'Sözde Ermeni Soykırımı' ile ilgili kararlı duruşu ile ilgili Ermeni Lobisinin tepkilerine ve baskılarına maruz kalan Hakkı Keskin'in bize göndermiş olduğu yazısını aynen yayınl
'Sözde Ermeni Soykırımı' ile ilgili kararlı duruşu ile ilgili Ermeni Lobisinin tepkilerine ve baskılarına maruz kalan Hakkı Keskin'in bize göndermiş olduğu yazısını aynen yayınlıyoruz. Saygılarımızla wwww.belcikahaber.be -------------------------------- Değerli Arkadaşlar, Daha önce size Almancasını gönderdiğim âErmeni sorunu konusunda görüşümâyazımın Türkçesini bilginize sunuyorum. Bu yazıda görüleceği gibi benim 2001 yılından bu yana kamuoyunda savunduğum görüşlerim aynen korunmaktadır. Bu görüşlerimi meclis grubumun tüm milletvekillerine, parti yetkililerine ve danışmanlarına Bremenâde 10 ve 11 Ocak 2007 de yapılan toplantıda bir kere daha iletmiş bulunuyorum. Ayrıca bildiğiniz gibi medyayla yaptığım görüşmelerde de onlarca kez bu görüşümün altını önemle ve israrla çizmiş bulunuyorum. Bremenâdeki meclis grubu toplantısındaki oylamada benim tavrım ve oylamada koyduğum çekince bu görüşlerim doğrultusunda olmuştur. Bir basın mensubunun manşetten haberlerle kamuoyunda benim âErmeni Soykırımınıâ kabul ettiğim gibi bir imaj yaratmaya çalışmasını basın ahlakı kurallarıyla bağdaştırmak olası değildir. Bu kadar önemli bir konuda Almanyalı Türkler arasında ortak bir tavrın oluşmaya başladığı bir ortamda ve çok yönlü saldırılarla karşı karşıya geldiğim bir durumda, bir basın mensubumuzun bu tutumunu anlamak ve kabul etmek mümkün değildir. Az önce Sol Parti Meclis Grubu başkan vekili sayın Bodo Ramelowâdan bana ulaşan ve Türk basınına da gönderilmiş olan açıklamasında konuya ilişkin daha önce basına verdiğim bilgiler tamamen doğrulanmaktadır. Ãzellikle değerli basın ve diğer medya yetkililerden ricam ekte sunduğum görüşlerimi mümkünse tam metin olarak okurlarınızın bilgisine sunmanızdır. Konuya ilişkin daha ayrıntılı bilgiyi web sayfamdan : www.keskin.de izleyebilirsiniz. Dostça selamlar ve saygılarımı iletirim. Hakkı Keskin Prof. Dr. Hakki Keskin, MdB EU- Erweiterungsbeauftragter der Fraktion DIE LINKE. Mitglied des Ausschusses für die Angelegenheiten der EU Platz der Republik 1 11011 Berlin Tel. 030/ 227 70 838 Fax 030/ 227 76 838 www.keskin.de www.linksfraktion.de Wahlkreisbüro Feurigstr. 68 10827 Berlin Tel. 70509707 Fax 70509709 ---------------------------------------------------- Ermeni Sorunu Konusunda Görüşüm Birinci Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğuânda göçe zorlanan Ermeniler hakkında değerlendirilmelere ilişkin tartışmalardaki görüşüm, basında bundan kısa bir süre önce yinelenerek eleştirildi. Bu olaylara ayırdedici bir yaklaşımla baktığımdan, bu esnada çok sayıda Osmanlı Ermenisinin yaşamını kaybetmiş olduğunu gözardı ettiğim şeklinde suçlamalar geldi ve gelmektedir. Bu kesinlikle doğru değildir. Ben yalnızca, her iki tarafta da sayısız kayıplar verilmesine ve ağır acılara neden olan çatışma olaylarını farklı değerlendiriyorum. Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı olarak uzun yıllar süren önceki işlevimde, üyelerimizin çoğunluğunun bu konuyla ilgili düşüncelerini kamuoyuna aktarmanın en belirgin görevlerim arasında olmasının yanısıra, bu soruna ilişkin görüşlerimi geçmişte de çok kez dile getirmiştim. Geçmişte olduğu gibi şimdi de uğraşım, konuya ilişkin tartışmanın somutlaştırılmasına ve bilimsel fikir alış verişine katkıda bulunmaktır. Bununla ben, tarihi karşılıklı olarak yeniden ele almayı ve her iki halkın arasında barışma düşüncesini destekleme amacını gütmekteyim. Ancak şu sırada genellikle duygusal yürütülen tartışma ortamında bu, pozisyonların oldukça sertleşmiş olması yüzünden pek olanaklı görünmemektedir. Diaspora Ermeni Lobisi 1915 yılındaki zorunlu göçle (tehcir) bağlantılı olarak devlet tarafından örgütlenmiş bir soykırımdan söz ederken, Türkiye çoğunlukla Doğu Anadolulu Ermenilerin yerleşim yerlerinin zorla değiştirilmesinin, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğuânun savaşa bağlı, askeri stratejik durumunundan kaynaklandığı görüşünü savunmaktadır. Kişisel olarak ben, amaçları ne olursa olsun yüzbinlerce insanın sürülmesini, büyük bir insanlık dramı ve yanlış buluyorum. Türkiyeânin bu bağlamda sürgün sırasında yüzbinlerce Ermeninin ve aynı zamanda Müslümanın da yaşamını kaybettiği gerçeğini inkar etmediğini özellikle vurgulamak isterim. Ancak Türkiye kararlı bir şekilde, şimdiye kadar doğruluğu güvenli bir kanıtı bulunamıyan, kasıtlı bir yoketme amacı yüklemesine karşı çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kuruluânun 9.12.1948 tarihli kararına göre burada, âulusa ve etnik kökene dayalı veya dini açıdan belli bir grubun mensuplarını açıkca ya da saklı bir şekilde yok etme amacının var olduğuâ kanıtı gerekmektedir. Bu yüzden daha Haziran 2001âde Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı olarak şu öneride bulundum: ·Bu konuyu derinliğine araştırmak üzere Birleşmiş Milletler Ãrgütü himayesinde, üyeleri kendilerini bu alanda kanıtlamış tarihçilerden oluşan bir komisyonun kurulmasını öneriyoruz. Komisyon üyeleri, yarı yarıya Türkiye ve Ermenistan tarafından tayin edilen eşit sayıda Türk ve Ermeni tarihçilerinden oluşturulmalıdır. Bunun dışında, uluslararası tanınmış tarihçilerin de bu komisyonda üye olarak alınması için Ermenistanâla anlaşmaya varılması düşünülebilir. · Türkiye ve Ermenistan bütün arşivlerini ve belgelerini komisyon üyelerinin kullanımına sunmalıdır. · Bu müşterek komisyonun raporu, örneğin kararlaştırılmış bir inceleme süresinden sonra dünya kamuoyuna sunulmalıdır. 2005 yılında Türkiye Başbakanı Erdoğan, Ermenistan Cumhurbaşkanıâna aynen bu öneriyi yaptı. Fakat bu, şu ana kadar Ermenistan tarafından ele alınmadı. Böyle bir tarihçiler komisyonunu görevlendirme isteminin, Federal Meclis tarafından kabul edilen kararın (BT-Drucksache 15/5689) temel parçası olduğuna, burada önemle dikkatinizi çekerim. Bu temel çerçevede, yurtları dışında yaşayan belli bazı Ermeni çevreler tarafından sürekli olarak, aynen yukarıda belirtilen bu istemden ötürü bana karşı karalayıcı bir kampanya başlatılmasını anlamak olası değildir. Daha önceden olduğu gibi şimdi de bu önerimi, bu her iki taraf için de gayet acıklı bir dönemin bilimsel araştırılması yoluyla daha tarafsız ve olabildiğince Ermenistan ve Türkiye tarafından beraberce taşınan bir görüşe yaklaşılabileceği amacına bağlıyorum. Bu tarif edilen yolda oluşan bir değerlendirmeye elbette kayıtsız olarak katılırım ve bunu kendime malederim. Buna karşın ideolojikleştirilmiş bir bakış şeklinin sürdürülmesi, bu konunun tabulaştırılmasına yol açar ve genele açık gerekli tartışmayı ve tarihin yeniden incelenmesini engeller. Bu temelde iki halk arasında bir anlaşma ve barışmaya varılması olanaksızdır. Avrupaâdaki Ermeni diyasporasının çok sayıda dernek ve örgütleri son yıllarda yoğun bir şekilde ulusal meclislerde, olayları kendi yorumlarınca