İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav)'ın kızı, Hz. Ali'nin eşi, Hasan ve Hüseyin'in annesi olan Hz. Fatıma (as)'nın doğum günü nedeniyle 'Dünya Müslüman Kadınlar Günü' çerçevesinde 'Brüksel Ehlibeyt Kadınlar Kolu'nun Yaşam Düğün Salonunda organize ettiği birinci konferans coşkuluydu.
İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav)'ın kızı, Hz. Ali'nin eşi, Hasan ve Hüseyin'in annesi olan Hz. Fatıma (as)'nın doğum günü nedeniyle 'Dünya Müslüman Kadınlar Günü' çerçevesinde Brüksel Ehlibeyt Kadınlar Kolu'nun Yaşam Düğün Salonunda organize ettiği program coşkuluydu.
Hüseyin Bağcı'nın sunumu ve H. Şeyh Veli'nin Kuran-ı Kerim'den ayetler okumasıyla başlanan törende Brüksel Ehlibeyt Kültür Merkez Başkanı İsmail Dorbar selamlama konuşması yaparak, davetlilere katılımlarından dolayı teşekkür edip, 'Dünya Müslüman Kadınlar Günü'nü kutladı.
Günün anlamı ile ilgili ve Hz. Fatıma'nın kişiliği yaşamı hakkında sırasıyla Araştırmacı-Yazar H. Şeyh Tevekkül Erol, Praile Isabella Soumaya, Belçika Müslüman Temsil Kurumu Başkan Yardımcısı, Gülüsüm Özkan Belçika Islam Federasyonu Hatibesi ve Uzra Yeşil birer konuşma yaparlarken, minikler korosu ilahiler okudular.
Buket Dorbar ve Neslihan Karaca konuşmacılara kitap setleri hediye ettiler.
Programa Bakan Emir Kır, Milletvekili Mahinur Özdemir, Meclis Üyeleri Derya Aliç, Halis Kökten, Belçika Haber Halkla İlişkiler Müdüresi Zerrin Aydın, İşkadını Fatma Mola ve kalabalık davetli topluluğu katıldı.
Program'da Bakan Kır ve Milletvekili Özdemir ise bir selamlama konuşması yaparak, davetlileri kutladılar.
Katılımcıların programda son derece mutlu olduklarını belirterek, bilinmeyen bir çok konuda aydınlandıklarını söyleyerek, organizatörlere teşekkür ettiler.
Program ile ilgili resimler en altta bakabilirsiniz.
HZ. FATIMA (A.S)’IN HAYATI Doğum Tarihi Hz. Fatıma (a.s)’ın doğum tarihi hakkında İslam alimleri arasında birçok ihtilaflar vardır. Fakat Şia alimleri arasında, Hz. Fatıma (a.s)’ın, bi’setin beşinci yılı Cemadi’us- Sani’nin yirmisinde Cuma günü doğduğu meşhurdur. Kevser Oluşu Allah-u Teala, Hz. Peygamber (s.a.a)’e; “Sana bol hayırlar vereceğiz” buyurarak O’nu müjdeledi. Düşmanlara cevap olarak da “Kevser” suresini göndererek şöyle buyurdu: “Şüphesiz biz sana Kevseri verdik. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Doğrusu asıl ebter (soyu kesik) olan sana kin duyandır.” [1] Küçük Yaşta Babasının Yardımına Koşması Bir gün müşriklerden biri, Resulullah (s.a.a)’i sokakta görünce, Hazretin başına bir miktar çer-çöp ve pislik attı. Resulullah (s.a.a) bir şey söylemedi ve haliyle eve döndü. Hz. Fatıma (a.s) babasının bu vaziyetini görünce koşup derhal su getirdi, ağlar gözle babasının başını ve yüzünü yıkadı. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Kızım ağlama, mutmain ol ki, Allah (c.c) babanı düşmanların şerrinden koruyacak ve onlara galip kılacaktır.” [2] Bir gün Hz. Peygamber (s.a.a), Mescid’ul- Haram’da namazla meşgul iken müşriklerden bir grup kimseler, Hazreti alay edip incitmek istiyorlardı. Onlardan biri yeni kesilmiş bir devenin rahmini götürüp kan ve pisliği ile birlikte, Resulullah secde halinde iken O’nun sırtına attı. Orada hazır bulunan ve bu manzaraya şahit olan Fatıma (a.s) bu durumdan çok rahatsız olup ağlayarak Resulullah’ın yanına koştu ve devenin rahmini kaldırıp uzak bir yere attı. Resulullah (s.a.a) secdeden kalkıp namazını bitirdikten sonra o insanlara beddua etti.