Günümüzde ulusal, küresel ve kurumsal baskılar sebebiyle artarak devam eden radikal değişim ve dönüşümler her organizasyonda olduğu gibi üniversitelerin de işleyişini, hedeflerini ve fonksiyonlarını etkilemekte ve üniversitelerde yeni yapılanma arayışlarını zorunlu kılmaktadır.
Günümüzde ulusal, küresel ve kurumsal baskılar sebebiyle artarak devam eden radikal değişim ve dönüşümler her organizasyonda olduğu gibi üniversitelerin de işleyişini, hedeflerini ve fonksiyonlarını etkilemekte ve üniversitelerde yeni yapılanma arayışlarını zorunlu kılmaktadır.
Genel olarak dünyada yüksek öğretim kurumlarına yapılan kamu kaynaklarının azalması nedeni ile üniversiteler yeni finansal kaynak türleri yaratmanın çabası içine girmeye zorlanmaktadır. Fon sağlama tabanını çeşitlendirme ve geliştirme baskısı çoğu yüksek öğretim sistemini rekabetçi piyasaya girebilmeleri için reform yapmaya zorlamaktadır. Gerçekleştirilen reform süreçleri üniversitelerin özerkliklerini artırmaya yöneliktir.
Dünyada gelişmiş ülkelerin öncülüğünde oluşan yeni yüksek öğretim olgusu bilgi çağına uyum sağlayabilen, yaratıcı, verimli, rekabetçi nitelikleri ön plana çıkardığından değer yaratan, kaliteli hizmet üretebilen, rekabet edebilir ve yaratıcı girişimcilik özellikleri olan üniversitelere ihtiyacı doğurmuştur.
Küreselleşen bilgi tabanlı ekonomilerde etkin bir biçimde rekabet edebilmek için ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamın sürükleyici gücü ve şekillendiricisi olan üniversitelerin gerek eğitim – öğretimde gerekse üniversite - sanayi ve toplum ilişkilerinde girişimcilik ruhunun, kültürünün ve uygulamalarının üniversiteleri kar amacı güden değil, toplumsal fayda yaratan bir yapıya dönüştürmesini gerekli kılmaktadır.
1990’lı yılların sonlarına doğru Burton Clark tarafından ortaya atılan “girişimci üniversite modeli” üniversitelerin geleneksel olarak yürüttükleri eğitim-öğretim ve bilimsel araştırmalarının yanı sıra, akademik kültür ile piyasa kültürü arasında bir dengeyi de göz ardı etmeden girişimcilik ilkelerinin üniversitelere entegre edilmesi yaklaşımını ortaya çıkarmıştır.
Bölgesel ekonomilere güç veren ve gelişimini sağlayan temel dinamiklerden birisi olarak kabul edilen girişimcilik olgusu günümüzde başta Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Avrupa ülkelerinin üniversiteleri tarafından izlenmekte ve uygulamaya geçirilmektedir.
ABD’de ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde girişimci üniversiteler ne tamamı ile merkeziyetçi ne de tamamen adem-i merkeziyetçi bir yapıya sahip olup kendi gelir kaynaklarını arttırabilmek ve içsel maliyet kontrolerini yapabilmek için her düzeyde değişim odaklı uzmanları, finans çalışanları ve kültürlü yöneticilerden oluşan profesyonel yönetici
kadrolarına sahiptirler.
Girişimci üniversite modeli, modern girişimcilik unsurlarını üniversitenin fonksiyonları içersine adapte ederek geleneksel eğitim ve bilimsel yayının yanı sıra topluma, ekonomiye, toplumun refah düzeyine ve yaşam kalitesine, ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan geniş bir yelpazede katkılarda bulunmasını esas almaktadır. Çünkü üniversiteler başarılı ekonomilerin yaratılmasının arkasındaki en büyük güç olup çağı doğru okuyan, çağa uygun nitelikte eğitim, araştırma – geliştirme faaliyetlerini yürüten, bölgesel ve ulusal kalkınmaya odaklanmış kurumlar olmaları sebebiyle de ekonomik istikrarın vazgeçilmez unsurlarıdırlar. Bulundukları ilin ve bölgenin sosyal ve kültürel yaşamının temel gücüdürler.
