlu günlerini yaşıyor. İçişleri Bakanlığının yürüttüğü çalışmalarda tam olarak ne istenildiği Demokratik açılımının içinde nelerin olduğu halen belirsizliğini korumakta. İçinde ne olduğu bilinmeyen bir konuda da hükümet muhalefetten destek istiyor. Biz içini bilmediğimiz bir açılıma nasıl destek verebiliriz ? Bizim 20 sene önce hazırladığımız Kürt raporumuz var. Raporda terörle nasıl mücadele edeceğiz. Etnik yapıyı koruyarak, bölgede ekonomiyi nasıl geliştireceğiz diye geniş bir rapor hazırlamıştık. Biz terörün bitirilmeden bu bölgede yapılacak çalışmaların bir sonuç vermeyeceğini düşünüyoruz. TERÖRİST BAŞINDAN MEDET UMUYORLAR Bu günkü hükümet biz Terörü bitireceğiz diyorlar Terörist başından medet umuyorlar.. Terörü bitirmek için terörden medet umulur mu? Teröristler biz silahı bırakmayacağız ateş keseceğiz diyor. Elinde silahı olan teröristlerin bu sözlerine nasıl güveneceksiniz? Yarın terörü yeniden başlatmayacaklarının garantisi olabilir mi ? Son olarak toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan bir kararla Terörle mücadeleyi gündemden çıkardılar. Bir iki gün öncesi Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere Kuvvet Komutanları’nın ‘terörle mücadelenin devam edeceği açıklamaları’nın ardından bu değişikliğin yapılmasında MGK’nun sivil kanatı tarafından gündem edildiği anlaşılmakta. Terörle Mücadele konusunda askeri kanatta sorun yok. Gündeminizden çıkardığınız terörle şimdi nasıl mücadele edeceksiniz ? Terörle mücadeleden vazgeçmek ile mi terörü bitireceksiniz ? KÜRT AÇILIMI DIŞ BASKILARIN ÜRÜNÜDÜR Başbakan yaptıkları Kürt açılımının ve Ermenistan ilişkilerinin dış kaynaklı olduğu yönündeki eleştirilere cevaben varsa bu konuda bir belge ortaya çıkarın diyor. ‘Alexis Chaos’ denilen bir kuruluş Dış temsilcilerimizin katılımıyla bir rapor düzenlemekteler. Hazırlanan raporda PKK terörden vazgeçecek, Hükümet DTP ile görüşecek gibi konular var. Hükümet 2007’de hazırlanan o rapor doğrultusunda bu Kürt Açılımı başlattıldı ve DTP ile görüşüldü. O raporda ne yazılıyorsa hükümet onu uyguluyor. Bu konuda iki rapor hazırlanmıştır. Biri 2007’de birisi ise 2009’da. Aynı raporda bir af çıkarılmasından bahsediliyor. Yakında o konu ile ilgili çalışmalarda başlatılacak. Af’da gündeme gelecek. Biz her fırsatta bu işleri dış boyutlu olduğunu vurguladık. TBMM’de görüşme hatta gizli görüşme yapılması planlanmakta. Bu işlerin dış boyutuna bakacak olursak, ABD Başkanı Barac Obama Türkiye’ye geldiğinde TBMM’de yaptığı konuşmasında “PKK ile mücadele etmeyin onlarla konuşun diyor, diğer taraftanda El Kaide örgütü için de onları kökünden söküp atacağız, onları bitireceğiz” demekteydi. Bizi PKK ile konuşmaya mücadeleden vazgeçmeye çağıran, Obama her nedense El Kaide ile konuşmuyor mücadele istiyordu. Bu tesbit son derece dikkat çekiciydi. ERMENİ KONUSUDA DIŞ BOYUTLU BİR KONU Ermeni konusu da dış boyutlu bir konu. Türkiye ve Ermenistan’dan gelen insanların katılımıyla 3 yıl süren bir çalışma yapılıyor. ABD Temsilciler Meclisindeki bir yetkili “Ermenistan Sınırları koşulsuz açılmalı” demekte. Kendisine bilgiler veriliyor. Başkan Obama’da TBMM’nde yaptığı konuşmasında ‘Ermeni sınırları açılmalı’ demekteydi. Protokol parafe edildikten 4 ay sonra çalışmalar başlıyor. Tüm bu gelişmeler olunca 14 Mayıs’ta Başbakan Erdoğan Azerbaycan Meclisinde yaptığı konuşmasında “Karabağ meselesi halolmadan Ermenistan sınırlarını açmayacaklarını” söylüyordu. Şimdi de sınırların açılması yönünde çalışmalar var. Bu durum Azeri Kardeşlerimizi aldalmak anlamına gelir ki, bu durum ciddi devlet adamlığıyla çelişir. Siz artık nasıl inandırıcı olursunuz? Dış meselelerimizde inandırıcılığımızı kaybedersek, kimse bize inanmaz. Yapılan Ermenistan Protokolünde Kars ve Gümrü anlaşmalarından hiç bahsedilmiyor. Ermeni grubu, ABD ve AB’nin baskıları ve onlara verilen tahhaütlerle bu işler yürütmekteler. Başbakan şimdide TBMM görüşmeden sınırları açmayacağız diyor. Sınırlar açılmadan da biz Ermeni Soykırım mücadelesini veriyorduk. Niçin kapattık sınırı? Ermenilerin Karabağı işgal ederek, burada binlerce Azeri Türkünü öldürüp, bir milyon Azerinin de göçe zorlaması karşılığı kapattık. Şimdi bu sorunlar haloldu da mı sınırları açmaya çalışıyoruz? Ermeni Protokolu için bizden destek isteniyor. Biz Azeri Kardeşlerimizin aldatılmasına ortak mı olalım? Azeriler çok büyük tepki içerisindedirler. Görüştüğümüz siyasiler ve gazeteciler tepkilerini yüksek sesle ifade ederek, kırgınlıklarını söylemekteler. Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan “sınır açılsın maça geleceğim” diye diretmekte. Sormak lazım Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Gül sınırdan mı geçerek Ermenistan’a geldi. Havayoluyla neden gelmiyor Gül gibi. Mesele maç değil. Yine dış baskıların etkisiyle Heybeliada Ruhban Okulunun açılması çalışmaları sürdürülmekte. Ancak bu okulun açılması anayasaya aykırıdır. Bazı çözümler önerilse de Patrikhane açılacak okulun kendilerine bağlı olması gerektiğini ileri sürmekte. Okulun açılması için Türkiye’ye baskılar yapılmakta. Hükümet dümeni nereye kırıldığı belli olmayan başı boş bir gemiye benzemekte. İstediği yasaları jet hızıyla çıkaran hükümet, seçim dönemlerinde vaat ettiği Milletvekillerin dokunulmazlığı ile ilgili yasal düzenlemelere bir türlü yanaşmamakta” dedi. www.belcikahaber.be