Belçika Türk Toplumu!?/Yusuf CİNAL yazıyor

Belçika´da, başta Brüksel olmak üzere, 200 bin Türk vatandaşının yaşadığı biliniyor. Bu dilim içinde, Brüksel bölgesi başı çekiyor..Daha sonra Limburg bölgesi, Anvers, Gent, Charleroi, Liege ile diğer küçük yerleşim birimlerinde, Türklerin ayak izlerini görmek mümkün..

Belçika´da, başta Brüksel olmak üzere, 200 bin Türk vatandaşının yaşadığı biliniyor. Bu dilim içinde, Brüksel bölgesi başı çekiyor..Daha sonra Limburg bölgesi, Anvers, Gent, Charleroi, Liege ile diğer küçük yerleşim birimlerinde, Türklerin ayak izlerini görmek mümkün..

x x x
Ülkeye ilk iş gücü  göcü 1963´lü yıllarda başladı. Maden ocaklarında çalışmak için gelenlerin ardından ülkeye ikili antlaşmayla gelenlerin sayısı arttı. Bu artışı daha sonra eşlerin gelmesi tetikledi. Ülkeye turist akını ve evlilik yolu ile gelenler, nüfus patlamasını gerçekleştirdi..
Böylece Belçika´da Türk nüfusu hızla 35 binlerden 200 binlere çıktı..
Avrupa Birliği (AB) ile Belçika´nın başkenti Brüksel´de, 30 binin üzerinde Türk vatandaşının yaşadığını bilmeyen yok. Hatta AB kurum ve kuruluşlarının bulunduğu vadiye çok yakın olan Türklerin3,+ yaşamı incelendiğinde ilginç verilere ulaşmanız da mümkün..
Yılda bir kere izine giden vatandaşlarımızın çoğu, iş haricinde bir yere gitmez. Ev, kahve, cami üçlemi içinde yaşam sürer gider..
Yaşadıkları bölgelerde kendi kurumlarını oluşturanlar, kendi camilerinde ibadet edip, kendi derneklerinde bilgilenip, kendi kurdukları, fırın, bakkal, berber, kasap gibi yerlerden alış verişlerini yapmaktadırlar..

x x x
İzin mevsimi sonrası, Belçika´da geçen yaşam içinde


ülke ile ilgilenenlerin sayısı bir elin parmakları kadar azdır. Ülkeyi gezmek, ülke hakkında bilgi edinmek, müzeleri ziyaret etmek, kültürel etkinliklerde bulunmak, katılmak,  çoğu için lükstür. Bu lüks yaşam içinde, haftada bir gün şehir merkezine inmekte vardır!

x x x
Hala nüfusun büyük diliminin, çanak antenleri Türkiye´ye dönüktür! Başbakan Recep Tayip Erdoğan fanatikliği kadar, buralarda,  Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş fanatikliği de çok önemsenir!
Bir zamanlar, ayrana talim edenlerin, ellerinden bira şişesi düşmez! Hatta dişi sineğin bile giremeyece kahvehanelerde önceleri Polonyalı yosmalar, şimdilerde Bulgar kızları servis yapmaktadır..Onlar için en büyük zevk, Anadolu kahvehanelerinden farksız,  zifiri duman içinde okey oynamak, piştiye devam etmek ve hafta sonları maç izlemek en büyük zevktir..

x x x
Bu yaşam içinde olanlar, önce paraları banka ve bankerlere kaptırdılar! Sonra sıraya holdingler girdi! Şimdi ise bu işi başarı ile tarikatlar götürüyor!
Hani ´ Siz eşek olunca, semer vuran çok olur´ diye bir sözümüz var ya, onun gibi buradaki insanımız hala fikri temelde kendine geliştirememenin sancılarını yaşıyor.
 Durum böyle olunca; ´okul,aile ve çevre´ arasında kalan genç nesiller, iki kültür arasındaki ikilemleri de yaşamaktadır..

x x x
Sonuç olarak şunu ifade edelim ki, ´ Yarım doktor candan, yarım imam dinden eder´ misali, Belçika´da yaşayan insanımız, hala birçok alanda kendi özgürlüklerinin farkında değildir.
Bu nedenle, geldikleri yıllarda kalanları iyi anlamak, analiz etmek ve bu analizlerden çıkan sonuçlarla,toplumu tedavi için yola çıkmak gerekir..

x x x
Evet, böyle bir başlangıcın ilk ışığını Anvers´de gördüm. Anvers Başkonsolosu Deniz Çakar, bölgesindeki doktor, sosyal, psikolog ve danışmanlara bir resepsiyon vererek, onlardan, ´Türk toplumunun sorunlarını´ çözmede destek istedi.
Buradan bu girişimi alkışlıyorum; ama unutmayalım ki, her gün oğluna ´oku´ diyen anne ve baba kitap okumuyorsa, eğitimin önemini kavramıyorsa, yaşadığı kenti, çevreyi umursamıyorsa, biliniz ki işiniz çok zordur!..
Bu girişimi, ´bir başlangıç ışığı´ olarak alkışlıyorum!

Yusuf Cinal