Afyonkarahisar’ın en önemli ilçelerinden Emirdağ’ın kültürel geleneklerinden olan ‘Gelin alma ve kına yakma’ geleneği Turkish Lady Derneği tarafından Avrupa’nın ve Belçika’nın Başkenti Brüksel’de sahneye taşındı.
Afyonkarahisar’ın en önemli ilçelerinden Emirdağ’ın kültürel geleneklerinden olan ‘Gelin alma ve kına yakma’ geleneği Turkish Lady Derneği tarafından Avrupa’nın ve Belçika’nın Başkenti Brüksel’de sahneye taşındı.
Başarılı ve ilginç etkinlikleriyle göz dolduran Turkisl Lady bu kez farklı bir etkinlik anlayışını sahneye taşıdı. Emirdağ yöresinde geleneksel hale gelen düğün törenini ‘Bir Emirdağ Düğünü’ adıyla sahneye taşıması ilgi ve coşkuyla izlendi.
Yeni Yaşam Düğün Salonu’nda düzenlenen etkinlikte başarılı sunucular Ertan Öz ve DJ EFE’nin birlikte sunumlarıyla gerçekleştirdiği törende önce , türküler okundu, kına yakıldı, minik folklörcüler oyunlarını oynadı daha sonra, Therapy Tiyatro Topluluğu’nun gerçekleştirdiği ve Belçika’da bir ilk olan geleneksel bir adet olan ‘At üzerinde Gelin’ halayı, bayrak, fener ve diğer görseller eşliğinde sahnede canlandırıldı. Salonu dolduran kalabalık coşku ve ilgiyle bu sahneyi izleyerek, tiyatrocuları dakikalarca alkışladılar.
Kaynana’nın Gelin’e takı takması, gelin için maniler okuması ve gelin’e kına yakma töreni tamamen yöresel giyisiler ve malzemelerle sunuldu. Brüksel’de yaşayan başta Emirdağlılar olmak üzere bine yakın insan bu güzel görsel etkinliğe şahit olmanın mutluluğunu ve coşkusunu yaşadılar.
Kına yakma, tören öncesi halk sanatçıları Fakı Edeer ve Damla Kırtaş ‘Kına’ ile ilgili türkü ve manileri eşliğinde yapıldı. Programda davetlilere bölgesel yemek olan mercimekli bulgur, ayran ve İnce lavaş ekmekleri ikram edildi.
Etkinliğe ev sahipliği yapan Turkish Lady Genel Koordinatörü Derya Alic, ilginin büyük olması nedeniyle organizasyona bazı aksaklıkların olduğunun altına çizerek, bundan dolayı özür diliyorum » dedi.
Genel Koordinatör Alic, konuşmasını şu şekilde sürdürdü :
« Saygıdeğer Protokol üyeleri ve bay/bayan tüm davetlilerimiz ptogramımıza gösterdiğini yakın ilgi ve alakaya çok teşekkür ediyorum.
Değerli misafirler, Nasıl ailelerin kendilerine özgü hayat tarzları varsa, şehirlerin ve ülkelerin de kendilerine özgü gelenekleri vardır. Her ailenin, her toplumun kendine ait, onları diğerlerinden farklı kılan kültürel değerleri vardır. Kültürel değerler, milletlerin tarihi boyunca gelişen ve insanların hayat tarzını şekillendiren unsurlardır. Bu değerlere sahip çıkmak öncelikle bizi bilinçlendirir, kimliğimizi güçlendirir ve bunları yaşatmak isem bizim verimli yaşamamızı sağlar. Diğer alanlarda oldugu gibi, toplumsal hayatımızda da sağlıklı olan çeşitliliktir. Çeşitlilik ister kültürel, isterse ekolojik olsun, bir sistemin hayat kaynağıdır. Çeşitlilik, sisteme sadece direnç ve istikrar değil, aynı zamanda, renk ve güzellik de katar. Biyolojik çeşitlilik bozulduğunda ise, doğanın dengesi bozulur ve felaketler birbirini takip eder. Türlerin benzer olması iyi sonuçlar vermez. Aynılık sakatlık doğurur! Yerel kültürlere sahip çıkmak, bu dünyanın çeşitliliğini ve dengesini korumak anlamına gelir. Artık, dünyada ve Avrupa'da, çok kültürlülük (multi-kültüralizm) giderek daha fazla savunulan “ahlaki” bir görüş olarak gelişiyor.