devlet tarafından örgütlenmiş bir soykırım olarak ifade eden kararlar çıkarılmasını sağlamışlardır. Bu onların doğal hakkıdır. Ãyleyse Türkiye dışında yaşayan Türklere de, bu konuyla ilgili görüşlerini ifade etmek için aynı hakkın verilmesi elbette gerekir. Bu konuda yalnızca tek bir geçerli tarih versiyonu olduğu kesinlikle doğru değildir. Bu konu bilimde değişmeksizin çelişkili olarak tartışılmaktadır. Tanınmış uluslararası ve Türk bilimadamlarının çok sayıda yayınları, ayırdedici bir bakış şekline dayalı birbirinden farklı pozisyonları göstermektedir. 1915â17 yılları arasında insani açıdan çok yüksek düzeyde acı dolu olayların kurbanı, kuşkusuz oldukça büyük bir sayıda Osmanlı Ermenileri olmuştur. Ancak ölenler arasında yüzbinlerce müslüman, özellikle Türkler ve Kürtler de bulunuyordu. Ãlen Ermenilerin sayısı gerçi belirgin şekilde daha yüksek olmakla beraber bu, tekilleştirilmiş bir mazlum-suçlu-tanımının bilimsel temelden yoksun bir dogmatikleşmesine yol açmamalıdır. Son yıllarda içinde Alman Federal Meclisiânin de bulunduğu pek çok Batı Avrupa meclisleri tarafından alınmış olan kararlar, bu görüş açısını ne yazık ki hesaba katmamakta ve buna ek olarak Ermeni Türk anlaşmazlığının tarihsel oluşum bağlamını da görmezlikten gelmektedir. Dışardan zorla yüklenen, Türk ve Kürt mazlumların hiçbir şekilde hesaba katılmadığı ve böylece ölçülü bir değerlendirmeye esas oluşturmayan bir bakış şekli, Türkiyeâde halkın çok büyük bir çoğunluğu tarafından kabul edilmemektedir. Ãünkü bu çoğu kez, hala mevcut olan az sayıda görgü tanıklarının kendi yaşamış olduklarıyla ve sonraki kuşaklara aktarılan bilgilerle çelişmektedir. Bu benimle de kişisel olarak ilgili bir durumdur. Bundan dolayı günümüzde birbirine oldukça karşıt iki bakış şekli pekleşmiştir, ki bunlardan hemen hemen yalnızca Ermeni verziyonu Almanyaâda yansıtılmaktadır. Bu arada Türkiye dışında doğmuş ve büyümüş olan pek çok Türk kökenlinin o zamanki olaylar hakkında ya çok az bilgisinin olması, ya da hiç bilgisi olmaması da buna zorlaştırıcı bir etken olarak eklenmektedir. Bu insanların önce, aslında gerçekte neler olduğunu bilmek istemeleri ve nedenini araştırmaksızın Ermeni tarih verziyonunu kabul etmeyecekleri, anlaşılabilir olması gerek. İki halk arasında barışmayı sağlayabilecek şekilde, tarihin dürüst olarak yeniden incelenmesi bu yüzden, son bir değerlendirme yapılmadan önce anlaşmazlığın tarihsel sürecinin olabildiğince gerçeği yansıtan bir şekilde canlandırılmasını gerektirmektedir. Bu herşeyden önce zorunlu göçün hedefi ve süreciyle ilgilidir. Ermeni tarih yazımı ve politikası tarafından bu bağlamda tekrar tekrar vurgulanan, âsoykırımınâ tarihsel açıdan çoktan kanıtlanmış bir gerçeği temsil ettiği düşüncesi, şu anda kabul edilemez. Uluslararası bir kurulun veya Birleşmiş Milletler Ãrgütüânün bu güne kadar böyle bir saptama yapan bir kararı mevcut değildir. Bunun karşıtını iddia eden kimse, böyle bir sonuca varan, tarihsel ve saptırılmamış gerçeklere ve arşiv malzemesine dayanan resmi bir araştırmanın ne zaman yapılmış olduğunu ortaya koyması gerekir. Bu olsaydı, bilimde mevcut yukarıda belirtilen kökten farklı görüş pozisyonları artık var olmazdı. Bundan dolayı bilimsel araştırmanın önüne geçmek veya hatta bunun yerini almak ve tarihsel olaylara kendi siyasi tanımlamalarını iliştirmek, hiç bir zaman Avrupa parlamentolarının görevi olamaz. Bu nedenlerden dolayı yoğun bir birimsel araştırmayı ivedilikle gerekli görüyorum.