Erdoğan'dan 'başkanlık sistemi' açıklaması

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Başkanlık sistemi için çekincem var" açıklamasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan yeni bir değerlendirme geldi. Erdoğan, başkanlık sisteminin tartışılmasını istediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Başkanlık sistemi için çekincem var" açıklamasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan yeni bir değerlendirme geldi. Erdoğan, başkanlık sisteminin tartışılmasını istediğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, Erzurum'da gençlerle yapacağı toplantı öncesi Gençlik Spor İl Müdürlüğü'nde gazetecilerle buluştu.

Erdoğan, gazetecilerin başkanlık sistemiyle ilgili sorusu üzerine, "Bence demokratik parlamenter sistem içerisinde halk tartışmalı, tartışılmalı. Benim halkım başkanlık sistemi nedir, bunu bilmeli. Eğer bugün Amerika bunu uyguluyorsa, nedir, nasıl bir şeydir? Dünyanın çeşitli ülkelerinde yarı başkanlık sistemi var. Nedir, ne değildir? Şimdi tabi değişik yaklaşımlar filan var. Bunlar olabilir. Ama bunun milletin tartışmasından kaçmak, çekinmek bu demokratlığa terstir. Bunu da özellikle ifade etmem lazım" dedi.

Kılıçdaroğlu ile "kar" polemiği


Bir gazetecinin, Erzurum'a yağan karın istenilen seviyede olup, olmadığını sorması üzerine Başbakan Erdoğan, "Şu an da yetkili, etkili arkadaşlarımızın ifadesine göre tam istediğimiz kadar yağdı" dedi.

Erdoğan, bir gazetecinin "Birilerini davet ettiniz. (Gelin karı görün) diye. Davetinize cevap geldi mi? Gelecekler mi?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Niye birileri diyorsunuz. Bilmiyorum ben onu. 'Muhalefet partisi Genel Başkanı'nın özellikle 27'sinde Erzurum'da olmasını isterim' dedim. Gelsin orada o coşkuyu, heyecanı görsün. 'Ne kadar bereketli, ne kadar bereketsiz o gün çok daha iyi anlayacak' dedim. Bekliyoruz akşam 19.00'da burada olursa, bereketlisini de, bereketsizini de görecek."

"Siparişle gelmedik, gençleri anlarım"


Erdoğan, daha sonra Türkiye'nin dört bir yanından gelen gençlik temsilcileriyle bir araya geldi.

Evinde, aile içinde gençlerle birlikte olduğunu belirten Erdoğan, AK Parti'de de gençlerle her an diyalog halinde olduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, "Başbakanlıkta yine genç bir ekibim var. Danışman kadrom genç bir ekip. Gençlerle sürekli bir arada oluyorum. Partimde de Türkiye'nin en büyük gençlik teşkilatına sahip olmaktan dolayı büyük gurur duyuyorum. Siyasetteki hayatım merdivenin en alt basamağından başladı. İlçe gençlik kollarında başladım. Daha sonra il gençlik kolları ve diğerleri... Yukarıdan birileri bizi indirip de buralara gelmedik. Sipariş usulüyle gelmedik. Onun için gençleri anlarım" dedi.

"Hiçkimseyi dışlamak, dışarıda tutmak gibi bir niyetimiz yok ve olamaz" diyen Erdoğan, "Herkesi dinlemeyi, her katılımcının görüş, öneri ve eleştirilerini almayı önemsememize rağmen, zaman boyutunu gözeterek katılımı sınırlı tutmak zorundaydık. Bu toplantı gençlerimizle yaptığımız ne ilk toplantı, ne de son toplantı olacak. Ömrümüz vefa ettiği sürece her fırsatta gençlerle, gençlik temsilcileriyle bir araya gelmeye, diyalog kurmaya devam edeceğiz" dedi.

Empatiye davet etti

Erdoğan, "Birliğe karşı çıkılabilir mi? Kardeşliğe karşı çıkılabilir mi? Birlik içinde olmak istiyoruz, kardeş olmak istiyoruz. Bunun içini nasıl zenginleştirirseniz zenginleştirin. Siz de kendimize göre zenginleştiriyoruz. Başta diyoruz ki 'empati yapacağız.' Kendimizi başkasının yerine koyacak ve meseleye bir de o gözle bakacağız. Ben kendim için ne istiyorsam karşımdaki için de onu isteyeceğim. Bunu sorgulamak durumundayız" dedi.