Avrupa Birliğinin ve UNESCO'nun, “Dünya kültürel çeşitliliğini koruma” politikaları hep bu yolda atılan adımlardır. Yerel kültürümüze sahip çıkmamız, bizden daha büyük olan evrensel bir kültüre de, katkıda bulunmamız için önkoşuldur. Ben, önümüzdeki dönemlerde, bir taraftan küreselleşmenin hayatımızı daha da derinden etkileyeceğine inanırken, diğer taraftan da “dünyalı” olmanın en önemli koşulunun, kendine güvenen, güçlü, yerel kültürlere sahip olmaktan geçtiğini düşünüyorum.
Nasıl ki, bir Fransiz veya ingiliz, önce kendisine ait özellikleriyle, dünya kültürünün bir parçasıysa, bizler de ancak, kendimize has özelliklerimizle, dünya kültürünün bir parçası olabiliriz. Bugün, hiçbir kültür kendisini azımsayarak, kendi değerlerini aşağılayarak, beğeni kazanamaz. Kendisini değerli bulmayanı, kimse değerli bulmaz. Unutmayalım, köklerinden beslenmeyen hiçbir ağacın meyvesi olmaz. Ben, tüm bunları söylerken, yani yerel olanı yüceltirken, evrensel olandan kop-MA-MA-mız gerekir düşüncesindeyim.
Bence doğrusu nedir biliyor musunuz? Yerel olanı, evrensel bir anlayışla evlendirebilmektir. Iste, tüm bunları göz önünde bulundurarak, böyle bir kültür programını sizlere sunmayı uygun bulduk, umarım beğenirsiniz. Ayrıca, bu yıl Turkish Lady derneğinin de, 10. kuruluş yıldönümü! Bu çerçevede, bu çalışmada emeği geçen, sahnede ve sahne arkasında yer alan ve bu akşam burada bu güzelliklerin tanıtılmasına katkıda bulunan herkese derneğimiz Turkish Lady adına şükranlarımı sunuyorum » dedi.
Aliç’in konuşmasından sonra, T.C. Brüksel Başkonsolosu Ali Barış Ulusoy ve Saint Josse Belediye Başkanı Emir Kır, birer selamlama konuşması yaptılar.
Konuşmalarında, « Coşkulu ve güzel bir ortamda Anadolu’nun güzel geleneklerini Avrupa ve Belçika’nın başkentinde tanıtılması kültürel ve dostluk ilişkilerinin güzel bir örneğidir. Kültürlerin buluşması insanların yakınlaşmasına vesile olmakta. Bu güzel etkinliği düzenleyen Turkish Lady’i tebrik ediyoruz » dediler.
Programa T.C. Brüksel Başkonsolosu Ali Barış Ulusoy, Eşi Esin Ulusoy, Saint Josse Belediye Başkanı ve Federal Milletvekili Emir Kır, Brüksel Milletvekili Hasan Koyuncu, Saint Josse Belediye Başkan Yardımcıları Kadir Özkonakçı, Philippe Boikete, Gent Büyükşehir Başkan Yardımcısı Resul Tapmaz, Schaerbeek Belediye Meclis Üyesi Döne Sönmez, Eğitim Müşaviri Sinan Ada, Turkse Unie Başkanı Rıfat Can, Sivil Toplum Kuruluş temsilcileri ve kalabalık davetli katıldı.
Oynanan Emirdağ yöresi halk oyunları ve çekilen halaylarla program sona erdi.
Bu güzel etkinliği düzenleyen Turkish Lady’e ve Therapy Tiyatro grubuna çok teşekkür ediyoruz. Belçika Haber Be.