İçinde bulundukları bölgenin ve ülkenin uluslararası işbirliği ve dışa açılmasının kapısıdırlar, yenilikçi etkinliklerin ve girişimciliğin temel kaynağıdırlar. Girişimci üniversite risk alabilen, dış çevreyle ilişkilerini ve işbirliğini karşılıklı sinerji ve değer yaratma temelinde uygulamaya sokan, sadece devlet kaynaklarına bağımlı kalmayarak gelir kaynaklarını çeşitlendiren, üniversite- sanayi ilişkilerinde akademik kültür ile piyasa kültürü arasında dengeyi kuran, yalın ve esnek yapılara sahip, atılımcı, proaktif tepki verebilen, fırsat odaklı, öğrenmeyi ve öğrenci merkezliliği esas alan bütünleşik bir biçimde girişimcilik kültürünü üniversite içine uyarlayabilen üniversitedir.
Girişimci üniversiteye doğru değişim ve dönüşüm özellikle girişimcilik özelliklerine uzak bir yönetim kültürüne, esnek olmayan hiyerarşik bir örgüt yapısına sahip olan üniversitelerde kaygı ve olumsuz tepkilere yol açarak sancılı ve üstesinden gelinmesi gereken direnç noktalarının aşılmasını gerektirir.Bunun için de daha başlangıçta akademik personelin süreci anlaması, desteklemesi ve sürece katılımının teşvik edilmesi gerekir.Girişimci üniversite modeline dönüşümde karşılaşılabilecek olumsuzlukların üstesinden gelebilmek için; şeffaf olma, hesap verebilirlik anlayışına dayalı örgütsel bakış ve işbirliğini gerektiren ekip çalışması ve adanmışlığı hayata geçirecek stratejik bakış ve uygulama ve en önemlisi de değişim yanlısı yöneticiler ve öğretim elamanları gerekmektedir.
Girişimci üniversite eğitim – öğretim müfredatlarını, yapılarını ve uygulamalarını hem öğrencilerin, hem de iş çevrelerinin ihtiyaçlarına yönelik olarak değiştirip yenilemektedir.Girişimci üniversite modelinde girişimcilik kültürü ve düşüncesinin, eğitim- öğretim sürecinde öğrencilere kazandırılması ve onların ileride her türlü riski alarak
düşüncelerini hayata geçirmeye çalışan birer girişimci olmaları amaçlanmaktadır.Bu modelin en önemli yararlarının başında yenilikçilik ve yaratıcılık konusunda oluşan toplumsal, kurumsal ve küresel taleplere doğru cevaplar verebilmek, kampus sınırlarının dışına çıkarak toplumun ekonomik gelişiminin yanı sıra, kültürel ve sosyal yaşam kalitesinin gelişmesine de katkı sağlamak gelmektedir.
Üniversiteler bir yandan bölgesel kalkınmanın temeli olan kültürel gelişmeye katkı sağlarken, diğer yandan da kültürel talep yaratan organizasyonlardır. Eğitim odaklı üniversitelerden, araştırma odaklı üniversitelere ve oradan da girişimci üniversitelere dönüşüm yoğun bir yönetim ve örgütsel değişimi gerektirmektedir.Hiç şüphesiz, her üniversite kendi çevresini, şartlarını ve misyonunu göz önüne alarak girişimcilik düzeyinin derecesini ve ilkelerini çeşitlendirip farklılaştırabilir.Çünkü günümüzün rekabetçi bilgi tabanlı ekonomisi ve bilgi toplumu, üniversitelerin değişik misyonları yerine getirmeye çalışan, farklılıklarını koruyabilen, yeknesaklık yerine çeşitliliği ve küresel aktörler olmayı amaçlayan kurumlar haline gelmesini gerektirmektedir.
