Sovyetlerin 1990’da gerçekleştirdiği Bakü Katliamı’nda can verenler,

Sovyet ordusu tarafından 20 Ocak 1990’da gerçekleştirilen Bakü Katliamı unutulmuyor. Vahşette yaşamını yitirenler, bugün Azerbaycan’da ve bu ülkenin dış temsilciliklerinde çeşitli etkinliklerle anılacak.

Sovyet ordusu tarafından 20 Ocak 1990’da gerçekleştirilen Bakü Katliamı unutulmuyor. Vahşette yaşamını yitirenler, bugün Azerbaycan’da ve bu ülkenin dış temsilciliklerinde çeşitli etkinliklerle anılacak.

Azerbaycan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Sözcüsü Elsever Salmanov, “İnsanlığa karşı işlenen bu vahşetin sorumluları hakkında soruşturma açılmalı” dedi. Salmanov, tarihte Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesi sürecine bakıldığında Azerbaycan halkının bağımsızlığı için çok ağır bedeller ödediğini söyledi. Elsever Salmanov, “Bu bedeller, Azerbaycan halkına bazen doğrudan büyük güçler tarafından, bazen de onların maşası fonksiyonunu yerine getiren Ermeniler tarafından Azerbaycan halkına tarihin çeşitli zamanlarında, özellikle son 150 yılda değişik şekillerde ödetilmiştir” dedi.

Ermenilerin toprak talebi

1990’lara doğru, Sovyetler Birliği‘nin yıkılacağının, herkesin malumu olduğunu hatırlatan Salmanov, şunları söyledi: “Tam da bu dönemde Sovyet yönetiminde Azerbaycan aleyhine faaliyetler doruk noktasına ulaşmıştı. Azerbaycan halkının Ulusal Lideri Haydar Aliyev‘in Sovyet yönetiminden ayrılmak zorunda bırakılması gerçeği bu durumu bize çok açık bir şekilde izah etmektedir. Zayıflayan devlet yapısındaki boşluktan yararlanan ve Sovyet yönetiminin kendilerine arka çıkmasından cesaret alan Ermeniler, Azerbaycan içinde ve Ermenistan’da Azerbaycan’dan toprak talepleri yönünde büyük çaplı faaliyetlere başladılar.” Azerbaycan halkının bu çirkinliklere bir son vermek amacıyla 19 Ocak 1990 tarihinde Bakü Özgürlük Meydanı’nda toplanma kararı aldığını kaydeden Salmanov, yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı:

Olağanüstü hal kararnamesi

“1990 yılının 19 Ocak günü akşam saatlerinde Sovyetler Birliği Devlet Güvenlik Komitesi’nin (KGB) ’Alfa’isimli özel bir birliği, Azerbaycan Devlet Televizyonu binasının genel elektrik ünitesini bombalayarak yok etti. Basın susturuldu ve ülkede görsel yayın yapılamaz oldu. Aynı gün Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov Bakü’de 20 Ocak tarihinden itibaren olağanüstü hal ilan edilmesi hususunda kararname imzalamıştı. Akşam saatlerinde Sovyet özel birlikleri deniz ve karadan Bakü’ye girdi. Daha kararnamenin yürürlüğe girmesine saatler kala 9 kişi katledilmişti.

Acılar bir kez daha tazeleniyor

Tarihe “20 Yanvar (Ocak) Faciası” olarak yansıyan, Kızıl Ordu tarafından 20 Ocak 1990 tarihinde sivil Azerbaycan vatandaşlarına karşı girişilen katliamın 21. yıl dönümünde ülkedeki bütün bayraklar yarıya indirilecek ve bu matem gününde, şehir merkezleri, devlet kurumları ile dış temsilciliklerde şehitleri anma toplantıları yapılacak. Azerbaycan’ın dış temsilciliklerinde de anma günü düzenlenecek. Bağımsızlık talebiyle sivil gösteriler düzenleyen Azerbaycan halkını bastırmak isteyen Moskova’daki Gorbaçov yönetimi, 1990 yılı 20 Ocak akşamı, modern ve ağır silahlarla donatılmış 66 bin kişilik Sovyet ordusunu Bakü ve diğer yerleşim merkezlerine gönderdi. Şehre giren Sovyet ordusu gösteri yapan halkın üzerine ateş açarak kadın-erkek, yaşlı-genç demeden 140 kişiyi katletti. Katliamda 744 kişi yaralandı, 841 kişi ise tutuklandı.

140 masum sivil öldürüldü!

Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçiliği Sözcüsü Elsever Salmanov, Bakü Katliamı’nı anlatırken, şunları söyledi: Başkent Bakü’ye giren Sovyet ordusunun özel birlikleri onlara verilen talimatlar gereği önlerine çıkan herkese ve her yöne rastgele ateş açıyor, tanklar önlerine çıkan her şeyi eziyor ve şehri darmadağın ediyorlardı. İnsanlar sokakta yürürken, evlerinde otururken, otobüste veya arabada giderken etrafa saçılan bu kurşunların hedefi oluyorlardı. Tam anlamıyla 21. yüzyılın eşiğinde Bakü’de bir insanlık dramı yaşanıyordu. Sovyet ordusunun operasyonları sonucunda 140 kişi katledilmiş, 600’den fazla insan yaralanmış ve 800’e yakın insan tutuklanmıştı.“ Salmanov şöyle devam etti:

İnsanlık dramı yaşandı

Hiç kuşkusuz Bakü’de yapılan bu insanlık dışı uygulamaları, 1956’da Budapeşte’de, 1986’da Almatı’da, 1968’de Prag’da, 1989’da Tiflis’te ve 1991’de Vilnüs’te yapılan katlimalarla aynı kategoride değerlendirilebilir. Sovyet yönetimi tüm bu yapılanları, ” Ordunun Bakü’ye girmesindeki amaç orada bulunan bürokrasinin ve aile bireylerinin korunmasıdır “ açıklaması ile savunuyordu. Sovyet kaynaklarındaki bilgiler bile bu savunmanın tamamen bir yalandan ibaret olduğunu ispatlıyor. Şöyle ki, o zamanlar Bakü’de İçişleri Bakanlığı’na bağlı 11 bin 500 çevik kuvvet ekibi ve Savunma Bakanlığı’na bağlı önemli sayıda askeri güç bulunuyordu.”

Mücadeleye devam

1990 Ocak Katliamı’nın sadece Azerbaycan’da tanınmasının yeterli olmadığını kaydeden Salmanov, şöyle dedi: “Uluslararası hukuk açısından bakıldığında sözkonusu katliamın insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına dahil edilmesi ve sorumluların bu çerçevede gerekli soruşturmaya tabi tutulması oldukça yerinde olur. Bizler bu yolda mücadeleye devam edeceğiz.”

20 Ocak Bakü Katliamı
Azadlığı istemirem zerre-zerre, qram-qram
Kolumdakı zencirleri qıram gerek,
Qıram! Qıram!
Azadlığı istemirem bir hap kimi, derman kimi,
İsteyirem sema kimi!
Güneş kimi!
Cahan kimi!
Çekil!
Çekil, ey qesbkar!
Men bu esrin gur sesiyem!
Gerek deyil sısqa bulaq.
Men ümmanlar teşnesiyem!