Ermeni diasporasının amentüsü Ermeni Diasporası soykırım iddialarını bir dinin temel akidesi gibi sahipleniyor ve gençlerin yüreğini kinle doldurarak, Türklerden 'intikam' almaları gerektiğine koş
Ermeni diasporasının amentüsü Ermeni Diasporası soykırım iddialarını bir dinin temel akidesi gibi sahipleniyor ve gençlerin yüreğini kinle doldurarak, Türklerden 'intikam' almaları gerektiğine koşullandırıyor... William Saroyanâın âErmenilerâ adlı oyununda bir Ortodoks Ermenisi olan papaz Fr. Kasparian için âGerçek kilise⦠Ermenistanâın kendidir.â Aynı oyunda ismi Van Gölüâne atfen verilmiş bir karakter, âVanâın suyu sudur. Bu da sudur ama Vanâın suyu değildir. Bu ruha hayat vermez, sadece bedene hayat verir.â der. Oyunâun son sahnesinde Van, âErmeni ruhu çok yaşa!â diye bağırırken Protestanlığı sembolize eden Bitlis, âİnsan ırkı çok yaşa!â diyecektir. Kendisi sonradan Protestan olan ve eserinde sunduğu Vanâın yöreselciliğine karşın Bitlisâin (Protestanlığın) evrenselliğini savunan Saroyanâın eserinde Fr. Kasparian ve Vanâın sergilediği inanç din endeksli bir milliyetçiliktir. Hıristiyanlık içinde kültçü bir kopmadır aslında bu. âDinî-etnik Ermenizm kültüâ denilebilecek bu kopma, Tanrı ile olan ilişkiyi bir mekana hasreder. Samirilerin Gerizim Dağıâna verdikleri önemi Ermenistler Ağrı Dağı ve Ethchmiadzin köyüne verirler. Bu kült etnik bir damar içerdiğinden beraberinde âyaşamını sürdürmeci ve millî kurtuluşçuâ bir teoloji de getirir. Böylelikle Hıristiyanlığın kendi vazettiği ahir zaman alametlerinin yerine gelecekte öngörülen bir millî kurtuluş veya kuruluş miti yerleşir. Ãzellikle hakikaten bir vatan hissi tatmayan âgurbetâ Ermenileri için bu mit çok daha belirleyicidir. ERMENİ KURTULUŞ TEOLOJİSİ Sözde Ermeni soykırımının dünya devletlerince tanınması için Ermenilerin gösterdiği bu gayret niye? Aynı boyutlardaki ekonomik ve siyasal bir faaliyetle Ermenistanâı mevcut darboğazlarından kurtarabilecekken Ermeniler neden öncelikle âsoykırımlarınınâ tanınmasını istiyorlar? Bu hususta âDiaspora Ermenilerininâ Ermenistan Ermenilerinden daha istekli olmasının sebebi ne? Bir millet âsoykırıma uğramışâ olmayı niye bu kadar çok ister? Bu soruların cevabı biraz da Ermenizm diyebileceğimiz ve temelde Ermenistan dışı Ermenilerde gözlenen bu dinî-etnik kültün oluşturduğu âkimlikâte saklı. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Doç. Dr. Sedat Laçiner sözde soykırımın Ermeni Diasporası için bir âvar oluşâ sorunu olduğunu söylüyor. Laçinerâe göre âErmeniâyi Ermeni yapan şey 1915 soykırım düşüncesiâdir. Bu düşünce sağ, sol, Taşnak bütün Ermenileri bir arada tutan en kuvvetli çimento. âBu sebeple de,â diyor Laçiner, âTürklerle Ermeniler bir gün barışsa bazı Ermeniler kendilerini daha az Ermeni hissedecek. Bu da Ermeni Diasporasıânın çözülmesi, dağılması demek.