Belçika'da son zamanlarda sosyal ve kültürel derneklerin açılışı hızlandı. Bu anlamda farklı sanat, kültür ve eğitim ağırlıklı hizmetler verecek olan Troya Estetik Enstitüsü Sinema ve Tiyatro sanatçısı Ali Rıza Soydan'ın kurucu başkanlığında hizmete girdi.
Belçika'da son zamanlarda sosyal ve kültürel derneklerin açılışı hızlandı. Bu anlamda sanat, kültür ve eğitim ağırlıklı hizmetler verecek olan Troya Estetik Enstitüsü Sinema ve Tiyatro sanatçısı Ali Rıza Soydan'ın kurucu başkanlığında hizmete girdi.
Troya Estetik Enstitüsü, Brüksel´in Schaerbeek Semti sınırları içinde bulunan ´Av. General Eisenhower, 123- 1030´ adresinde gerçekleştirdiği açılış resepsiyonuna Schaerbeek Belediye Başkan Yardımcısı Luc Denis, Schaerbeek Belediye Meclis Üyesi Derya Alic, Evere Belediye Meclis Üyesi Nebahat Acar, Av. Fikriye Güzel, BADD Başkan Yardımcısı Erdoğan Öztemur, BADD Kadın Kolları Başkanı Döne Sönmez, BADD Eski Başkanı İsmail Sönmez, Live System Başkanı Mine Özcan, Mustafa Özcan, Belçika Haber Halkla İlişkiler Müdüresi Zerrin Aydın ve kalabalık sanatseverler katıldı.
Açılış konuşmasına davetlilere teşekkür ederek başlayan Ali Rıza Soydan, "Bu gün Belçika'da farklı hizmetleriyle kendinden söz ettirecek olan Troya Estetik Enstitümüzü birlikte açılışını yapmaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Belçika'da bilinen dernekçilik anlayışının ötesinde, resmi kurumlardan yardım da almadan, hizmete ve faaliyette bulunulabilineceğimizi göstermek için kolları sıvadık. Burada sanat ve kültür ağırlıklı kurslar vereceğiz. Burası bir okul görevi görecektir. Kendi imkanlarımızı devreye sokarak, çocuklar ve gençlerimize sanatı sevdirmeyi planlamaktayız. Bu hizmet binamızda bir çok faaliyeti bir arada yürütmek mümkün. Kendi çalışmalarımız yanında diğer sanat ve kültür ağırlıklı derneklerle de partner anlayışı içerisinde çalışmalar yapmayı planlamaktayız. Enstitümüze tüm yetenekli gençlerimizi, çocuklarımızı bekliyoruz´ dedi.
Deniz Metin'in sunduğu müzik dinletisi ve verilen resepsiyonun ardından program son buldu.
******************
BELÇİKA KÜLTÜR VE SANAT KULVARINDA YENİ BİR EKOL İLE KOŞACAK OLAN TROYA ESTETİK ENSTİTÜSÜ KURUCUSU SAYIN ALİ RIZDAN SOYDAN VE EKİBİNİ TEBRİK EDİYOR, ÇALIŞMALARINDA BAŞARILAR DİLİYORUZ.
TROYA ESTETİK ENSTİTÜSÜ KURUCUSU SİNEMA VE TİYATRO SANATÇISI ALİ RIZA SOYDAN'IN AÇILIŞ KONUŞMASININ TAM METNİ
Az sonra sunum halinde amaç ve hedefleriyle tanıtacağımız Troya Estetik
Enstitümüzün okul binasının açılışına hoş geldiniz.
Burada troya atının içindeyiz. Bir çoğunuzun bildiği gibi troya atının içinde savaşçılar vardı. Biz de bu atın içinde bir savaş veriyoruz. Peki neyle savaşıyoruz. Cehaletle. Evet cehaletle savaşacak ve cehaleti yeneceğiz. Bilgi çağındayız ve cehalet bizim baş düşmanımız.
Enstitü bilgi dikte edilen kurum değildir. Bilgiyi paylaşarak çoğaltmayı, araştırarak ve tartışarak doğru bilgiye ulaşmayı amaçlayan bir eğitim ve bilim kurumudur.
