5 Nisan 2011 tarihinde Salı günü Limburg Katolik Yüksekokulu 25 öğrenci ve 2 doçentten oluşan bir grup İstanbul’da bir okul ziyaretinde bulundu. Ziyaret ettiğimiz okulun adı ‘İlimiz Fatih Çağaloğlu Anadolu Lisesi’.
5 Nisan 2011 tarihinde Salı günü Limburg Katolik Yüksekokulu 25 öğrenci ve 2 doçentten oluşan bir grup İstanbul’da bir okul ziyaretinde bulundu. Ziyaret ettiğimiz okulun adı ‘İlimiz Fatih Çağaloğlu Anadolu Lisesi’.
Okula geldiğimizde çok dostça ve sıcak bir şekilde karşılandık. Okulun sistemi hakkında küçük bir brifing düzenlendi. Daha sonra küçük gruplara bölündük ve ayrı derslere girdik. İngilizce, Matematik ve Almanca derslerinden birini seçme hakkımız vardı. Grubumuzda herkes farklı dersler aldığı için gruplar en çok yakın oldukları derslere göre bölündüler.
İngilizce dersi olanlar İngilizce dersine girdiler, Matematik dersi olanlar Matematik dersine girdiler, herşey çok hızlı gelişti.
Sınıfa girdiğimiz anda bütün öğrencilerin ilgi odağı olduk. Öğrenciler kendilerini İngilizce tanıttılar böylece bizimde dersi takip etme imkânımız olsun diye. Fakat öğretmen bu konuda fazla taraftar değildi çünkü İngilizcesi yeterli değildi. Yinede vermiş olduğu Matematik dersini kısa bir şekilde bize İngilizce anlattı.
Bizde olduğu gibi öğretmen sınıfa girdiği anda öğrenciler ayağa kalkıyor. Öğretmen oturmalarına izin verince öğrenciler oturabilir. Diğer gelenekler bizimkilerinden tamamen farklıydı. Öğretmen çoğunlukla teorik ders vermekle geçiriyor saati çok az bir vaktini dersi anlatmaya ayırıyor. Ayrıca öğrenciler parmaklarını kaldırmadan derse müdahale edebiliyorlar. Bunun yanı sıra öğrenciler sıralara 3 kişiye kadar oturtturuluyor ve bu sebeple dikkatleri çok çabuk dağılıyor. Ders konusu çok kısa değerlendirildikten sonra 1 veya iki uygulama yapılıyor. Türkiye’de 4.sınıf sonunda bir devlet sınavı düzenlendiği için bu metoda başvuruyorlar. Bu sayede öğrenciler hazırlıklı oluyorlar. Dersin derinliğine yoğunlaşmaktan ziyade daha çok sınıfta verilen dersin miktarı önem kılmakta.
Belçikada başka bir gelenklerlden bir öğretmen tahtada cetvel ve pergel ile çalışması gerekiyor ama Türkiye’de çıplak elle çalışıyor ve böylece çok az bir zaman kaybı oluyor bu nedenle daha çok ders verme imkânı oluyor. Fakat bu durumda dikkate ve hassasiyete çok daha az önem veriliyor. Ayrıca Türkiye’de sınıf bölümlemesi bizimkinden farklı, zeki öğrenciler bir arada ve bizdeki sınıflandırma bulunmamakta. Geleciğin öğretmenleri olarak kendi çalışma metodumuzu başka bir ülkeyle karşılaştırabildik. Çok farklılıklar gördük ama aynı zamanda benzerliklerde vardı. Bütün grubumuzla aynı karara vardık çok eğitsel ve zengin bir tecrübe oldu bizim için.