Emir Kır: “Sol, solda durmalı...” / Atakan ÖZDEMİR

Gazeteci Atakan ÖZDEMİR'in Bakan Emir Kır ile yaptığı röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Eğer Günter Wallraff’ın “En Alttakiler”inden haberiniz var ise...
Ve o en alttakilere dair küçücük dahi olsa enpati kurabilmişseniz...
Avrupa Birliği’nin başta Kıbrıs olmak üzere –özellikle Türkiye’ye örnek gösterdiği- konfederasyon’un en üst seviyesinde bir ülkenin Türk kökenli bir Devlet Bakanı iseniz... Kısacası, Brüksel Devlet Bakanı -Secrétaire d'Etat à la Région de Bruxelles-Capitale- Emir Kır ile kısa ve uzun vadede Belçika, göç, işsizlik, sosyal demokrasi ve Türkiye’ye dair herşey...  
 
* Başta Türkler olmak üzere Belçika kamuoyu tarafından çok seviliyorsunuz. Onların iyi, kötü, acılı, neşeli, geleneksel günlerinde sizi hep içlerinde, “onlarda” biri olarak görüyoruz... Bunu nasıl başarıyorsunuz?
 
* Belediye işlerine başladığımda, halkla birebir iletişim kurma fırsatı buldum. Belediye Başkan Yardımcısı olduğumda ikinci yüksek oyu aldığım ve beklentiler de buna paralel olarak yükseldiği için buna karşılık vermek gerekiyordu. Tabii beklentiler de, oy verenlerde yüksek olunca bir o kadar da çalışmanız gerekiyor. En son seçimlerde de ciddi bir oy aldıktan sonra; bişraz önce söylediğiniz gibi güzel günlerinde, zor günlerinde ve bir de tabii yapacağınız siyasetlerde çok iyi istişare edip, doğru aktörlerle görüşüp, doğru kararlar almanız lazım. Bu ikinci dönemde imar işleri, temizlik, çöplerin değerlendirilmesi; sosyal işler, kültür, spor gibi alanlarda yetkiler verildi. Buna bir de meslek eğitimini de eklemek gerekiyor. Bundan dolayı tabii çok çalışmamız gerekiyor. Ama hepsinin temelinde insanları sevmek yatıyor.
 
* Hükümet ya da daha doğrusu “Belçika nereye gidiyor?”
 
* Bu durumu ele aldığımızda son seçimlerde ne çıktı? Flaman bölgesinde yüzde 30’a yakın milliyetçiler oy aldı. Geneleneksel partilerin hemen hepsi büyük bir oy kaybına uğradı. Bunların arasında Hıristiyan Demokratlar, Sosyalistler, Liberaller -ki bu partiler sebep olmuştur bu seçimlere- ve Yeşiller. Aşırı milliyetçiler de oy kaybettiler ama onların partilerinde bölünmeden söz ettiler. Flaman Cumhuriyet’inden söz ediyorlar. Frankofon tarafına baktınız zaman bizim partimiz PS birinci sırada yer aldı. Bu açıdan bakacak olursak, Valon bölgesinde ülkenin birliğini seçen insanlar kazandı seçimleri. Bölünmesini isteyenler ise Flaman bölgesinden birinci parti oldu. Yaklaşık altı aydır görüşmeler devam ediyor. Belçika’nın federal bir yapıdan olmasında dolayı, yaşanan son krizi çok fazla hissetmedik bugüne kadar. Ancak bu böyle bir altı ay daha sürecek olur ise, özellikle spekülasyonların yoğun olduğu böyle bir dönemde; Belçika’nın ekonomisi sağlam ancak bu böyle devam eder ise bizleri zor günler bekliyor. Şu an en zor dönemeçteyiz. Flamanların istediği, daha fazla yetki alıp, vergilerin bölgelerine gitmesini istiyor. Bu konuda PS Genel Başkanı Elio Du Rupo bir açıklam yaptı ve biz buna evet deriz dedi. Yani daha fazla yetki ve vergilerin Flaman bölgesine gitmesine. Ama bir şartla: Eğer bunu yaparsak Brüksel ve Valon’ların fakirleşmemesi lazım! Sonuş itibariyle yapılacak bu devlet reformu, hem Flamanlara, hem Brüksellilere, hem de Valonlara yararlı olması gerekiyor.
 
