Özdemir: Avrupa başörtüsüne alışıyor

Avrupa’nın ilk başörtülü milletvekili Mahinur Özdemir göreve başladığından bugüne yaşadıklarını Fransız gazetesi Le Figaro'yla paylaştı.

Avrupa’nın ilk başörtülü milletvekili Mahinur Özdemir göreve başladığından bugüne yaşadıklarını Fransız gazetesi Le Figaro'yla paylaştı.

Röportaj: Charlotte Menegaux*

Mahinur Özdemir 8 ay önce Brüksel Bölge Parlamentosu’na girerek Avrupa’nin ilk basörtülü milletvekili olmustu. Islam’in yanlis anlasilmasindan ötürü hala üzüntü duyuyor olsa da, göreve başladığından beri zihniyetlerde ‘ufak da olsa bir değişim’ yaşandığını gözlemlediğini kaydediyor.

Mahinur Özdemir, 7 Haziran 2009’da yapılan seçimlerde Avrupa’nın -İspanya’nın Kuzey Afrika topraklarında bulunan, Ceuta özerk ili milletvekili haricinde- ilk başörtülü milletvekili olmuştu. 27 yaşındaki genç kadın, 14 yaşından beri kendi hür iradesiyle başörtüsü takmakta olduğunu belirtiyor. Hiristiyan eğilimli ilimli bir parti olan, Hiristiyan Demokrat Parti’den seçilmiş olması ise Belçika’da tepki çekiyor. Hatta laiklik karşısında‘tarafsız’ olarak addedilen bir devlette bile. Fransa’nın tersine, laiklik ilkesi Belçika Anayasası’nda açıkça belirtilmiyor. Bu tarafsızlık bazi dinlerin kabulüyle de somutlaşıyor ve bilhassa dini faaliyetlerin finansmanı ve okullarda ders düzenlemesi konularında kendini belli ediyor. Seçilişinden 8 ay sonra bu özel bağlamda Mahinur Özdemir, yaşadiklarını bizimle paylaşıyor.

 

Hem başörtüsü takıp hem de siyasi bir faaliyette bulunulabilir mi?

Tabii ki. Zaten öbür türlüsü demokrasiden yoksunluk anlamına gelirdi. Oy vermek için herkesin aynı kılık kiyafetle gittiğini hayal edin… Çeşitlilik lazım! Bunun aksine, bir defa seçildiğiniz zaman şu veyahut bu topluluğa imtiyaz vermemek gerekiyor. Ben kendimi ‘politik olarak laik’ şeklinde tanımlıyorum.

 

Bu ne anlama geliyor?

Din, benim sahsi hayatım dahilindedir. Çalışırken dini tamamen soyutlarım, ondan bahsetmem. Mesela bir gün, iktidar partisinden bir milletvekili beni, Kuran’da kadın-erkek eşitsizliğini savunan ayetler oldugunu iddia ederek, sıkıştırmaya çalıştı. Ben de, ona bu konuyu özel hayatımızda tartışabileceğimizi, ancak meseleyi tartışmak için ne yeri, ne de zamanı olduğunu söyleyerek cevap verdim.

 

Dinin şahsi hayatınızın bir parçası olduğunu söylüyorsunuz, ancak başörtüsü takarak, bunu herkese gösteriyorsunuz?

Bir insan kılık kıyafetinden ötürü yargılanamaz. Her şey insanların kafasında oluyor ve ben siyasi faaliyetlerimle anılmak isterim.

 

Ama halk tarafından seçilmiş olduğunuzu göz önünde bulundurursak, herkesi temsil ediyor olmuyor musunuz?

 

Bir milletvekili, bir milleti tek başına temsil edemez. Bunu yapmakla yükümlü olan Millet Meclisi’dir. Mesela, benim kendi ülkemde tanımadığım birçok milletvekili var. Bunun aksine, türbanlı kadinların haricinde de bir şeyleri temsil etmek isterim. İnsanları belirli kalıplara sokmamaya dikkat etmek lazım.

 

Seçildiğinizden beri insanların sizin anlayışınıza karşı tutumlarında bir gelişme gözlemlediniz mi?

Yeni bir çığır açmak, öncü olmak her zaman için zordur. Öyle saniyorum ki zihniyet yavaş yavaş değişmekte. Evet, aleyhimde konuşanlar hep var. Birçok ırkçı ve nefret dolu mesaj geldi. Ben bunu elbette kabul edilemez buluyorum. Ayrıca muhalefet partisi de bana karşı bazen düşmanca davranıyor. Mesela bana selam vermiyorlar. Ancak az bir iyileşme var. Üstelik meslektaşlarımın sevgisi de bana güç veriyor.

 

Aleyhinizde konuşanların kaygılarını anlıyor musunuz peki?

Kesinlikle. Kaygılar olması doğaldır. Eğitim imkanı olmayan birçok kadın, basörtüsü takabilme seçimini yapamıyor. Bunun yanında insanlar sorun yaratıyorlar. Elbette politikaya atılan kadınlar değil, onlar baskı altındadırlar ve eğer başörtüsü takıyorlarsa seçtiklerinden dolayıdır. Aslına bakılırsa Islam’i tanımayanların ve ondan korkanların kuruntularına karşı da savaşmak zorunda kalıyorum. Öte yandan, seçilmemin şeriata uygun olmadığıni düşünen radikal islamcılarla da karşı karşıya kalıyorum.

 

Niçin tüm bu sorumlulukları yükleniyorsunuz?

Toplumu geliştirebilmek için. Çünkü beni yeryüzünde gördükleri müddetçe, çalıştığımı gördükleri müddetçe, insanlar İslam’i terörizmle bir tutmaktan vazgeçecekler. İşinizi iyi yaparsanız, artık sizi lekelemezler. 

 

*(LeFigaro, 9 Subat 2010, Représenter autre chose que des femmes voilé)

 

Çeviri: ekopolitik.org