DİYANETLE İLGİLİ TARTIŞMALARA SON NOKTA KONULDU

T.C. Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı, Yurt dışı Diyanet Cami Görevlilerinin "˜FETÖ'cüleri fişlenmelerinin istenildiği iddiaları Avrupa ve Flaman medyasında yer almıştı. Bu haberler üzerine Flaman Bölgesi İçişleri Bakanı Liesbeth Homans (N-VA), bu haberlerin doğruluğu tespit edilirse, Flaman bölgesindeki Diyanet Camilerini kapatmakla tehdit' etmişti.

T.C. Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı, Yurt dışı Diyanet  Cami Görevlilerinin ‘FETÖ’cüleri fişlenmelerinin istenildiği iddiaları Avrupa ve Flaman medyasında yer almıştı. Bu haberler üzerine  Flaman Bölgesi İçişleri Bakanı Liesbeth Homans (N-VA), bu haberlerin doğruluğu tespit edilirse,  Flaman bölgesindeki Diyanet Camilerini kapatmakla tehdit’ etmişti.

Diyanet’in vatandaşlar hakkında istihbarat topladığı haberlerine T.C. Diyanet  işleri Başkanlığı ve Belçika Diyanet Vakfı  yayınladıkları mesajlarda bu iddiaları ret ederek, asılsız iddialar olduğunu içeren mesajları Fransızca ve Flamanca olarak yayınlayarak, tepkilerini dile getirdiler.
Konuyla ilgili olarak T.C. Brüksel Büyükelçisi Hakan Olcay’da devreye girerek, Flaman Bölgesi İçişleri Bakanı Liesbeth Homans konuyla ilgili bilgiler aktararak, haberlerin asılsız olduğunu, bu konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı ve Belçika Diyanet Vakfı’nın haberleri asılsız haberler olduğu mesajlarını kendilerine aktardı.
Büyükelçi Hakan Olcay  Genel Yayın Yönetmenimiz Celil Gündoğdu’ya verdiği bilgilerde “Diyanet Görevlilerinin ‘FETÖ’ kapsamında insanları fişleme istekleri haberlerinin aslı olmadığını, bu tür haberlerin Belçika-Türkiye ilişkilerini bozmaya yönelik yanlış haberler olduğunu” belirterek, konuyla ilgili olarak, “Belçika makamları ve yetkililerini konuyla ilgili olarak bilgilendirdik, yetkililerin görüşmelerimizden tatmin oldukları ve meseleye son noktayı koyduklarını” belirtti.
Konuyla ilgili haber ve tepkileri aşağıda görebilirsiniz.