İçine girdiğimiz bilgi çağında, bilgiye ulaşmak son derece kolay hale gelmiştir. Ama bu kolaylık önü alınmaz bir bilgi kirliliğine de sebep olmuş bulunmaktadır.
Son yirmi yılda ülkemizde ve dünyada, son yüz yılda üretilenden çok kitap basıldı ve bilgi üretildi. Ancak bilgi havuzunda toplanan bunca bilginin hepsinin doğru bilgi olduğunu da kabul edemeyiz. Bazen bildiğimizi sandığımız şeyler aslında bilmediklerimizdir.
Eskiden yani çok çok 30 yıl önce bilgiye ulaşmak çok zordu. Bunun için onlarca kütüphane dolaşmak yüzlerce kitap okumak gerekirdi. Günümüzde artık arama motoruna ulaşmak istediğiniz bilgi konusunu yazdığınızda hemen karşınıza on binlerce yazı resim ve görsel çıkıveriyor. Peki bu kolaylık doğru bilgiye ulaşılmasını sağlıyor mu ? Hayır. Çünkü eskiden kitaplar yazılırdı bilgi taşımak bilginin doğruluğuna bir parçada olsa bir bir denetim getiriyor.
Kitaplar okunuyor tartışılarak doğruluğu tescil ediliyordu. Şimdi öyle mi ? Yüzlerce sayfalık doğrunun içine bir paragraf yanlış bilgi yerleştirmek çok kolay hale geldi. Bu durum bazen en bilinçli insanı bile yanıltıyor. Yazılan yüz doğrunun hatırına içindeki bir yanlışı da doğru olarak kabullenebiliyor. Eğitim sisteminde özellikle sanat eğitiminde de aynı şey söz konusu. Bazen çıraklığı yada doğru dürüst eğitimi olmayan birileri kendi yanlışlarını insanlara doğru
gibi aktarıyorlar.
Bir başka sakınca da bilgiye bu kadar kolay ulaşılıyor olması bir tembelliğe de sebep oluyor. İnsanlar kitap okumuyor tartışmıyorlar. Bilgi nasılsa var ona kolayca ulaşıyorum, akşam bakar sabah anlatırım düşüncesi oluşuyor. Böylece bilgilenme ihtiyacı da hissedilmiyor. Böyle bir eksiklik duyulmuyor. Oysaki insanın yeme içme giyinme gibi gereksinimlerinin yanı sıra entelektüel düzeyde yaşama ve bilgiyle ve sanatla meşgul olma açlığı da olmalı.
Özellikle gençlerimiz son derece içi boş şeylerle meşgul olmakta ve kendilerini bilim ve sanat konusunda geliştirmekten uzak durmaktadırlar. Alternatif sanat ve bilim kurumları olmadığından da giderek kendi kültürüne yabancılaştığı gibi Avrupa’ya da uyum sağlayamamaktadır. Bu durum gençlerim psikolojileri üzerinde de olumsuz etki yapmaktadır.
Ama sorarsanız her kes her şeyi biliyor. Bir şey hariç. Haddini bilmek. İslamın şartı beş altıncısı haddini bilmek. Büyüğüne saygı küçüğüne sevgi beslemek. Ünlü bir düşünür şöyle diyor; “Bildiğim bir şey varsa oda hiçbir şey bilmediğimdir.” Doğrudur çünkü yaşadığımız çağda o kadar hızlı bir bilgi üretimi var ki; yetişebilmek asla mümkün değil. Bu gelişmenin karşısında hepimiz “öğrenci” olmaya devam etmeliyiz.
Troya Estetik Enstitüsünü bu misyon üzerine 1998 yılında Çanakkale de kurmuştum. Şimdi burada misyonumu devam ettiriyorum. Bu kapıdan giren her kes bildiğini yada bildiğini sandığı her şeyi, ideolojisini, bilgisini dışarıda bırakıp buraya öğrenmek, araştırmak,bilgi üretimine katkıda bulunmak için girecek.