â Ermeni Diasporasıânın Ermenistanâda yaşayan 2-2,5 milyonun karşısında 5 milyondan fazla bir Ermeni nüfusu bulunuyor. Anavatanında olduğundan daha kalabalık bir diaspora nüfusu olan bir millet ister istemez tarihte yaşanmış, ya da yaşandığına inandığı bir olayı toplumun erimemesi ve bulundukları yerde kaybolmaması için birleştirici unsur olarak kullanıyor. Ermeni Diasporasıânın dergisi Window Quarterlyânin 1990 yılı 2. sayısında Hratch Tchilingirian bu tür olayların bir toplumun hayatında kriz dönemlerinde atıfta bulunulabilecek referans noktaları olduğundan bahsediyor. Tchilingirianâa göre böylesi olaylar geçmişte bitmiyor, aksine gelecekte onlara atıfta bulunuldukça, millî kimliğin bir parçası haline geldikçe âkemaleâ eriyorlar. Bu sebeple de bu olayları öğrenmek suretiyle tarihin bir dönemi öğrenilmez, aksine bir milletin tarihinin tamamı ve şimdiki zamanı öğrenilir. Tchilingirianâa göre Yahudiler için Mısırâdan Ãıkış böyledir. Bu âçile, ıstırap ve işkencenin arkasından gelen kurtuluşâ motifi İsrailoğullarıânın tarihi boyunca tekrar eder durur. Tchilingirian Ermeni tarihinde iki hadiseyi bu ölçekte önemli görüyor; Miladi 5. Yüzyılâda yaşanmış olan Vartan Savaşı ve â1915 Soykırımıâ. Ãzellikle Ermenistan dışı Ermenileri için 1915 olayları, geçmişte yaşanmış ve bitmiş değildir. Bu olaylar sürekli olarak yaşanır ve zamanlarüstü bir keyfiyet arz ederler. Ermeni tarih teolojisi açısından da tıpkı Yahudilerin Mısır Ãıkışı gibi millî tarihteki bir dönüm noktasını, diriliş öncesindeki son yıkılışı sembolize eder bu yıl. Bu açıdan Ermeniler kendilerini halen âkurtuluş savaşıânı vermiş, kurtulmuş ve âkurulmuşâ bir millet olarak görmüyor, aksine âsoykırımâın tanınmasını bu savaşın bir parçası olarak kabul ediyorlar. Ermeni Ortodoks Kilisesi din ile milletin birbirine karıştığı bir kilise. Bu yönüyle Yahudileri andırıyor. Yahudilerin kutsal kitaplarında bulunan seçilmişlik ve üstünlük mitlerini de Ermeni tarihinde ortaya çıkmış biraz da zorlama yorumlar tamamlıyorlar. Mesela 4. Yüzyılâda Ermenilerin Hıristiyanlığı benimsemesini sağlayan Aziz Gregory katedralini nereye yapacağını düşünürken bir ârüyaâda, Hz. İsaânın semadan inerek kilisenin yerini altından bir çekiçle işaretlediğini görüyor. Bu sebeple de o mekana âEtchmiadzinâ adını veriyor; yani, âRabbâin tek oğlunun nüzul eylediği yer⦠Ermeni teologları bu ârüyaâyı Ermeni Milletiânin Hz. İsaânın âyaşayan bedeniâ olduğu şeklinde yorumluyorlar. Bu yorum 5. yüzyıl Ermeni tarihçisi Yehgishehânin işine yarıyor. Vartan Savaşıânda İran hükümdarının Ermenileri âhususen ve hassatenâ katlettirdiğini gören Yeghisheh bu durumu ancak Ermenilerin âözel bir millet oldukları ve Hıristiyanlığı en samimi bir şekilde yaşadıklarıâ gerçeği ile açıklayabiliyor. Vartan Miti Ermeni halkı tarafından öylesine benimseniyor ki günümüzün sıradan sınır savaşları dahi Vartan Savaşıâna benzetilerek kutsallaştırılıyor. Ãzellikle 1915 sonrası Ermeni kültüründe Vartan, Aziz Gregoryâyi bile gölgede bırakan bir önem kazanıyor. Ãünkü Gregoryânin hikayesinin artık bir âetnik varlığın idamesi dinineâ dönüşmüş olan Ermeni Hıristiyanlığıânı besleyemeyeceği ortada. Vartan Mitiânin asrımız Ermeni teröristleri tarafından kendi fiillerini meşrulaştırmak için kullanıldığı gerçeği de işin cabası. 