* Bir tahmin yapacak olursak?
 
* Yüzde elli bir uzlaşma olabilir diyebilirim. Bir hükümet kurulabilir. 
 
* Bir de erken seçim ihtimali?
 
* Erken seçimin fazla bir yarar getireceğine inanmıyorum. Aşırı sağ partilerin kazanacağına inanıyorum. Bu da Belçika’nın geleceği için daha büyük sorunlar getireceğine inanıyorum Bu yüzden, herkes sorumluluk üstlenmek zorundadır. Haziran seçimlerini provake eden Flaman Liberallerdir. Seçim sonuçlarında da nasiplerini aldılar ve perişan oldular. Bu günlerde seçime sebep olanların çok büyük hezimete neden olacağını kanısındayım. Çünkü hem çok büyük seçim harcamaları olacak, hem de Belçikalıların beklediği tek bir şey var; o da “uzlaşma”...
 
* Flaman Bölgesi’nde dahi bugün Belçika’nın devam etmesi istiyor...
 
* Çok doğru bu bir sağduyudur. Bu yüzden N-VA doğru bir karar alır, Bizim işimizi kolaylaştıracak bir etken daha oldu o da; Flaman İşadamları derneği geçen hafta bir an önce hükümetin kurulmasını istedi. Bu da belki caydırıcı bir boyut kazandırabi,lir hükümet kurma konusunda.
 
* Ekonomi iyi dediniz ama işsizlik tavana vurdu. Sokakta gördüğümüz herkes işsiz. İşsizlik yardımında emekli olan insanların durumu ise traji- komik... Avrupa genelinde işsizlik yardımı süresiz olan tek ülke Belçika.... Bu bir yardım ama insanlar bunu maaş gibi algılıyor?
 
* Bir defa, Belçika’nın özü ve özelliği neydi?
 
* “Birarada yaşama” kültürüne sahip olan bir ülke...
 
* Ve aynı zamnda sosyal haklarının büyük çoğunluğa sağlandığı bir ülke. Hatta bir model olarak gösteriliyordu İsveç gibi. PS olarak biz bunu devam etmesini istiyoruz. Ancak son yıllarda özellikle sürekli işsizlik yardımı alıp geçim sağlayanlarn ve iş aramayanlar  ortaya çıktı. Artık cezalandırmalar sözkonusu! Son 3 yıldır cezalar artırıldı. Bu aşamada herkesin dikkatini çekmek istiyorum: Bugün Belçika’da bölgeler arasında büyük bir farklılık var. Flaman bölgesinin durumu iyi. Valon bölgesi iyi değil... Ancak Brüksel bölgesini durumu kabul edilir gibi değil! En zengin bölge Brüksel ve başkent...  
 
* En zengin bölge Brüksel ve başkent...  
 
* En fazla iş sahası barındıran Brüksel, en fazla işsizlik ve fakirlik Brüksel... Yalnızca iki rakam vereceğim size: Brüksel’de işsizlik oranı % 22... 18- 25 arası işsiz gençlerin oranı %33... Bazı semtlerde % 45- 50... Bu diğer büyük başkentler de de yaşanıyor ama belki bu çapta yaşanmıyor. Ben meslek eğitiminden de sorumluyum. İşsizlik yardımı alanlara kurslar düzenliyoruz. Onlara imkanlar tanıyoruz. Ve bu aşamada bir takım sıkıntılar yaşıyoruz. Federal hükümetin yapılacak olan devlet reformları anlaşmasında bizim isteğimiz Brüksel’e tekrar yatırımlşar yapılması. Benim de en büyük arzum insanlara yatırım yapılması lazım. Özellikle meslek eğitim derslerine. Neden? Brüksel’deki en büyük sıkıntı ne?
 
* Eğitim seviyesi...
 
