CUMHURİYETİ KUTLARKEN/Doç. Dr.Famil Şamiloğlu

Bu yıl 29 Ekim’de Cumhuriyetimizin ilan edilmesinin 86. yılını kutlamaktayız.

Bu yıl 29 Ekim’de Cumhuriyetimizin ilan edilmesinin 86. yılını kutlamaktayız. Türkiye Cumhuriyeti Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde tüm yokluklara ve imkansızlıklara rağmen saldırgan sömürgeci güçlere karşı çok büyük fedakarlıklarla kazanılan bir var olma ve yok olma kurtuluş savaşından sonra kurulmuştur. Kurtuluş Savaşımız başlı başına görkemli bir tarih sayfasıdır.Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu modern ve yeni bir devletin ortaya çıkışının zaferidir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolun başlangıcında milletimizin kayıtsız , şartsız bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak üzere ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ ilkesi ile başlattığı milli mücadele ve Kurtuluş Savaşı yer almaktadır. Napolyon’un güzel bir sözü vardır: ’Bir ülkenin coğrafyası o ülkenin kaderidir’ diye. Ülkemizin üzerinde konumlandığı coğrafya hem tehditlere hem fırsatlara çok yakındır. Dünyanın merkezinde enerji kaynaklarının geçiş noktasında Doğu ve Batı ticaret yollarının birbirine bağlandığı Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu gibi dünya egemenliğine oynayan güçlerin menfaatlerinin odaklandığı ateş çemberinde Türkiye’ye bölge ve dünya barışı için çok büyük görevler düşmektedir. Bulunduğumuz bu coğrafya üzerinde sert siyasi, askeri ve ekonomik mücadelelerin devam etmesi kaçınılmazdır. Türkiye’nin dün olduğu gibi bugün de önemli sorunları bulunmaktadır. Türkiye geçmişte karşılaştığı pek çok sorundan yüz akıyla çıkma beceri ve başarısını göstermiştir. Esasen büyük devletlerin ciddi sorunları olur, çünkü büyük devletlerin büyük idealleri, hayalleri olur. Türkiye Cumhuriyeti büyük devlet olduğu için büyük sorunlarla uğraşıyor ve uğraşmalıdır. Büyük başın büyük derdi olur derler. Zira her ülke kendi büyüklüğü kadar büyük sorunlara sahiptir. Bu nedenle esas hedef Türkiye’nin iç ve dış politikalarını şoklara, krizlere ve siyasi depremlere dayanıklı hale getirmek olmalıdır. Türkiye askeri güçle desteklenen bir siyasi ve aynı zamanda büyük bir iktisadi güç olmalıdır. Tek boyutlu bir güç yapılanması sağlam bir iskelet oluşumuna izin vermez. Türkiye bölünme ve parçalanma korkusu gibi hayatımızı sınırlandıran, zihinsel dünyamızı daraltan engellerden bir an önce kurtulmalı, bölünmekten korkmak yerine ekonomik, siyasal ve sosyal büyüme kaygıları taşımalıdır. Türkiye dışarıya karşı bir savunma pozisyonunda duran bir vizyondan devlet sınırlarının ötesinde çıkar alanları tesis eden, dışa dönük, dünya sathında politikalar geliştiren ve uygulayan proaktif bir devlet yapısı kurmalıdır. Bugün gelinen noktada Türkiye dünya ve bölge milletleri arasında son derece saygın bir konuma ulaşmıştır. Bölge ve dünya barışı için önemli bir istikrar unsuru olmuştur. Ancak Türkiye henüz büyük dünyaya, kuvvetli bir topluma yakışan değişimi ve dönüşümü henüz tamamlayamamıştır. Bu nedenle bir taraftan uygar dünyada kültürümüzü evrenselleştirirken bir yandan da millileştirmenin yolunu bulmamız gerekir. Türkiye’nin genç nüfusunu iyi eğiterek, büyük fikir üretmesi, zihinsel üretim alanında, bilgi enformasyon dünyasında büyük ilerlemeler göstermesi gerekir. Büyük Önder Atatürk’ün önderliğinde doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle tüm milletimizin kahramanlıklarıyla yazılmış bir destan olan Cumhuriyetimizin 21. yüzyılda önder ve büyük ülke konumunu daha da güçlendirebilmesi için bizi biz yapan milli ve manevi değerlerimizin ve birlik ve beraberliğimizin daha da güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Milli şairimiz Mehmet Akif’in dediği gibi ‘Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.’ Milletimiz için Cumhuriyet, sadece bir yönetim şekli değildir. Cumhuriyet, bir varlık ilkesidir ve milletçe var olma şuurumuzun temel taşıdır. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 86. yılını kutlarken tüm vatandaşlarımızın ve özellikle de anavatandan ayrı yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın bayramını kutlar, esenlikler dilerim. Doç Dr. Famil ŞAMİLOĞLU Aksaray Üniversitesi İ.İ.B.F İşletme Bölüm Başkanı