Son dönemde Avrupa’da yaşanan çöküşler ve Türkiye üzerinde oynanmak istenen kirli emeller ve oyunları kanaatimce en iyi izah eden bir hikayeyi öncelikle affınıza sığınarak anlatmak istiyorum.
Değerli Belcikahaber.be okurları!
Son dönemde Avrupa’da yaşanan çöküşler ve Türkiye üzerinde oynanmak istenen kirli emeller ve oyunları kanaatimce en iyi izah eden bir hikayeyi öncelikle affınıza sığınarak anlatmak istiyorum.
Zamanın birinde bir at sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü hep o yağız atlardaymış. Ancak, bu yağız atlar saldırı anında biaraya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu nedenle küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve yağız at sürüsüne yanaşmış.
Sürünün lideri, Boz at ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış; Saygıdeğer efendiler! Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik, biliyorum bugüne kadar sizlere hep zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o " Boz at "da. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Bizde barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok, verin onu bize, sizinle bundan sonra barış içinde yaşayalım.
Atların lideri ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, aslanlara boz atı vermişler. Bir tek benekli at karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış. Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk'lu atı istemişler. “Gördünüz mü ne kadar barışseveriz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin uzun kuyruklu at var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor, size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim.
Atların lideri ve heyeti, uzun kuyruklu atı da teslim etmiş, yine benekli at karşı çıkmış. Uzun kuyruklu at, aslanların pençesi altında can vermiş. Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda yağız at sürüsü zayıflamış, aslanlar iyice küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan at sürüsüne müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.
Atlar birer birer aslanların pençesinde can verirken, atların lideri ve birkaç at kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş. Atların lideri, benekli atın sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "Biz demiş, "Boz atı verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı."
Avrupa ülkelerinin bir kısmının ikinci dünya savaşı sonrasında büyük bir yıkıma uğrayan Avrupa'da barışın ve bölgesel istikrarın yeniden sağlanması ve ekonomilerini sömürü, düzeni üzerine kurmak amacıyla 1957 yılında kurdukları. Türkiye'nin 1987 yılında tam üyelik müracaatında bulunduğu fakat bir türlü kapı önüne dahi almadıkları Avrupa Birliği’nin 2012 yılına gireceğimiz şu günlerde dağılma, yok olma sürecine girdiği artık herkesin malumudur. Özellikle Yunanistan ve İtalya ekonomilerinin iflas ettiği, İspanya, Portekiz, İrlanda, Güney Kıbrıs olmak üzere birçok ülkenin sırada olduğu Avrupa Birliği 2015 yılının sonuna kadar birlikteliğini sağlayamayacağı artık aşikârdır.
Hal böyleyken Türkiye, özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başta olmak üzere her konuda Anavatanımızı mahkûm etmek, yıkmak ve parçalamak amacıyla her fırsatı kollayan bu birlikteliğe girmekten ne zaman vazgeçecek? Avrupa'nın ekonomik, sosyal, askeri ve kültürel yönden gelişmesinin, refah seviyesinin yüksek olmasının başlıca nedeni sömürgeciliktir. İşte bunun için Osmanlı İmparatorluğunu yıkıp parçaladılar. Sonrasında ise Ortadoğu, Afrika, Asya ülkelerini sömürmeye başladılar. Ne zaman sömürülen ülkeler kendi benliklerine, kendi içinden çıkmış yöneticileri iş başına getirdi, işte Avrupa'nın refah seviyesi iyiden iyiye azalmaya zamanla da yok olmaya başladı. Bunun farkına varan başta ABD ve Avrupalı ülkeler hemen bildik bahanelerle (İnsan hakları ihlalleri, demokratikleşme gibi) Sudan'a, Irak'a, Libya'ya, Mısır'a, müdahale ettiler.
Amaçları yok olacak olan refah düzeylerini tekrar yükseltmek, oysa bu ülkeler yakın zamanda Sırplar tarafından Bosna Hersek' de yapılan katliamlara, İsrail'in yıllardır Filistinlilere karşı yaptığı zulümlere soykırımlara, açlıktan kıvranan Somali halkının durumuna niçin bir ses vermiyorlar. Özellikle Somali'de Müslüman halk açlıktan ölürken, Filistinliler zulüm altında inlerken lüks ve şatafat içerisinde yaşayan ve hiçbir şey yokmuş gibi hareket eden Suudi, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt gibi ülke ve yöneticilerinin akıbetlerinin daha kötü olacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Müslümanlar açlıktan ve diğer sebeplerden dolayı inim inim inlerken lüks ve şatafat içerisinde yaşayan bu ülkelerin sonlarının gelmesi kanaatimce 10–15 yıla varmaz.
2015 yılından itibaren dünyaya yön verecek dünyayı yönetecek olan Asya ülkeleri' dir. Bu ülkeler başta Çin olmak üzere Rusya, Japonya, Hindistan ve süreci iyi götürebilirse Anavatanımız Türkiye'dir. ABD öncülüğünde NATO şemsiyesi altında Türkiye'ye kurulacak füze savunma sistemi ile ilgili İran' lı Tuğgeneral Hacizade'nin yaptığı "İran'a karşı bir saldırı oluşursa ilk adım olarak Türkiye'deki füze kalkanı sistemlerini vuracağız ve daha sonra diğer hedeflere yöneleceğiz" şeklindeki açıklamasını kimse sağa sola çekmesin.
Sen komşumuz olan, ortak tarihi ve kültürel bağlarımız olan İran'a ve oradaki müslüman kardeşlerimize, kendi üstlerinden saldırılmasına müsaade edeceksin sonra da İran'ın senin ülke topraklarında konuşlanan ABD ve NATO'nun füze savunma sitemlerinin bombalamasına karşı çıkacaksın!!!
Türkiye'ye kurulacak Füze kalkan sistemindeki asıl amacın İşgalci ve eli kanlı İsrail'in varlığının devam ettirilmesi yanında ekonomik yönden ABD ve Avrupa'yı çökertecek olan Asya ülkelerinin durdurulmasıdır.
Bunun için ABD ve Avrupa her an bu ülkelere karşı Türkiye'yi, Asya ülkeleri de İran'ı “Boz at” olarak birbirlerine yem etmeleri kaçınılmazdır.
Olası bir Türkiye İran savaşı üçüncü dünya savaşının başlangıcı olur, sonucunda da olan Türkiye'ye ve İran'a olur. Sonuç olarak Anavatanımız Türkiye’nin Çin, Hindistan, Japonya, Rusya gibi dünyanın 2015 yılından itibaren süper gücü olacak ülkelere karşı ABD, Avrupa ve İsrail tarafından bu ülkelere verilecek bir “Boz at” olmaması gerekir diye düşünüyor ve tüm halkımızı Anavatanımız üzerinde oynanmak istenen kirli oyunlara karşı daha çok duyarlı olmaya davet ediyorum...
Saygılarımla,