HÜZNÜYLE-SEVİNCİYLE ANNELER GÜNÜ / ABBAS UÇAR

İnsan yaşamında, annenin yavrusuna duymuş olduğu sevgi ve şefkatın yerini alabilecek, başka bir sevgiyi, yer küre üzerinde düşünebilmek ve tanımlamak olanaklı değil!

İnsan yaşamında, annenin yavrusuna duymuş olduğu sevgi ve şefkatın yerini alabilecek, başka bir sevgiyi, yer küre üzerinde düşünebilmek ve tanımlamak olanaklı değil!

Evlatları için de; anneleri, yer küre üzerinde eşi bulunmayan en kutsal varlıklardır.

    Anne sevgisi ve şefkatından yoksun olarak büyüyüp hayata atılmış insanlarımızın, yaşları kaç olursa olsun, yüreklerinin bir köşesinde ömür boyu hep alev alev yanan ateşin, `anne özlemi` olduğundan hiç kuşkumuz yok.

 

Sevgili Belçikahaber okurları! 

   Yaşam da, annelerin evlatları adına onların kötü günlerinde, yaşadıkları acılarında, dökmüş oldukları gözyaşı tanelerinin her biri bağırlarından kopup gelen damlalardır.  

   İsmini şu anda anımsayamadığım bir tiyatro eserinde, hayırsız evlat, annesinden para ister alamayınca, annesini bıçaklar. Anne bıçak darbesiyle parçalanan yüreğinden kan boşalırken, çocuğunun bıçağı kendisine sapladığı sırada ellerini kesmiş olduğu endişesi içerisinde evladına seslenir; “KESİLDİ Mİ ELLERİN YAVRUM!” 

Uzun uzun anlatmaya gerek yoktur. Anne denilen kutsal varlık işte budur!

Her yıl dünyada Mayıs ayının ikinci Pazar günü, yer küre üzerinde büyük bir dram yaşanmaktadır!  

Evet kelimenin tam anlamıyla gizli bir dram! Hatta felaket yaşanmaktadır!

“Anneler günü” adı altında dayatılan bu dram; yüz milyonlarca annesiz çocuğa ya da yavrusunu yitirmiş anneye, derin acılar çektiren `müthiş bir toplum duyarsızlığı` nın ta kendisidir!

    Annesi olmayanlara annesizliğin büyük acısını, annesi yaşamda olanların talihli tablosu önünde, vurdumduymazca ve insafsızca yaşatmanın adına, toplumculuk, çağdaşlık ve hümanizm denebilir mi?

    Geçen yıl  Anneler Günü`nde, annesinin şefkat dolu göğsüne yaslanarak ona doya doya sarılmanın mutluluğunu yaşamış olan küçük yavrulardan kim bilir kaçı, bu yıl annesinin mezarı başında ondan ebediyen ayrı kalmış olmanın talihsizliğini gözyaşlarına boğularak geçirecektir.

Böyle bir atmosferde, annesi olanların sevincini annesizliğin derin acıları içerisinde olanlar nasıl paylaşabilir?

     Geçtiğimiz yıl evladına sarılıp onu vatani görevine yollayan annenin bugün  oğlunun şehit olduğu topraklar üzerinde ki mezarı başında, bir anne olarak nasıl yüreğinde volkanlar patlamasın!

Evlat acısı  içerisinde yanıp tükenmekte olan bir anne için, Anneler Günü nün ne kadar önemi ve toplumsal yararı olabilir ki!  

Yetiştirme yurtlarının yalnızlık dolu soğuk duvarları arasında gecelerini gözyaşları içinde anne özlemi ile dolu geçiren, ömürleri boyunca anne sıcaklığını tadamamış küçük yavruların “anneler günü” geldiğinde hangi duygular içerisinde olabileceğini düşünebiliyor musunuz?  

İlköğretim okullarında, öğretmenlerin sınıflarda!

“Çocuklar bakın bu Pazar Anneler Günü annenizin elini öpmeyi ve ona armağan almayı sakın unutmayın” duyarsızlığını her yıl yaşattıkları o sınıflarda, yetiştirme yurtlarında kalan, ya da annelerini Yüce Allah`ın katına uğurlamış annesiz küçük çocukların, eli öpülecek ve armağan alınacak anneleri olmadığını, bu öğretmenlere kimler hatırlatmalı acaba?  

Her kız evlat, olgun yaşa geldiğinde evlenip anne olmanın büyük arzusunu taşır. Yüce Allah`ın takdiri ile yıllar geçtiği halde evlat sahibi olamamanın ızdırabını  taşıyan binlerce, yüz binlerce günahsız kadınımız için, acaba                        Düzenin yarattığı “Anneler günü” neyi ifade eder dersiniz?

“Anneler Günü” anne olamamış kadınlarımıza annesiz olduklarını, evladını yitirmiş annelere evlatsız kaldıklarını hatırlatmak için mi sosyal yaşama entegre edilmiş, acı ve hüzün veren bir gündür.  

“Anneler Günü”nün asıl amacı nedir? bir de ona bakalım. Sermayenin bir oyunu değil mi anneler günü denilen Sosyal yara! Gazeteler ve televizyonlarda, anneler günü için allayıp pullayıp malını satmak isteyen sermayedarların çırpınışlarını görmüyor musunuz? ` 

“Sevgili anneniz için en güzel hediye! diye başlayan sesli, yazılı ve görsel reklâmların getirileri kimlerin kasasına oluk oluk akacak?

Hala bu oyunun farkında neden olamıyoruz?  

Anneler Günü armağanı, genç evli çiftlerde yaşanan dramın ayrı bir parçası olabilmekte!..

Evlatlar çoğu asgari ücretle ağır yaşam koşularında üçü beşi bir araya zor getirip evlerini geçindirmeye çalışırken; annelere layık olacak hediyelerin alımında güçsüz kaldıkları için, üzüntünün ve vicdan azabının girdabında ne yapacaklarını şaşırır duruma gelebilmekteler…

     İnsanlar için dünyanın en kutsal varlığı olan anneyi düzenin, sömürü odaklarının ve sermayedarların yarattığı ve sahnelediği oyunda aktör durumuna getirmeyin!  

Anneler senede bir gün değil yılın her günü sevgi ve şefkatle bağırlara basılarak sevilecek, başlara taç edilecek DÜNYA HAZİNELERİDİRLER! 

Annesiz çocukları, şehit analarını, çocuk sahibi olamamış ya da yaşamı boyunca evlilik talihini yaşayamamış kadınlarımızı, yetiştirme yurtlarında annesiz olarak büyüyen küçük yavrularımızı düşünerek! 

Anneler Günü’nü sosyal bir olgu ve gün gibi; onları çaresizliği ve yıkık dünyası önünde, duyarsızlık göstererek kutlamayın!

Böyle bir günün yaşamdan kaldırılması için hep birlikte çaba gösterelim!      “Anneler günü”annesiz evlatlarımızın ve evlatsız kadınlarımızın önünde, hümanizmden uzak duygular içerisinde, sırf gösteriş olsun diye kutlanmamalı diye düşünüyor ve tüm annelerimizi, kadınlarımızı en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum... 

Saygılarımla  

09/05/2010