Hayatta daima gerçekleri savun! Taktir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun /Che Guevara
Hayatta daima gerçekleri savun! Taktir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun /Che Guevara
………………..Ne güzel başlar oysa, bir EVET der insan; çoğu zaman çok düşünülmüş, kimi zaman ise hiç düşünülmeden alınan bir kararla. Her şey mükemmel, her şey güzel ve her şey bir çocuk gibi masum…Lakin öyle bir zaman gelir ki, hayat acımazsızca size verdiği mutluluğu geri almaya başlar. Sözcükler anlamını yitirmeye başladığında yavaş-yavaş yok olur sadeliği ömrün ve artık yüreğimiz baharı unutmuştur, denize hasrettir türkülerimiz, ağlamaklı bir Nisan yağmuruyuz şimdilerde! Oysa ki bahar da gelmişti ne güzel, bembeyaz bir papatya tarlasının üzerine uzanmıştım boylu boyunca kollarım iki yana düşmüş kucaklıyordum güneşi…Bir sonbahar sabahı içime çektiğim toprak kokusu kadar özlemiştim güneşi ama doğmuyor artık, o eski güneş yok artık…
Savunduğumuz ideolojilerimiz, arkasında durduğumuz sözlerimiz, inancımız, sevgimiz, saygımız ve mücadelemiz kaybolan güneşin arkasında kaldı sanki. Bilirdik ki; yalan şeytan kelamı, iftira dipsiz bir kuyuydu. Allah’tan korkar, kuldan utanırdık, bin düşünür bir söylerdik.
Şimdilerde insanlığı koyduğun yerde bulamıyorsun; herkes çok biliyor, az bilen hiç yok. Okumadan, dinlemeden, analiz etmeden renk veriyor ve dolayısıyla yaşamın ahengini azaltıyoruz…Buz dağının iki yüzü vardır ya hani, biz hep soğuk tarafından bakalım, günümüzde sosyallik, arkadaşlık ve dostluk kavramları değişti, hele yüreğimizdeki o dünya şimdilerde kül oldu, küllerle yeni bir dünya yaratana selam olsun…Neden mi?
- Yazanımız çok, okuyanımız az
- Niceliğimiz çok, niteliğimiz az
- Talep edenimiz çok, emek verenimiz az
- Acelemiz çok, sabrımız az
- Soframız çok, tadımız az
- Alanımız çok, verenimiz az
- Bozanımız çok, yapanımız az
- İlkelerimiz çok, uyanımız az
- Günahımız çok, tövbemiz az
Görülüyor ki; harap ve köhne bir gönülle yaşamak, dikenleri devşirmektir en gerçekliğe… Hele yaş ilerledikçe yeni öğrendiklerimizi de daha hızlı unutuyor ve yorulan belleklerle geriye sayıyoruz. Hep susuyoruz hayata karşı, sanki bir el bizi yönetiyor, haykıramıyoruz bir türlü suçlulara suçlarını. Yapay bellek mi taşıyoruz nedir anlamadım ve anlam veremedim… İyisi mi susmaya devam edeyim, yoksa kendime olan özsaygımı kaybedeceğim…
“Kalbe, sigaradan daha çok zarar veren bağımlılıklar var. İnce düşünmek, nezaket, haddinden fazla değer vermek, kırmamak için kırılmak ve tüm bunları değmeyecek şahsiyetler için feda ettiğini hep sonradan anlıyor olmak gibi” (R/P…P.Loubat)
Arş.Gör.Leman KUZU©
İstanbul, 31 Mart 2014