SÖZDE AYDINLARIMIZ!!! /Abbas UÇAR

“Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadeti ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur “ M.Kemal Atatürk”      

“Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadeti ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur “ M.Kemal Atatürk”                    

 

  Aydın kimliği taşıyanların veya aydın olduklarını iddia edenler, öncelikle bilgi, ülkü, karakter, ahlâk sahibi ve de yurtsever olmalıdırlar. Aydın, hakikatları yani doğru bildiği şeyleri cesurca savunmalı, maddiyat, makam-koltuk için inkâr yoluna sapmamalıdırlar.

 

  Ancak, gerek Anavatanımız Türkiye’de ve gerekse Avrupa’nın birçok ülkesinde yaşayan ve kendilerini aydın sınıfına dahil eden bir çok yazar, gazeteci, sanatçı ve bilim adamı dediğimiz akademisyenlere baktığımızda, bir takım çıkar-maddiyat, makam-koltuk için yukarıda ifade ettiğimiz özelliklerden uzaklaştıklarını, inkârcı bir tutum içine girdiklerini hatta ülkesine ve milletine yabancılaştıklarını görmekteyiz.

   Bugün hepimizin bildiği gibi Türkiye sözde Ermeni, Pontus Rum, Asuri-Süryani soykırım iddiaları, etnik ayrımcılık, bölücülük, Türklük karşıtlığı gibi milli-ulusal sorunlarla-hainliklerle karşı karşıya. Ne yazık ki, inkârcı, ülkesine yabancılaşmış sözde aydınların bu hainliklere destek vermeleri de bizleri derinden yaralamakta.

   Bunlara karşı gerçek aydınlara, Atatürkçülere çok önemli görevler düşüyor. Ama ne hikmetse onlardan da ne sert bir tepki görüyor, ne de gür bir ses duyabiliyoruz!!!

   Dünyamızda büyük değişimler olmakta. Güçlü emperyalist sömürücü devletler geri kalmış Ülkelerin güçlenmesine, halklarının aydınlamasına-uyanmasına fırsat vermiyorlar. Çünkü, onlara göre eğitimli, aydın topluluklar-milletler ülkelerine sahip çıkar, sömürücülere yem olmazlar...

  Dikkat edersek, Anavatanımız Türkiye’ de emperyalist sömürücülerin pençesi altında. Türkiye ne zaman bir kalkınma hamlesine girse, batıdan, doğudan, kuzeyden ve güneyden çeşitli saldırılara uğramakta. Haçlı zihniyetli batılıların yanı sıra Türkiye’nin etrafını saran ülkelerdeki Türk düşmanları da bu saldırıları kolaylaştırmakta, hatta desteklemekte.

   Mustafa Kemal Atatürk, Türk halkını eğitimli, aydın, uygar bir toplum haline getirmek için Cumhuriyet sonrası yaptığı inkilâplarla-devrimlerle eğitime büyük önem vermiş, Türkiye’nin ancak eğitimle güçleneceğine, kalkınacağına, halkımızın da eğitimle aydınlanacağına-uygarlaşacağına inanmıştı.

   Ama, O büyük önderin aramızdan erkenden ayrılması sonrası iktidara gelenler Atatürk’ün çizdiği yoldan saptılar. 1980 sonrası mantar gibi türeyen, kontroldan uzak çok sayıda özel televizyon kanalı, radyo, gazete ve dergi gibi yayın organları aynen Osmanlının son dönemindeki gibi mandacıların, batı işbirlikçilerinin, gericilerin ve çıkar, makam-koltuk sevdasına düşen inkârcı sözde aydınların işgaline uğradı. 

   Bu batı işbirlikçisi ve laiklik karşıtları, tartışma proğramlarıyla, yazdıklarıyla, Türk halkının Türklük bilincini-şuurunu, birlik-beraberlik duygularını, kültürünü, ahlâkını ve ülkemizin bölünmez bütünlüğü ilkesini erozyana uğrattılar.  Bu erozyon sonrası da halkımızı etnik parçalara  bölme ve Türklüğü inkâr, gayretine giriştiler.

   Bütün bunlar yaşanırken, işin en acı yanı ise; Mevcut yasalara göre suç sayılan bu durumlar-faaliyetler karşısında Cumhuriyet Savcılarının, yurtsever ve Atatürkçü geçinen aydınların sessiz ve tepkisiz kalmaları!..

   Türkiye üzerinde oynanan  bölücü, parçalayıcı ve yok edici tehlikeli oyun oynayanlarla ve onların içimizdeki işbirlikçileriyle, Atatürk’ün kurduğu uygar, demokrat, laik cumhuriyetimizin düşmanlarıyla mücadele edebilmek için cesur, gerçek  yurtsever aydınlara, gerçek din adamlarına ve gerçek Atatürkçülere büyük sorumluluklar, büyük görevler düştüğüne inanıyorum.

   Görevde başarıya ulaşmanın yolu da, gerçek yurtsever aydınların, Atatürkçülerin ve aydın din adamlarının Atatürk ilkeleri doğrultusunda birlik-beraberlikte ve cesurca mücadelede olduğunu unutmayalım....

 Saygılarımla...