Başbakan, "'Benim doğrum tek ve yegane doğrudur' diyenler, 'benim ideolojim tek seçenektir' diye düşünenler, 'benim yaşam tarzım, fikirlerim, inançlarım herkesinkinden üstündür' kanaatinde olanlar, bunu başkalarına dayatma çabası içine girdiklerinde nasıl bir zalimliğin içine de girdiklerini lütfen görsünler" diye konuştu.

"İstanbul'da lüks içinde yaşayabilirdim"

Erdoğan, "Ben İstanbul'da çok farklı bir lüks içinde yaşayabilirdim... Ama İstanbul'un varoşlarında yaşayanların nasıl yaşadığını biliyor muyuz? Gidip orada bir evde oturduk mu? Bir Romanın nasıl yaşadığını biliyor muyuz? Gidip bir Romanın evinde oturduk mu? Veyahut da kenar, köşedeki bir Kürt kardeşimin, Zaza kardeşimin, Boşnak kardeşimin evinde acaba oturduk mu? Acaba onlarla beraber bir yemek yedik mi, sohbete katıldık mı? Ama sizin bu başbakanınız bunları yaptı, yapıyor. Belediye başkanlığımda da yaptım, başbakanlığımda da yaptım. Çünkü insanı tanımam, insanı anlamam için önce onların yaşam tarzını görmem, bilmem, anlamam gerekiyordu. Onlarla bunu yaşamam gerekiyordu. Tüm arkadaşlarıma da sürekli hep bunu telkin ediyorum" dedi.

"Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyiz"

Erdoğan, "Fikirlerin nasıl dışlandığını, inançların nasıl aşağılandığını, yaşam tarzlarına nasıl müdahale edildiğini, şiir okumanın nasıl mahpusluk gerekçesi yapıldığını gördük, yaşadık. İşte onun için, biz hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyiz, edemeyiz ve edilmesine de izin vermeyiz" dedi.

Başbakan, "1980 öncesinde biz şunu da gördük; birilerinin, gençlerin heyecanını, enerjisini, coşkusunu, fikirlerini, ideolojilerini istismar ettiğine, kullandığına, kendi çirkin emellerine alet ettiğine maalesef şahit olduk. Sokakların kan gölüne döndüğü süreçlerden geliyoruz. Her gün sokaklarda gençlerin vurulup düştüğü süreçlerden geliyoruz. Okullara gidemediğimiz günlerden geliyoruz. Gençlerin, emin olun, bir hiç uğruna, birbirlerine kastettikleri, birbirlerinin canına kıydıkları acı manzaralara biz de şahit olduk. Belki siz hatırlamıyorsunuz, belki anlamakta zorluk da çekiyorsunuz; ama üniversitelerin tatil edildiği, derslerin, sınavların iptal edildiği, kitlesel eylemlerle hayatın durdurulduğu dönemleri yaşadık. Kahramanmaraş'ta, Çorum'da, insanların birbirine yok yere düşman edildiğine, insanın insana kıydığına şahit olduk. Sağda ya da solda olmasa bile, bu eylemlerin içinde yer almasa bile, en sevdiğimiz kardeşlerimizin, Konya'da, İstanbul'da hain eller, karanlık eller tarafından gencecik yaşlarında soldurulduğunu gördük" dedi.

Bugün, geriye dönüp 30 yıl öncesine bakıldığında, kimin kazandığını, kimin de kaybettiğinin artık çok daha net görüldüğünü ifade eden Erdoğan, "Kazanan kim oldu biliyor musunuz? Silah tüccarları kazandı, çeteler kazandı, Türkiye üzerine karanlık tezleri olanlar kazandı. Kaybeden ise Anadolu'nun o güzel çocukları oldu, ağlayan anne ve babalar oldu" dedi.

