ARAP BAHARINDA SURİYE VE TÜRKİYE YANILGISI!!! / Abbas UÇAR

Anavatanımız Türkiye son yıllar da öyle bir dönemden geçiyor ki, geçmişte de içimizde hainler, yalakalar, dürüstler vardı, şimdi yine var.

Değerli Belcikahaber.be okurları!

Anavatanımız Türkiye son yıllar da öyle bir dönemden geçiyor ki, geçmişte de içimizde hainler, yalakalar, dürüstler vardı, şimdi yine var.

Aradaki fark; zaman ve araç farkı! 20. asır da Sovyetler birliği blokuna karşı kurulan NATO isteğine ulaşarak, Sosyalist bloku parçalamıştır. Gizli ve 2. hedef İslâm coğrafyası olmuştur.
Müteaddit defalar, ya ağızlarından kaçırdıkları da ya da açıkça beyanlarından, yeni Haçlı seferlerinin başladığını belirtmişlerdir. Hatta ABD bunun adını da BOP yani; Büyük Ortadoğu Projesi koymuştur. Aslında bu katliam projesi, Cedleri olan İsrail’in büyük Ortadoğu projesidir. Yani arzı-ı mev’ud dedikleri, Nil nehrinden Fırat nehrine kadar olan kocaman bir yeryüzünü ve madenlerini
ele geçirme düşüncesidir.

Bununla birlikte büyük Ermeni devleti ve diğer yeni devletçiklerin kurulmasıdır. Ne acı ve hüsrandır ki, bizlerde bunların dümen suyunda ve fırtınalarında sürüklenmeye hazır, zavallı bir toplum haline getirilmiş olmamızdır. BOP’un ne olduğunu ve niyetini bildiğimiz halde, nasıl olur da bizden birileri, övünerek bu işin eş başkanıyım diyebilir? Nasıl olur da, bize görev verilmiştir, ev ödevimizi yapacağız gibi elem verici sözler ağızlarından çıkabilir?

Orta doğudaki biz ve İran dahil İslâm toplumunun yaşadığı 22 devlette “Demokratik yaşam toplumuna dönüştürüleceği” yalanı adı altında, katliam, kardeş düşmanlığı ve yağmalar hüküm sürecektir. İşte Afganistan, ardından Irak’ı Kuveyt’e saldırtmak, İran ile Irak’ı 8 yıl savaştırılarak milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine, yaralanmasına sebep olunmuş, yuvalarına kor ateş düşürülmüştür.
Saddam’ın zamanında çıt çıkmayan Irak’ta, ABD nin “demokrasi götüreceğim, nükleer tesisleri var” yalanını, savaş sonrası, “bu yalanı söylemesek elimizde Irak’a girecek bahanemiz olamazdı” ikrarında bulunduğu halen akıllı ve şuurlu
insanların hafızalarından silinmemiştir.

ABD, bu İslâm ülkesinin petrol anlaşmalarını kendine göre sağlayarak, Müslüman kadınlara tecavüzünde bizim de günahımızın olduğu, üniformalı katillerini geri çekmiş, üniformasız asker, ajan ve görevlilerini Irak’ta saklı tutmaktadır. Sonra, Tunus, Cezayir, Mısır, Libya, Yemen, şimdi de Suriye sırada. ABD, AB ve İsrail akbabaları, leşlerine konacaklardır.

Bu emperyalist ve asalak güçler yıllarca hep böyle hayat sürmüşler ve süreceklerdir. Haçlı seferini başlattık” diyen haçlı güruhu saflarına biz nasıl katıldık, anlaşılır gibi değil.
Bunun perde arkasını, gelecekte tarih yazacaktır ancak, olan bu süreçte kan, gözyaşı, ölüm ve sömürülere maruz bırakılan bu Arap ve Müslüman halklarına olacaktır. Adını da “Arap baharı” koymuşlar. Sahi bu bahar mı katliam mı? Neden Suriye hedefte?

Çünkü, İsrail ve haçlı zihniyetine karşı koyan tek Arap ülkesi Suriye’dir, bunlara göre öncelikle bu son Arap kalesinin düşürülmesi gerekmektedir. İşin ucube tarafı ise Türkiye’nin bu konuda şahin olması!
Nato, ABD ve AB neden Suriye’ye girmiyor diye hayıflanan hiddetlenen idarecilerimiz var. Oysa, Ceylanı parçalayacak çakal sürülerine bir an önce engel olmalıyız.
Bu işin şakası yok. Suriye’ye herhangi bir dış müdahalede, İran, Rusya ve Çin derhal harekete geçecektir. Bu 3. dünya savaşının başladığını gösterecektir. Aradaki bu karambolda Türkiye olarak, sağdan ve soldan, dıştan ve içten alacağımız darbelerle abandone olup yere düştüğümüzde, iş işten geçmiş olacaktır.

Ahmed-i Necad ve Esad’ı kaybetmemeliyiz!!!

İçimizde bir sürü terörle uğraşamazken, başka bir devletin iç işlerine karışmak bizim neyimize. Sıfır problemli dış politika denildi, problemsiz komşumuz kalmadı, dünyadaki güvenirliliğimizi yitirdik.
Sayın Dış İşleri Bakanımız, Bayan Clinton’un her hafta elini sıkmasa, rahat edemiyor. Esad’ın başını istiyor ha bire. Suriye’de Müslüman kanı akmasına müsaade edemezmişiz!

Peki bizde akan kanları hallettik mi ki? Cani ve barbar Ermeniler tarafından sadece Müslüman ve Türk oldukları için vahşice katledilen, soykırıma uğrayan Hocalı’daki Azerbaycan Türkleri kardeşlerimize sahip çıkabildik mi? O insanlık dışı katliamları devlet olarak tanıyabildikmi? Dünya kamuoyu önünde lanetleyip, kınayabildik mi? Uludere utancını açıklayabildik mi? Depremzedelere sahip çıkabildik mi? Yoksul
halkın, emeklinin derdine çözüm getirdik mi? Üç aydır, memur ve emekliye yapılacak üç kuruş zammı bile becerebildik mi?
AİHM de suç oranında dünya 1.olduk, hesabını verebilecek miyiz? İç ve dış borçlanmada tüm hükümetlerimizi geride bırakmadık mı? Üç etrafında dört deniz olan dünyadaki bu tek ülkede, balıkçılık, hayvancılık, tarım ve sanayii bitmiş, denizcilik sürünmektedir. Kıbrıs’ta, Yahudi ve Rum ortaklığınca
çıkarılacak olan, petrol ve doğalgaz konusunda, horozlanmamız ne safhada bilen var mı?

Mevsim kış, vakit akşam olmadan, aklımızı başımıza almalıyız ve de Ulus olarak böylesi Anavatınımızı yıkmaya yönelik planlanan sinsi oyunlara karşı duyarlı olup tepkimizi ortaya koymalıyız diye düşünüyor saygılarımı sunuyorum...