“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, …laik …bir hukuk Devletidir.”Gel zaman, git zaman, kısalımı AKP olan bir parti iktidar olmuş. Bu parti Müslümanlığa inanan birpartiymiş ama amacının Türkiye’de şeriatı kurmak olmadığını söylermiş.
Bir varmış, bir yokmuş, bir anayasa varmış, bu anayasada şöyle yazarmış:
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, …laik …bir hukuk Devletidir.”
Gel zaman, git zaman, kısalımı AKP olan bir parti iktidar olmuş. Bu parti Müslümanlığa inanan birpartiymiş ama amacının Türkiye’de şeriatı kurmak olmadığını söylermiş.
Gel zaman, git zaman, Türkiye’deki bazı Müslümanlar, AKP’nin öne çıkardığı “Müslümanlık”anlayışının kendi idealleriyle çeliştiğini görürler; çünkü bu Müslümanlık, dünyayla uyumlu,bireyselliği olmayan, cemaat/tarikat bağımlılığından çok parti örgütlenmesi aidiyetini öne çıkaran birMüslümanlıkmış. Hangi yorum temel alınacaktı?İslami grupların kendi aralarında görüşüp ortak birİslam anlayışına varmaları olası gözükmüyordu. Bu konuda bakınız: “Türk müslümanliği” inşa çabalarıve köktenci itiraz. Yüksel Taşkın. Birikim dergisi sahife 276, Nisan 2012.
Bir varmış, bir yokmuş, bir de, ak sakallı,Huntigton adlı, ünlü bir Amerikan dedesi varmış. Bu dede,“Medeniyetler Çatışması” yazısında, “…eğer İslami bir anlayışla kalkınmayı ve demokrasiyi birleştirenbir model olabilirse bundan hem Türkiye hem de dünya yararlanacaktır,” buyuruyormuş, ancakbu “İslami anlayış”ın nasıl bir anlayış olduğuna açıklık getirmediği gibi, sonunda şöyle baklayıağzından çıkarmaktaymış: “Bu onların Batılı liberal bir demokrasiyi kabul edecekleri anlamına gelmez.Onlar kendilerine has bir demokrasi şekline varacaklardır”.
Masalımızın başında sözünü ettiğimiz laiklik üzerine “Türk Müslümanlar”ı ne diyormuş onu daaçıklayarak sözümüzü bitirelim.
Türklerin tarihinde din-devlet çatışması yoktur. Bunun için de laik olmaya gerek yoktur. Laiklik,insanların özgürce din seçmesi, din ve vicdan özgürlüklerine sahip olması ve dinlerine göreyaşamasıdır. Tüm bunlar zaten Kuran’da ve Sünnet’te böyle emrediliyor.
Böyle emredilmesine emrediliyor ama gel gör ki, o zamanlar cismani yetkeler ile ruhani yetkelerarasında gerilim bulunduğunu cümle alem biliyor. Nitekim, Osmanlı Devletinde Sünnilik geçerli idive zamanın Şeyhülislamı-bugünün Diyanet İşleri Başkanı-Ebussuud Efendi’nin Alevileri sapkınlıklasuçladığı da keza cümle alemin malumu idi.
Bugün de, dini gerekçeyle ve kanun zoruyla kürtajı yasaklamak ve böyle bir topluma “laik”demekisteyenlerin durumu pek farklı mı !!!