TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ AÇILIRKEN

Değerli okurlarımız, tatil bitti. Umarız siz değerli okuyucular sağlıklı, mutlu ve barış dolu bir tatil geçirmişsinizdir.

Değerli okurlarımız, tatil bitti. Umarız siz değerli okuyucular sağlıklı, mutlu ve barış dolu bir tatil geçirmişsinizdir.

Biz derginiz yazarları, yazımızı dergiye gönderdikten sonra ve tatil yaparken, gelecek sayımızın konusunu düşünürüz. İKİNCİ VATAN Belçika’ya d önmeden önce, Türkiye izlenimlerimi sizlere aktarmayı düşünüyordum. Ancak 30 Eylül Pazar günü yapılan AKP kurultayının bir bölümünü televizyondan izledikten sonra, beynimin içindeki tape edilmiş sayfalar zihin klasörümün gerilerine takıldı ve aşağıdaki konuyu klasörün başına yerleştirdi.

(1 Ekim 2012) Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun açılışı vardı. Açılışta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Gül konuşmasında, tutuklu milletvekillerinin Meclis’te bulunmayışlarının doğru olmadığını söyledi. Bu görüşü hemen yanıtlayan Başbakan, ‘Biz böyle düşünmüyoruz,’ dedi.

İki siyasetçi ilk kez de ders düşmüyorlar. Daha önce, bir grup tanınmış ismin, 1915 olaylarına ilişkin olarak internetteki  ‘özür diliyoruz’ kampanyası hakkında, Cumhurbaşkanı Gül’ün , ‘Her konu konuşulabilmeli,’görüşüne karşılık Başbakan Erdoğan , ‘Herhalde onlar soykırım işlemiş olacaklar ki özür diliyorlar’ demişti.’ Başka bir kez, rektörlerin Anayasa hakkındaki konuşmalarıyla ilgili olarak,Başbakan Erdoğan, ‘İşlerine baksınlar’ demişti. Cumhurbaşkanı Gül ise, ‘Üniversiteler olup bitene sessiz kalamazler,’diye görüş bildirmişti. 

Yine bir kez, Başbakan Erdoğan İngiltere gezisi sırasında ‘Başkanlık sistemi’ni gündeme getirmişti. Buna karşılık Cumhurbaşkanı Gül, başına gelecekleri öngörmüş gibi, ‘Türkiye’nin gündeminde başkanlık sistemi yok, demişti. Yine de, cumhurbaşkanlığı konusuna olmuş-bitmiş gibi bir karara varmayalım. Bakarsınız, Cumhurbaşkanı Gül de seçimlerde aday olmuş ve kıran kırana birseçimle karşı karşıya kalmışız! Şuna da işaret edelim: Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)olmasaydı, Cumhurbaşkanı Gül, ikinci bir kez seçime katılma hakkını da yitirmiş olacaktı. Başbakan Erdoğan, yasaya bir madde koydurarak Cumhurbaşkanı Gül’ün ikinci kez cumhurbaşkanı olmasını önlemişti.

CHP Anayasa mahkemesine giderek bu hükmü geçersiz kılmıştı. Bu arada haksızlık da etmeyelim. İki siyaset adamının üzerinde anlaştıkları konular da oluyor. Örneğin, Avrupa Birliği konusu. İkisinin de gündeminde böyle bir konu yok, ya da önemli bir yer tutmuyor. Son olarak, iki devlet adamı da terör konusunda çok sert bir tutum içindeler ve hiçbir yumuşamadan yana değiller.

Hani bazen sesli düşünürüz ya!

Ben YAZILI düşündüm.

Sevgiyle, barış içinde ve zihin sağlığı içinde kalınız efendim.