İçimizdeki Verdonklar ve Wildersler/İlhan Karaçay

İçimizdeki Verdonklar ve Wildersler Hollanda’da yaşayan Türkler’den başka, Hollanda dışındakiler de artık ‘Vicdansız Sabuha’ olarak adlandırdığımız Rita Verdonk’u, Türk ve Müslüman dü&

İlhan KARAÇAY (Avrupa DÜNYA’da) yazdı… İçimizdeki Verdonklar ve Wildersler Hollanda’da yaşayan Türkler’den başka, Hollanda dışındakiler de artık ‘Vicdansız Sabuha’ olarak adlandırdığımız Rita Verdonk’u, Türk ve Müslüman düşmanlığı ile bilinen Gert Wilders’i çok iyi tanıyorlar. Türkler’e ve Müslümanlara verilmiş olan tüm hakların ortadan kaldırılmasını isteyen ve sağlayan Rita Verdonk gibilerin, insanlık dışı uygulamalarına çok kızarken, ne yazık ki içimizde de Verdonklar ve Wildersler bulunduğunu gözardı ediyoruz. İçimizdeki Verdonklar ve Wildersler, Türkler’i zaten hazmedemeyen Hollanda medyasının en büyük haber kaynağı durumundalar. Hollanda medya mensuplarının hiçbir zaman elde edemeyecekleri bilgileri en ince detayına kadar sızdıran içimizdeki Verdonklar ve Wildersler’in kimler olduğu kısmen de olsa biliniyor. Ama biz bu bilinenlerin, bilinmeyenlerini de tanıyoruz. Yeri geldiği zaman bu kişileri ifşa etmek boynumuzun borcu olacaktır. Neden ifşa etmek? Çünkü, bizim henüz ifşa etmediğimiz bu kişiler, bizleri aslı astarı olmayan iddialarla karalamaya ve onlarca ‘ifşa (!)’ etmeye çalışıyorlar. İçimizdeki Verdonklar ve Wildersler, sadece medyayı değil resmi kurumların tümünü ve de istihbaratçiları da yalan ve yanlışlarla bilgilendirmeye çalışıyorlar. Öyle ki, sadace sosyal, kültürel ve siyası yaşamımızı değil, aynı zamanda iş yaşamımızı da sabote etmeye çalışmakta olan bu Verdonklar ve Wildresler, Türk kurumlarına ve bireylerine sübvansiyon veren ve sponsor olan kuruluşlara kadar giriyorlar ve bu sübvansiyon ve sponsorlukları önlemek için büyük gayret sarfediyorlar. İçimizdeki Verdonklar ve Wildersler, Türkler’i ve Türkiye’yi zaten sevmeyen merciler içinde etkin de oluyorlar. Ne olacak, Türkiye’yi ve Türkler’i zaten sevmeyenler, bir de Türkler’in kendi içlerinden gelen yalan ve yanlış bilgiler karşısında kısıtlamalar yapıyorlar. Bu sabotajcılar nedeniyle, nice Türk kuruluşunun sübvansiyonu kesilmiş ve nice Türk işletmesinin sponsorluğuna son verilmiştir. Türkler’i ve Türkiye’yi sevmeyenler, yaptırdıkları özel araştırmalar sonucunda, Türkler ve Türkiye aleyhinde ne sonuç çıkması gerekiyorsa o sonucu elde ediyorlar. Hatta kitaplar yazdırıyorlar. Bu kitaplar için para akıtıyorlar. Sonrada ortaya çıkıp “Bakın, Türkler kendileri yazmışlar, şu, şu, ve şu konularda şöyleymişler” diyerek ve araştırma sonuçlarını da eleyhimizde kullanarak bizleri dışlamaya devam ediyorlar. İçimizdeki Verdonklar ve Wildersler şunu çok iyi bilsinler. Yaşananlar bir gün mutlaka tarihe geçecektir. Gerçekler de bir gün kitaplaşacaktır. İşte o zaman kimlerin Verdonk ve Wilders özentisi olduğu ortaya çıkacaktır. Kendi kuruluşları ve örgütlerini yaşatabilmek ve siyasi emellerine ulaşabilmek için, Hollanda medyasını kullananları bir