* Evet bazı semtlerde eğitim seviyesi düşük bunun çeşitli sebepleri var. Ana dilleri değil birçok çocuğun. İkincisi sonradsan gelen ailelerin çocuklar için okullar seviyyi tutturmakta epey zorlanıyorlar. Bundan dolayı bu okullardan çıkan bir çok çocuk maalesef başarılı olamıyor. Brüksel’in yaşadığı eğitim krizi, Valon bölgesinden çok daha fazla; Flaman bölgesinde doğal olarak fazla...
 
* Böyle bir durumda meslek eğitimi ikinci bir şans hayatlarında, öyle değil mi?
 
* Harika işte bütün mesele bu ve buna yoğun bir şekilde yatırım yapmamız lazım. Bu yapılacak devlet reformunda mutlaka meslek eğitimi için yatırımlar yapılması gerekiyor.
 
* “Dünyanın en iğrenç halkı...?”
 
* Herşeyden önce Flaman Parlemento Başkanı Jan Peter Peumans’ın yakışıksız açıklamalarını kınıyorum. Hiçbir şekilde buna taviz vermemeliyiz ve zaten Belçika genelinde gerekli tepkiler gösterildi. Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi Murat Ersavcı ve Flaman bölgesinde seçilen Türk kökenli milletvekilleri hiç vakit kaybetmeden anında tepkisini gösterdi. Olaydan birkaç saat sonra Peumans dünyada yaşayan Türklerden özür diledi. Ve hatasını da itiraf etti. Ancak asıl söylemek istediğim, milliyetçi parti N- VA’dan Türk asıllı bir milletvekilinin bu işin büyütülmemesi gerektiğini...
 
* ...
 
* Yani bu çok yakışıksız oldu! Evet hepimiz burada Belçikalıyız ama bütün kökenlerin saygı görmesi gerekir. Burada Türklere bir hakaret yapılmış; bunun adı bu... Peumans’da zaten kabul ediyor hakaret ettiğini ve özür diliyor Türk toplumundan. Zuhal Demir daha yeni milletvekil oldu geçen seçimlerde umarım bundan sonra daha dikkatli olur çünkü bu açıklaması hiç hoş değil...
 
* Aslında programda o soruları hazırlayan editöryal faşizmi sorgulamak gerekmiyor mu?  
 
* Katılıyorum, hem de yasalar önünde o prodüksyon firması hesap vermeli. Aslında burada yapılan hakaret, Yahudi topluma karşı yapılmış bir hakarettir. Voltaire, bir döneminde Yahudileri çok aşağılayıcı bir konuşma yapmış. Bunu 2010’da gündeme getirip, Yahudileri aleyhinde birşeyi hatırlatmanın hiç bir anlamı yoktur. O yüzden burada hem Yahudilere karşı yapılan bir hatadır, hem Türklere karşı verilen cevap hatadır. Ama bu konuda Flaman bölgesinden hemen tepki geldi Peumans’a karşı. Belçika tepkisiz bir toplum değil sadece Türkler tepki göstermedi.
 
* Yapım ve yayın yapan devlet kanalı hakkında bir işlem başlatıldı mı?
 
* Flaman bölgesindeki yetkililer gerekli soruları soracaklardır...  
 
* Sosyalist International’ın son Paris toplantısından sonra “sol ne kadar solda” ya da “sosyalist” kısmı “ne kadar sosyalist?” tartışmaları başlamıştı?
 
* Sol, solda durmadığı zaman sosyal demokrat, sosyalistler gerçekten halkın yanında durmadığı zaman, güçlü bir devleti savunmadığı zaman bunların olacağına inanıyorum. Bugün birçok önce söylediğiniz gibi sağ partiler veya popülist partiler iktidarlara geldiler. Demogojik yaklaşımlarla oldu bazı ülkelerde. Bazı ülkelerde sağ programlarla; bence sosyalist hareket bir an önce ideolojisini iyi belirlemesi lazım. Güçlü bir devletten yana tavır koyması lazım. Biz bu küresel krizden önce güçlü bir devletin ekonomiyi, finans sektörünü regüle etmesi gerektiği noktasında çok eleştiriliyorduk. Hatta bazıları “bunlar komünist” diyorlardı. Küresel kriz yaşandı ve liberaller, merkezdeki hıristiyan demokratlar çıktılar ve aynı üslubu kullanmaya başladılar. Bunu en güzel örneği ise Sarkozy idi. Ve, “Ben artık finans sektörüne haddini bildireceğim, onları da regüle edeceğim.” Ama maalesef hepsi sözde kaldı... Bugün hala spekülatörler işlerine devam ediyorlar.
 