Polis-protestocu görüntüleri

"İstanbul'da yaşanan polis-protestocu görüntüleri, Türkiye'nin gerçeğini yansıtmıyor" diyen Erdoğan, "Bir hafta önce aynı gruplar polisin sağladığı güvenlik içinde Beşiktaş meydanında kendilerine gösterilen yerde eylemlerini yaptılar, içlerinden temsilciler gelip Başbakanlık ofisine taleplerini içeren yazılarını teslim ettiler. Hiçbir nahoş görüntü ortaya çıkmadı. Ama bazı örgütler bundan rahatsız oldular, bir hafta sonra farklı taktiklerle hareket ettiler, olay çıkarmak, görüntü vermek için yol kestiler, polise saldırdılar. Sonuçta hepimizin rahatsız olduğu, üzüldüğü görüntüler ortaya çıktı" ifadesini kullandı.

Bu olayların ardından, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün öğrenci temsilcileriyle buluşmasında da yine bazı gruplarla, görüşmeye gelen gençler arasında sıkıntılar yaşandığını hatırlatan Erdoğan, "Dert üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek... Oysa bugün gençliğin sesine kulak veren, onların sorunlarını çözmeyi varlık sebebi sayan bir iktidar var, bir siyasi irade var. AK Parti'nin siyasi görüşünü kabul edip etmek ayrı bir konudur ama AK Parti hükümeti, Türkiye'de yaşayan herkesin, 73 milyonun hükümetidir. Hükümetin samimi girişimlerini, iyi niyetli adımlarını boşa çıkararak, gerilim üretmeye çalışmak, başka siyasi hesaplar içine girerek diyalog süreçlerini gölgelemeye çalışmak kimsenin yararına olmayacaktır" dedi.

Erdoğan, "Benim itirazım, bir üniversite anfisinde, öğrenmek için, dinlemek için, anlamak için toplanmış kitlenin, bir avuç öğrenci tarafından dinlemekten, anlamaktan, tartışmaktan mahrum bırakılmasına olmuştur. Öyle olaylar yaşadık ki, dünyanın en ünlü simaları, politikacıları ülkemize geliyor, üniversitelere davet ediliyor ama oradaki bir avuç militan tarafından o kişinin konuşması engelleniyor. Üniversiteler politikacıları davet ediyor, salon hınca hınç doluyor, ama sesi gür çıkan bir avuç azınlık, çirkin eylemleriyle tüm o öğrencilerin hakkına tecavüz ediyor. Bunun neresi demokrasi, bunun neresi ifade özgürlüğü, bunun neresi protesto hakkı? Medyanın ve bazı siyasilerin, sırf protestolar iktidara yönelik diye, ilkesizce bu eylemleri, eylemcileri teşvik ettiğine de maalesef şahit olduk. Düşünün, öğrenciler, gençler çıkıyor, her türlü otoriteye, her türlü kurulu düzene, her türlü iktidara karşı olduklarını haykırıyor; sonra takım elbise kravat takarak Meclis koridorlarında, kimi partilerin grup toplantılarında basına poz veriyorlar. Burada ilkeden, tutarlılıktan söz edebilir misiniz?" dedi.

"Ne söylesek tartışılıyor, memnunum"

Erdoğan, "Siyasette gençlerin daha fazla rol üstlenmesini daha fazla sorumluluk almasını samimiyetle arzuladık ve seçilme yaşını 25'e çektik. Niye bizden önceki hiçbir iktidar gençlerin seçilme yaşını 25'e indirmedi? Neredeydiler bunlar? Ben daha da ileri gidiyorum. Biz seçme ve seçilme yaşını aynı yapmalıyız. Şimdi bu tartışmaya girer diye burada açmıyorum. Çünkü neyi söylersek tartışılıyor. Bundan da memnun oluyorum. Zor olan seçilmek değildir, zor olan seçmektir" dedi.

Başbakan Erdoğan, Haziran ayında yapılması düşünülen genel seçimlerde, diğer partilerin nasıl hareket edeceğini bilmediğini ancak AK Parti'nin 25-30 yaş arasındaki gençlerden milletvekili adayı göstereceğini bildirdi. Parlamentoya gençleri taşıyacaklarını belirten Erdoğan, kadın milletvekili sayısını daha da artıracaklarını ifade etti.