Belçika Alevi Birliklari Federasyon'nundan Rıza Yalçın tarafından gönderilen duyuruyu sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Belçika Alevi Birliklari Federasyon'nundan Rıza Yalçın tarafından gönderilen duyuruyu sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Anvers Alevi Kültür Derneği'nin verdiği muharrem orucuna katılan AB'den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış'ın katılım haberi Belçika medyasının yanlış ve tarafli ifadelerine gelince, Belçika basını bu konuda uyarılmıştır. Verdiğimiz mesajların çarpıtılarak verildiğini, matem orucu açma yerine neden iftar açma kelimesine dikkat edilmediği sorgulanmış, vede davetin bizden gelmediğgi talebin onlardan geldiği, bu yapilan yanlışların bir an önce düzeltilmesi gerektiği uyarısı yapılmıştır. Aksi halde birdaha yapilacak etkinliklere gazetecileri davet etmeyeceğimiz söylenmiştir.
O gün verdigimiz mesajı aynen sizlere sunuyorum;
BABF DUYURUSU
- Değerli Konfederasyon, Federasyon , AKM yöneticileri ve sevgili canlar.
- BABF 'nuna bağlı Antwerpen AKM'nin 29 /11/2011 günü yaptığı muharrem sohbeti için,
- Kamuoyundan gelen büyük tepkilere karşı bu açıklamayı yapmayı zorunlu hissediyoruz.
- Bizleri yargısız infaz yaparcasıina suçlamalarınıızı, olayların içeriğini tam anlamadan,
- Üzücü eleştirilerin gelmesi, doğrusu içimizi acıtmıştır.
- Durumu net öğrenmeden ve anlamadan yapılan protostoların Alevi felsefesine ve inancına,ters düştüğünü belirtmek isterim.
PROTESTO EDİLEN OLAY AYNEN ŞÖYLE GERÇEKLEŞMİŞTİR
1: Daveti Anvers AKM yapmamıştır, Talep Egemen Bağış tarafından gelmiştir. Anvers Başkonsolosu ve Büyükelçi eğer talep kabul edilirse, Anvers AKM de olmasi istenmiştir. Bizlerde durum değerlendirmesi yaptıktan sonra, olumlu yanıt verilmiştir.
2: Katılacak heyete önceden uyulması gereken konular hakkında bilgi sunulmuştur. Alevilerin belirli konularda hassasiyetlerinin olduğu belirtilmiştir. Örneğin; bizler iftar kelimesini kullanmadığımızı, orucumuzu lüks ve zengin sofralarda açmadığımızı, yemeklerde oniki gün boyunca et yemediğimizi ve su içmediğimizi önceden bildirdik.
3: Belçika medyasının yanlış ve taraflı ifadelerine gelince, Belçika basını bu konuda uyarılmıştır. Verdigimiz mesajların çarptırılarak verildiğini, matem orucu açma yerine neden iftar açma kelimesine dikkat edilmediği sorgulanmış, vede davetin bizden gelmediği talebin onlardan geldiği, bu yapılan yanlışların bir an önce düzeltilmesi gerektiği uyarısı yapılmıştır. Aksi halde birdaha yapılacak etkinliklere gazetecileri davet etmeyeceğimiz söylenmiştir.
- Aleviler yıllardır, doğduğu, vatandaşı olduğu, vergisini ödediği ve tüm yurttaşlık haklarını yerine getirdiği bu topraklarda ayrımsız, dışlanmadan eşit koşullarda ve barış içerisinde yaşamak istiyor.
Bununda olmazsa olmaz gereği olarak din, vicdan ve inanç özgürlüğü ekseninde hukuksal ve demokratik değişim istiyor.
Aleviler tarafından yıllardır dile getirilen ve Türkiye'nin demokratikleşme sürecine önemli katkı koyacak talepleri ve önermeleri, dikkate alınmadı.
Alevi sorunlarını tim toplumsal kesimlere duyurmak istiyor. Alevi hareketinin hedefi Türkiye'nin demokratikleşmesine katki sunmaktır.
Ama AKP hükümetinin gösterdiği "çözüm yolları" ise " inkar ", "asimilasyon", "sünnileştirme " ve oyalamadır.
Çözüm Alevi değerlerinde ve oğretisinde mevcuttur. Siyaset kurumlarını, Anadolu'nun pirlerine, rehberlerine ve ozanlarına kulak vermesini öneriyoruz.
Pir Sulta'nı, Haci Bektaş-ı Veli'yi, Nesimi'yi Yunus'u ve diğer birçok bilge insanları okumadan, anlamadan çözüm bulmak zordur. Şimdi siyaseti akılla, insanla ve Alevi değerleriyle buluşturma zamanıdır. Çünkü bu buluşma gerçekleşmeden; Alevilere karşı yapilan ayrımcılık ve haksızlık devam edecektir.
Aleviler eşit haklarından yararlanamayacaktır. Aleviler, sunni devlet yapilanmasının dışlayıcı ve baskıcı tutumundan kurtulamayacaktır. Zorunlu din dersleri zulmü devam edecektir. Alevi köylere zorla cami yapılması devam edecektir. Cem evlerimize yönelik ayrımcılık sürecektir.
Haci Bektas Dergahi ve diğer Alevi büyüklerine ait dergahları üzerinde işgal devam edecektir.
Diyanet işleri başkanlığı asimilasyoncu ve tektipleştirici yapısıyla, güçlenerek antilaik odak olmaya devam edecektir.
Biz Aleviler , siyasi iktidarin tek becerilerini ustunu ortmek oldugunu iyi bilenlerdeniz. Bu nedenle " üstünü kapatmayin, çözün " diyoruz. Çünkü üstünü kapatmak çözüm değil, 1000 yıldır üstünü kapatamadiğiniz Alevi gerçeğiyle yüzleime zamanı gelmiştir.
GÜNDEMDEKİ DİĞER BİR KONUDA DERSİM KATLİAMI
Başbakan tarafından dilenen bu özür son derece anlamlıdır. Bu özğr özelde Dersimlileri genelde biz Alevileri memnun etmiştir.
Bu özür yapılan vahşeti, katliamı kabul etmek demektir. Devlet olarak böyle bir kabul iradesi ortaya koymuştur.
Şimdi yapılması gereken bu vahşetin sonuçlarını ortadan kaldırmak olacaktır. Aksi takdirde kuru bir özür, sadece sizin bu katliamı siyasi rakibinizi köşeye sıkıştırmak için kullandığınız anlamını taşır.
Buda dilediğiniz özrün kabahatinden daha büyük olacağını gçsterir. Bir katliamı yapmak ne kadar vahşice ise onu, siyasi çıkar için kullanmakta o kadar vahşicedir.
Özrun anlamının yerini bulması ve özrün geçerli olması için Dersim katliamının sonuçlarını ortadan kaldırılmalı ve mağduriyetleri giderilmelidir.
Hepinizi Ask-ı muhabbetle selamliyorum.