Bölgenin dışarıya açılan kapısı ve penceresi olan üniversiteler yenilikleri hızlandırır ve girişimcilik ruhunun geliştirilmesine katkı sağlar.Girişimci üniversitenin içinde bulunduğu bölgeye yaptığı toplumsal ve ekonomik katkılar, bölgedeki insan sermayesini artırmak, küresel bilgi ağları ile bölgesel ihtiyaçlar arasında köprü oluşturmak ve bölgeye teknoloji transferinde öncülük yapmak, kentleşme, nitelikli işgücü oluşumu ve kültürel gelişmede yol gösterici olmak, başarılı öğrencilerin ve işgücünün bölgeye çekilmesini ve bölgedeki girişimcilik kültürünün geliştirilmesini ve entelektüel birikimi sağlamak olarak sıralanabilir.
Günümüzde ekonomi ve toplumda bilgi odaklı girişimler sürekli büyüyen ve değişen işgücü piyasasına talep yaratmakta, üniversitelerden de bu piyasalara yetenekli ve nitelikli tavır ve davranışlara sahip çalışanlar yetiştirmesi beklenmektedir. Girişimci üniversiteler üniversite- devlet – sanayi arasında kurulacak ilişkiye dayalı ortak anlayış, işbirliği ve uygulamalar kadar, üniversite içinde öğretim elamanları- öğrenciler- çalışanlar arasında da, girişimcilik kültürünün benimsenmesine ve içselleştirilmesine odaklanırlar.
Bir üniversitenin etkin ve verimli bir girişimci olabilmesi için değişen ekonomik, sosyal ve kültürel yaşama adapte olabilen, öğrenci ve guruplara öncekilere oranla daha fazla fırsatlar sunabilen, aktif, rekabetçi, kendi kendine yeterli olabilen, yüksek kaliteye sahip, yerel iş çevreleriyle ortaklık ilişkisinde piyasa odaklı bir yaklaşım benimseyen, gelişmiş ülkelerin standartlarında eğitim verebilen, bu şekilde yetenekli öğrenci ve araştırmacıları ve öğretim üyeleri ile araştırma fonlarını çekebilen, üniversiteler olarak tanımlanabilir. Bu üniversiteler genelde kar amacı güden bir kurum olarak organize olabileceği gibi, aynı zamanda kar amacı gütmeyen bir kurum olarak faaliyetlerini sürdürebilirler.
Girişimci üniversitelerde girişimci davranış modeli öğrencilerden öğretim üyelerine kadar tüm üniversiteye hakim kılınmakta, yeni düşünce ve değişimlere uyum sağlama yeteneği geliştirilerek üniversite gelişmeler karşısında hızlı tepki gösterme ve uyum sağlama yeteneğine sahip olmayı gerekli kılmaktadır.
Girişimci üniversite modeli üzerine çeşitli eleştiriler de yapılmaktadır. Bazı akademisyenler girişimci üniversite modelinin eğitimi metalaştırıp ticarileştirerek üniversitenin kendine özgü akademik kültürünü bozup akademik kapitalizme yol açacağını ileri sürmektedirler.
Yapılan tüm eleştirilere rağmen günümüzde genel eğilim özellikle de finansal kaynak yetersizliği üniversiteleri girişimci bir organizasyon yapısına dönüşmeye zorlamaktadır. Yük Her ülkenin, her üniversitenin kültürünün, deneyimlerinin ve amaçlarının farklı olabileceğini kabul ederek, tek tip girişimci üniversite modelinin olmayacağı bilinmektedir.
Girişimci üniversitelerden beklenen; öğrencilerine girişimcilik tutum ve davranışlarını kazandırmak, kendilerini de girişimciliğe açık, sorun çözme yeteneği gelişmiş, her şeyi devletten beklemeyen, çağın gereklerine uygun bir yapıya sahip kurumlar olmaktır.Çünkü çağın ihtiyaçlarına cevap veremeyen bir yüksek öğretim sisteminin ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınma ve gelişmede öncü işlevini yerine getirmesi mümkün değildir.
Tüm dünyada yüksek öğretim sistemlerinde meydana gelen değişim ve dönüşümler Türkiye’deki yüksek öğretim sisteminin işleyişini, misyonunu ve vizyonunu etkilemektedir. Bu durum Türkiye’deki yüksek öğretim sisteminin kapsamlı olarak gözden geçirilmesini ve yeniden yapılandırılmasını kaçınılmaz kılmıştır.
Prof. Dr. Famil ŞAMİLOĞLU
Aksaray Üniversitesi
www.familsamiloglu.net