* Sıradaki hedefleri İrlanda...
 
* Evet İrlanda bugün çok büyük sıkıntı yaşıyor. Ve başka yerlere de sıçrayacak..
 
* İspanya ve Portekiz...
 
* Aynen öyle; umarım liberaller ve diğerleri bunu farkına varırlar. Avrupa’da güçlü bir sosyal demokrat harekatına ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Umarım birçok ülkede tekrar iktidara gelirler. Tabii bunu makro ekonomi ve politik yönden bunu söylüyorum. Bir de sağlık hizmetleri noktasında, sosyal politikalara etkisi var...
 
* Bakın İngiltere neler yapıyor?
 
* Eski Başbakan Margaret Thatcher, yeni Başkabakanın yanında bir şey değil! David Cameron tek hedefi kamualanındaki işyeri sayısını azaltmak! Anlaşılır gibi değil? Krizin devam ettiği bir dönemde, sadece devletin kamburunu düzeltmeye çalışıyor. Halbuki istihdamların da yaratılması gerekiyor. Ve yüksek öğrenime vurulan darbe… Bazı sosyal sınıflardan sıyrılıp üniversiteye ulaşmaya çalışan insanlar için İngiltere’de imkanlar kısıtlanıyor. Ne yazık ki özellikle Batı Avrupa ülkelerinde sosyal haklar, işçi hakları, sendikal haklar çok zor alınıyor. Eğer bu böyle devam ederse maalesef  bazı ülkelerde bu haklar yavaş yavaş yitirilmeye başlayacak. Umarım Sosyalist International’de herkes solda durur…
 
* Solda durup sağ vurmasınlar; Blair gibi?
 
* Çok doğru bunu Tony Blair ile yaşadık. Ama onu bile bugün arıyorlar. Çünkü David Cameron halkına ne politikalar yaşattığını gösterdi, ilk yılında…
 
* Geçen Eylül ayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Brüksel’e gelmişti ve PS’li Başbakan Yardımcısı Laurette Onkelinx, “Kemal bize bir miting düzenle” demişti. Bu davet hala geçerli mi?
 
* Kemal bey buraya geldiğinde ağırlamıştım. Uzun uzun konuşmuştuk. Şu an için benim bildiğim, Kemal bey Belçika’ya bir heyet gönderecek ve PS ile CHP arasında görüşmeler yapılacak. Ve Brüksel’de bazı toplantılar yapılacak. CHP ile PS arasında Kemal Kılıçdaroğlu öncesi böyle sıcak ilişkiler ve kurulamadı açıkçası. Görüşmeler yapılıyordu lakin Avrupa soluyla içiçe olmak gibi bir kaygısı yoktu eski yönetimin. Ancak CHP’nin bu yeni yönetimiyle bir uyum ve kan uyuşması yaşadık. Bunun harikulade bir gelişme olduğuna inanıyorum. Çünkü Türkiye Avrupa ilişkileri çok önemli ve milyonlarca Türk yaşıyor. Bu insanlar şu veya bu şekilde Türkiye ile ilişkilerini devam ettiriyorlar. Yani biz istesekte istemesekte ebediyete giden bir ilişki var. Bu anlamda her iki ülkenin partileri sık sık biraraya gelmesi lazım. Biz çok mutluyuz ve güzel bir açılım oldu iki parti arasında...
 
* Tarih var mı?
 
* Henüz bir tarih yok ancak CHP Belçika’da bazı kişileri belirledi temsilci olarak. Ama Türkiye’den bir heyetin geleceğini biliyorum.