1921 yılında Teotig müstear ismini kullanan bir Ermeni yazar, 1915 tehciri sırasında hayatlarını kaybeden Ermeni papazlarının hikâyesini anlattığı kitabına âErmeni Din Adamlarının Golgothasıâ adını verir. Golgotha Hıristiyan inancına göre Hazreti İsaânın üzerinde çarmıha gerildiği, yakınında bir yerde gömülüp yeniden dirildiği mekandır. Teotig, Hıristiyan teolojik tarihini döngüsel olarak algılıyor ve çarmıha gerilme hadisesinin tarihin her yeni döngüsünün başlangıcı olduğunu iddia ediyordu. Ona göre Ermeni halkı ve papazlarının yaşadığı âsoykırımâ da bir tür Anadolu Golgothaâsında İsaânın yeni vücudu olan Ermeni halkının çarmıha gerilmesinden ibaretti. Bunun arkasından tabii ki Hz. İsaânın dirildiği gibi bir diriliş ve kurtuluş çağı gelecekti. SOYKIRIM ENDÃSTRİSİ Sedat Laçiner Ermenilerin âsoykırımâ iddialarında bu kadar istekli olmalarının tek açıklamasının din olamayacağı kanaatinde. Ona göre özellikle Diasporaâda âsoykırım tellallığıâ bir endüstriye dönüşmüş durumda. Bu işten geçinen, şöhret sahibi olan, sanatını buna bina eden, yerel kültürlerle teması bu iddianın üzerinden yürüten kesimler var. Laçiner bu anlamda Diaspora Ermenileri ile Ermenistan Ermenileri arasında esaslı bir uçurum olduğunu söylüyor. Yine de mevcut Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryanâın bir âKarabağ Ermenisiâ olduğunu ve başkan seçildiğinde henüz Ermenistan vatandaşı dahi olmadığını hatırlatıyor. Ona göre neredeyse Türk yanlısı denilebilecek selefi Petrosyanâı Fransız Taşnakları ile Rusların ortak operasyonu devirmiş. Bu örneğin âçözüm üretecekâ liderlerin hayat hakkı olmadığını gösterdiğini söyleyen Laçinerâe göre Diaspora Ermenistanâdakilerin acıları ve fakirliği üzerinden siyaset yapıyor ve bu acıların bitmesini de istemiyor. âPerişan olan Ermenistan, ama bunu kullanan Diaspora Ermenileriâ¦â Diaspora Ermenilerinin Ermenistanâı dert edinmemelerinin sebebi âErmeni Davasıânın Yahudi Davasıândan farklılık göstermesi. Laçiner, âYahudiler devleti yaşatmayı öngörüyordu, bu yüzden Filistin toprakları üzerinde bir maya tuttu. Ama Ermeni Davası Türkâten intikamı hedefliyor. Bunun üzerine sağlıklı bir devlet kurulamaz.â şeklinde konuşuyor. Nitekim bağımsız olduğunda 3 milyon olan Ermenistan nüfusu zamanla artmak ve Diasporaâdan dönüşler yaşanmak yerine düşmüş. Bu da Ermenilerin Ermenistanâı sadece retorik olarak vatan gördükleri, orayı âölüp gömülmekâ için ideal mekan kabul ettiklerini ortaya koyuyor. Bu da Diaspora Ermenilerinin neden bir vatan sahibi olmakla yetinmeyip, soykırım gibi yer ve zaman tanımayan bir birleştirici unsura ihtiyaç duyduklarını açıklıyor⦠(Aksiyon)