[4] Fatıma (a.s) bu küçük yaşlarında bu çeşit hadiseleri görüp babasının yardımına koşuyor ve babası için adeta annelik yapıyordu. İşte bundan dolayı Resulullah (s.a.a) ona, “Ümm-ü Ebîha” (babasının annesi) lakabını vermiştir. Rivayetlerde nakledildiğine göre; “Resulullah (s.a.a) Fatıma’nın yüzünü öpmedikçe uyumuyordu.” [5] Ev İşlerine Bakması İslam’ın en büyük şahsiyetinin yegane kızı Hz. Fatıma (a.s) iş yapmaktan utanmıyordu, eve bakmanın ağır sorumluluğundan kaçmıyordu. Ev işlerinde o kadar zahmet çekiyordu ki, Hz. Ali (a.s) kendisine acıyor ve hizmetlerini takdir ediyordu. Evet, Hz. Fatıma (a.s), Hz. Peygamber (s.a.a) gibi saygın ve büyük şahsiyete sahip bir babası ve Arap kahramanlarının burnunu yere süren Hz. Ali gibi bir kahramanın eşi olmasına rağmen evde bir hizmetçi gibi çalışmaktan arlanmıyordu. Hz. Fatıma (a.s) da en iyi bir şekilde geçinebilirdi. Ama Ehl-i Beyt ailesinden bunu beklemek yanlıştır. Çünkü onlar Allah’ın rızasını hiçbir şeyle değişmez ve çalışmayı ibadet bilirlerdi. Kocasına Hizmeti Hz. Fatıma (a.s) kadının cihadının, kocasına iyi eş olması[8] olduğunu ve evin, erkeğin dinlenme ve huzur yeri olduğunu çok iyi biliyordu. Bundan dolayı Hz. Ali (a.s), savaş alanından yorgun argın eve döndüğünde onu karşılayıp yaralarını pansuman ediyor ve savaşla ilgili haberleri ondan öğreniyordu. Kocasını daima teşvik ve tahsin ediyordu, onun cesaret ve fedakarlığını övüyordu. Bu vesileyle kalbini hoşnut ediyor, yorgun ve yaralı olan bedenini rahatlatıyordu. Çocuk Eğitmesi Hz. Fatıma (a.s)’ın çok önemli ve ağır vazifelerinden biri de çocuğa bakma ve onları eğitme meselesi idi. Hz. Fatıma (a.s) beş çocuk sahibi olmuştur, onların isimleri şöyledir: Hasan, Hüseyin, Zeynep, Ümmü Gülüsüm ve Muhsin. Beşinci evladı olan Muhsin, henüz dünyaya gelmeden anne karnında öldürülmüştür. Faziletleri Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Resulullah (s.a.a), Fatıma (a.s)’a şöyle buyurdular: Mübahele Olayına Katılması Hz. Fatıma (a.s) mübahele olayında hazır bulunan beş kişiden biridir. Hicretin onuncu yılında Necran Hıristiyanlarından bir grup kimseler, tartışma ve tahkik yapma kastıyla Resulullah (s.a.a)’in huzuruna vardılar. Hz. İsa’nın yaratılış niteliği gibi çeşitli meseleler söz konusu edildi. Resulullah (s.a.a) onlara Âl-i İmran suresinin ilk ayetlerinden bir kaçını tilavet etti. Konuşma inada vardı, bu esnada şu ayet nazil oldu: İman ve İbadeti Resulullah (s.a.a), Fatıma (a.s) hakkında şöyle buyuruyordu: Bağış ve Cömertliği Cabir bin Abdullah-i Ensarî şöyle diyor: Kadir Gecesine Önem Vermesi Hz. Ali (a.s) buyurmuştur ki: Duanınİcsticabet Vaktini Gözetmesi Hz. Fatıma (a.s) buyurmuştur ki: Topraktan Olan Tesbihi İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki: Doğruluk ve Sadakati Aişe diyor ki: Resulullah (s.a.a)’e Benzerliği Aişe diyor ki: Meleklerin O’nunla Konuşması İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki: Çok Ağlayanlardan Biri Olması İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki: Masumiyeti Şia alimleri, peygamberleri ve on iki İmam’ı masum bildiği gibi Hz. Fatıma’yı da her çeşit günah ve isyandan masum bilmektedir. Bunun ispatı için bir kaç delille istidlalde bulunmuşlardır. Onlardan biri şu ayettir: Siyasi Mücadelesi Hz. Ali ve Fatıma (a.s), Resulullah (s.a.a)’in tekfin ve tedfin işlerini bitirdikten sonra, olup bitmiş bir işle karşılaştılar. Ebu Bekir hilafete tayin edilmiş ve Müslümanlardan bir grup da ona biat etmişti. Geceleyin Defnedilmesi Hz. Fatıma (a.s), mücadelesinin kıyamete kadar sürmesi için Hz. Ali’ye şöyle vasiyet etti: “Beni geceleyin kefenle ve gizli olarak toprağa ver. Kaburga kemiklerimi kıran, çocuğumun düşmesine sebep olan ve malıma el koyan kimselerin cenazemin başında durmalarını istemem; kabrim de bilinmesin!” Vefat Tarihi Hz. Fatıma (a.s) babasından sonra bir kaç aydan fazla yaşamadı. Bu konuda görüş ihtilafı vardır. Hz. Fatıma (a.s) babasından sonra Kuleyni’nin naklettiğine göre 75 gün, İbn-i Şehraşub’un nakline göre 72 gün, Ebu’l Ferec’in nakline göre 3 ay, Allame Meclisi’nin rivayetlerine göre 40 gün veya 6 ay, İbn-i Cevzi’nin nakline göre 70 gün ve İmam Bakır (a.s)’dan naklolan bir rivayete göre de 95 gün yaşamıştır. Ama hicretin 11. yılında vefat etmiş olduğunda şüphe yoktur. [1] - Kevser suresi. [2] - Tarih-i Taberi, c. 2, s. 344. [3] - Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 1, s. 174. [4] - a.g.e. s. 60. [5] - Keşf’ul- Ğumme, c. 2, s. 93. [6] - Bazı rivayetlerde de 34 defa “Allah-u Ekber” 33 defa “Elhamdulillah” ve 33 defa “Subhanellah”diye geçmiştir. Şehid-i Sani, “Dünya ahiretin tarlasıdır” hadisini şerh ettiği makalesinde; “Bu hadis iki çeşit nakledilmiştir, biz Subhannellah’ı öne geçirmiş olan rivayeti zikrediyoruz” diyor. [7] - Bihar’ul- Envar, c. 43, 82 ve 134. [8] - Vafi, kitab-ı nikah, s. 114. [9] - Menakıb-i Harezmî, s. 256. [10] - Vafi, kitab-ı nikah, s. 114. [11] - Menakıb-i Harezmî, s. 256. [12] - Bihar’ul- Envar, c. 43, s. 241. [13] - Keşf’ul- Ğumme, c. 2, s. 76. [14] - a.g.e. [15] - a.g.e. c. 2, s. 84. Usd’ul- Ğabe, c. 5, s. 522. [16] - Keşf’ul- Ğumme, c. 2, s. 89. [17] - a.g.e. s. 92. [18] - Bihar’ul- Envar, c. 43, s. 24. [19] - Âl-i İmran/61. [20] - Mecma’ul- Beyan, c. 2, s. 452. el-Kamil-u Fi’t- Tarih, c. 2, s. 293. [21] - Bihar’ul- Envar, c. 43, s. 46. [22] - a.g.e. s. 76. [23] - a.g.e. s. 172. [24] - a.g.e. s. 56. [25] - Deaim’ul- İslam, c. 1, s. 282. [26] - Meani’l- Ahbar, s. 399. [27] - Vesail’uş- Şia, c. 4, s. 1033. [28] - Menakıb, c. 3, s. 341. [29] - Sahih-i Tirmizi, c. 5, s. 466, H. 3898. [30] - İlel’uş- Şerayi, s. 216. [31] - Hisal, s. 272, H. 15. [32] - Ahzab/33. [33] - Yenabi’ul- Mevedde, s. 125. Dürr’ul- Mensur, c. 5, s. 199. [34] - Keşf’ul- Ğumme, c. 2, s. 83. Dürr’ul- Mensur, c. 5, s. 199. [35] - El-İmamet-u ve’s- Siyase, c. 1, s. 12. [36] - Ensab’ul- Eşraf, c. 1, s. 586. İkd’ul- Ferid, c. 5, s. 12. Şerh-i Nehc’ul- Belağa-i İbn-i Ebi’l- Hadid, c. 2, s. 56. [37] - İsbat’ul- Vasiyye, s. 110. Bihar, c. 43, s. 197. el-İmamet-u ve’s- Siyase, c. 2, s. 12. [38] - Bihar’ul- Envar, c. 43, s. 197. [39] - a.g.e. s. 198. [40] - A.K s. 47. Revzat’ul- Kafi, s. 199. [41] - Delail’ul- İmamet. Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 3, s. 36. |