Her ne kadar dernek statüsünde kurulmuş olsak ta demokratik kitle örgütü değiliz. Bu nedenle her kese ve her çevreye eşit uzaklıkta yada yakınlıktayız. Buraya her kes sadece “öğrenci” olarak gelebilir.
Enstitümüz bünyesinde Diksiyon, yaratıcı Drama, Tiyatro atölyesi, Kamera önü oyunculuk, Kısa film atölyesi, Temel müzik eğitimi, Gitar, Org, Ud, Kanun, Bağlama, Ağız armonikası, Keman, Ritim atölyesi, Halk oyunları, Modern dans, Latin dansları, Jimnastik, Ebru, resim, Fotoğraf, Vitray, Serigrafi, Karikatür, Temel Bilgisayar, Grafik tasarım ve Animasyon derslerinin yanı sıra, Entegrasyona katkı vermesi amacıyla da Fransızca, Flamanca, İngilizce ve Türkçe dil kursları da verilecektir.
Bu yıl az sayıda çocukla pilot uygulama olarak gerçekleştireceğimiz çocuk kulübümüze üye olan 6-12 yaş arası çocuklar okuldan çıkıp haftanın ödrt günü kulübe gelecekler ve burada üç saatlerini geçireceklerdir. Bu üç saat içinde pedagojik formasyonu olan öğretmenler eşliğimde ödevlerini yapacaklar bunun dışında müzik resim drama diksiyon Türkçe dans gibi derslerle de çok yönlü yetenek geliştirmeleri sağlanacaktır.
Ayrıca lokalimiz de bir halk okulu, aydınlar ocağı gibi hizmet verecektir. Dışa kapalı olan lokalimizden “öğrenci” olarak kayıt yaptıranlar yararlanacak ve buradaki seminer, söyleşi, şiir günleri, edebiyat sohbetleri, tarih, estetik ve felsefe seminerlerini takip edebileceklerdir. Lokalimizde öğrencilerimiz için sabahları açık büfe kahvaltı. Akşamları yemek servisimiz bulunacaktır.
Geldiğimiz bu noktada tarih siyasallaştı, bilim siyasallaştı, sanat siyasallaştı, zaten kendisi bir ideolojik üretim olan bu unsurlar dar ideolojik argümanlara hizmet etmeye başladılar. Siyaset te bir bilimdir ama siyaseti siyaset bilimciler değil politikacılar yaptılar. Politika insanları kamplara böldü. Devletin tepesinde kavga var her zaman. İnsanlara tek tip düşünmeyi ve sürüler halinde yaşamayı dayattılar. Oysaki insanlar tek tip düşünseler dünya çekilmez olurdu. Farklılık zenginliktir. Bilgi çatışması kavga değil tartışmadır. Usulü ve üslubunca yapıldığında insanı geriletmez geliştirir. Kavga ise insanların arasındaki diyalogu yok eder. Eleştiri ve özeleştiri yöntemi işletilebilirse dedikodu ve fesat ortadan kalkacaktır.
Bu gün görünen şudur; Herkes kendi düşüncesinin kabuğuna çekişmiş kendini kozasına hapseden larva gibi kendi dışındakileri ötekileştirmekte ve kendisi gibi düşünmeyene sıcak bakmamaktadır.
Biz burada farklı düşüncelerin bir arada barış içimde olabileceğini gösterecek, dedikodu nifak ve kavga yerine barışı ve kardeşçe yaşamayı kardeşçe üretip kardeşçe paylaşmayı öğretecek ve öğreneceğiz. Sanatın her zaman birleştirici bir özelliği vardır. Kültür bir tutkal gibi toplumun her kesimini birleştirebilir.
Bu da sanatın gücüdür. On binlerce yıllık zengin bir kültür mirasından Anadolu kültüründen beslenmiş bir sanat adamı olarak son sözüm şudur:
Troya’lı olun bize katılın..
Birlikte üretelim birlikte paylaşalım
Birlikte aydınlanalım aydınlatalım
Geleceğe ışık tutalım…