yana bırakalım. Peki bu kişilere alet olan Hollanda medyasına ne demeli? Hoş, zaten bu medya için ‘Türksevmez’ dedik ama, sağduyudan ve demokrasiden bu kadar da uzak medya olur mu? Oluyor demekki. Zira, her gelişmeden sonra Hollanda medyası bizi de arıyor. Biz de bildiklerimizi ve inandıklarımızı anlatıyoruz. Ama ne yazık ki, medya mesupları bizden duymak istediklerini elde edemeyince, görüşlerimize de yer vermiyorlar ve hatta söylediklerimizi çarpıtarak yayınlıyorlar. Konuyu kişiselleştirmek istemiyorum ama, benimle sık sık temas kuran Hollanda medya mensuplarını bir türlü ikna edemiyorum. Daha önce Ermeni iddiaları konusunda, son olarak da Fatma Koşer Kaya konusunda benden görüş alan medya mensupları, yarım saatlık konuşmadan iki dakikalık bir özet çıkardıkları yetmiyormuş gibi, bir de söylediklerimi çarpıtma yoluna gidiyorlar. Böyle olunca da, ‘Allah kahretsin’ demekten başka yapacak bir şey kalmıyor. İddia ediyorum: İlhan Karaçay olarak, bugün Türkiye aleyhine bir şeyler söylemeye başlasam, yarın Hollanda’nın ‘en büyük’ adamı olurum. Ayaan Hirsi Ali bile benim gölgemde kalır o zaman. Kim bilir beni belki de Euro milyoneri de yaparlar. İnanın o zaman Verdonklar’ın ve Wildersler’in de papuçları dama atılır. Öyle ya, “40 yıldır Türkler’in haklarını objektif bir şekilde savunan İlhan Karaçay, artık Türkler’in aleyhinde konuşuyor” diyerek beni baştacı ederler. O zaman röportajlar, dökümanterler yapılır ve belki de yaşam öyküm filme alınır. Daha da ileriye gideyim. Belki bana da bir büyük bir ödül verilir. Gülmeyin Allah aşkına… Bu toplumda, sadece yüz kişilik bir örgüte sahip olanlar, Türkiye aleyhtarlığı yaptıkları için Hollanda medyasından bu kadar itibar görüyorlarsa, arkasında yüzbinler bulunan kişilerin Türkiye aleyhtarı olması halinde neler olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Fatma Koşer Kaya hakkındaki son iddialara gelince. Yazarımız eyis Güngör ne güzel yazmış: “Hollanda’daki Türkler Fatma’yı parlamentoya taşımayı başardılar. Bütün bu mücadelelerini demokratik yoldan ayrılmadan, insanları düşüncelerinden dolayı horlamadan, akrabalarının ve tanıdıklarının Sosyalist Parti’ye veya Yeşil Sol’a oy vermelerine dahi kızmadan inandıkları ve doğru bildiklerini savundular. Gel gör ki bu davranış bazılarını oldukça rahatsız etmişe benziyor. Hollanda Türk toplumunun demokrasi mücadelesindeki başarıları gölgelenmek isteniyor. Sanki Hollanda Türk toplumu düşünecek yaşta değil! Sanki Hollanda Türkleri kendi meselelerini tartışacak ve karar verecek olgunlukta değil! Sanki Hollanda Türk toplumu yargılama ve tartma yeteneğini kaybetmiş! Sanki Hollanda Türk toplumu daha dün Hollanda’ya gelmiş! Sanki Hollanda Türk toplumu Hollanda’daki siyasi partileri ve o partilerde aktif siyaset yapanları bilmiyor….!” Eline sağlık Veyis Güngör. Türk toplumu içinde Veyis Güngör gibiler olduğu sürece, art niyetliler emellerine sonsuza dek ulaşamayacaklar. Bırakın seçimlere Ankara’nın elinin uzandığı hikayelerini. Karnımız bu yalanlara toook.