HABERİN BASINA YANSIMASI
Eski Flaman İçişleri Bakanı Marino Keulen (Flaman Liberalleri-Open VLD)’ün o zamanlar ki danışmanı Sven De Spiegeleer, bugün Flaman De Standaard Gazetesi’nde yazdığı köşe yazısında Flaman Bölgesi’nde tanınan 28 Türk Cami’sinin, Türkiye’de yaşanan darbe girişimi sonrası Türkiye’ye bu kadar bağlı olan camilerin finansal olarak desteklenmesinin ne kadar doğru olduğunu sorguladı.
Şu anki Flaman İçişleri Bakanı Liesbeth Homans (Flaman Milliyetçileri-N-VA) ise, Devlet Güvenlik Birimlerinin camileri kontrol etme görevi olduğunu ve kendilerinden özellikle Diyanet’e bağlı camilerle ilgili olarak ekstra bilgi istediğini bildirdi.
Belçika’nın Flaman Bölgesi’nde tanınmış olan camilerin 13’ünün, direkt olarak Türkiye din işleri-Diyanet başkanlığına bağlı olan Belçika Diyanet Vakfı camileri olduğunu vurgulayan Sven De Spiegeleer, “ Türkiye’deki başarısız darbe girişiminin ardından, Belçika’daki Diyanet Camileri’nde de temizlik başlatıldığını” kaydetti.
De Spiegeleer, “ Türkiye Hükümeti’ne bu kadar bağlı ve Erdoğan’ın ve Ak partinin etkisi altındaki bu camileri tanımak ve ödenek vermenin ne kadar doğru olduğunu sorguluyor” tanınmış ise bu camilerin zaten Devlet Güvenlik Birimlerinin kontrolünde olduğunu ve son olaylardan sonra kendilerinden özellikle Diyanet Camileri ve networkü hakkında tavsiye istediğini açıkladı.
*******************************************
Belçikalı Bakan, diyanet camilerini kapatmakla tehdit etti.
Flaman Bölgesi İçişleri Bakanı Liesbeth Homans (N-VA), Flaman bölgesindeki diyanet camilerini kapatmakla tehdit etti. Diyanet Cami imamlarının Belçika’daki Gülen hareketine bağlı şahısları Türkiye’nin emriyle fişledikleri iddiası dün Flaman meclisinde gündeme geldi.
Flaman Bölge İçişleri Bakanı Liesbeth Homans, böyle bir durumun gerçek olması durumunda tüm camileri kapatabileceğini belirtirken, Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisinden de açıklama istedi.
Homans, cami imamlarının bu tür olaylara bulaşmış olması durumunda camilerin tanınmalarını geri çekeceğini de aktarırken, Türk Büyükelçiyle görüşeceğini ifade etti.
********************
T.C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI BASIN AÇIKLAMASI
Diyanet İşleri Başkanlığı Avrupa’da ilgili ülkelerin anayasasına ve kanunlarına göre kurulan sivil toplum kuruluşlarının din görevlisi talebini yaklaşık 40 yıldır karşılamaktadır. Bugüne kadar hizmet yürütülen bu ülkelerde özgün bir model ortaya konmuş ve herhangi bir sorun yaşanmamıştır. Diyanet İşleri Başkanlığının ortaya koyduğu din hizmetleri toplumlarda şiddeti değil, her zaman barışı, güveni ve huzuru esas almıştır.
Son yıllarda özellikle Batı’da aşırı sağ fikirlerin, yabancı düşmanlığı ve İslamofobik temayüllerin artması ile birlikte söz konusu din hizmetlerine yönelik bazı ön yargılı kuşkuların sürekli gündemde tutulduğu bilinmektedir. Hâlbuki dünyanın büyük bir şiddet sarmalından geçtiği bugünlerde Diyanet İşleri Başkanlığının sunduğu din hizmetlerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunduğu açıktır.
Son günlerde Türkiye’de bazı basın-yayın organlarında “Diyanet MİT gibi çalışıyor” şeklinde gündeme taşınan haberlerin hiçbir gerçekliği yoktur. Bu tür haberlerden sonra Avrupa’da yayın yapan bazı medya organlarında yurt dışında görev yapan din görevlilerimizin “ajanlık ve jurnalcilik” ile suçlanması asla kabul edilemez. 40 yıldır Avrupa’da İslam’ın sahih bilgisi, evrensel değerleri, barışa ve güvenliğe vurgu yapan mesajları doğrultusunda görev yapan din görevlilerimize yönelik böylesine çirkin iftiraların atılarak adeta bir karalama kampanyasına dönüştürülmesi son derece kaygı ve endişe vericidir. Bu tür yayınların, özellikle 15 Temmuz Darbe girişiminden sonra yaygınlaşması, FETÖ/PDY’nin yurt dışında Türkiye aleyhtarlığına yönelik algı operasyonlarının bir parçasıdır. Terör örgütü olduğu tescillenen, darbe girişiminde bulunarak Türkiye’de demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışan, dini istismar eden, özel hayatın dokunulmazlığını ve mahremiyetini ihlal eden, tecessüs yapan FETÖ/PDY’nin yurt dışındaki faaliyetleri hakkında din görevlilerimizin uyarılması ve bu konuda bilgilendirilmesi, hem cami cemaatinin huzuru, hem birlikte yaşama kültürünün zedelenmemesi hem de Avrupa toplumunun güvenliği açısından hayati önemi haizdir. Hâl böyleyken asıl endişe verici olan ise bu tür yalan haberlere itibar edilmesi, Avrupa’daki bazı siyasi partilerin bunu bir propaganda malzemesi yapması, böylelikle yabancı düşmanlığı ve İslamofobinin tırmandırılmasıdır.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın dini vecibelerini ifa etmelerini kolaylaştırmak amacıyla yurtdışında görevlendirilen din görevlilerimizin, görev tanımının dışında herhangi bir faaliyetle iştigal etmeleri söz konusu değildir.
Diyanet İşleri Başkanlığının herhangi bir çalışanı hiçbir vatandaşımızın özellerini araştırma ve soruşturma gibi bir davranış içinde bulunamaz. Bu, sadece hukuken değil, dini olarak da İslâm’ın kesinlikle yasakladığı ve “tecessüs” olarak adlandırdığı ahlak ilkesinin bir gereğidir. Bu ve benzer hususlarda ortaya çıkabilecek gayr-i hukuki ve gayr-i ahlaki durumların, Başkanlığımızca inceleme ve değerlendirmeye alınacağından hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
*******************************************
COMMUNIQUÉ DE PRESSE
Depuis 40 ans, la Présidence des Affaires religieuses turque (Diyanet) répond à la demande faite par les associations, mises sur pied selon les constitutions et les lois des pays concernés, en leur octroyant les services de fonctionnaires religieux. Les services rendus dans ces pays par notre Présidence se sont déroulés suivant un modèle unique en soi qui n’a connu jusqu'à ce jour aucun problème. Les services religieux mis en place par la Présidence des Affaires religieuses en faveur des communautés se sont toujours appuyés, non pas sur la violence, mais sur la paix, la sûreté et la tranquillité.
Ces dernières années, en particulier en Occident, les idées de l’extrême-droite, les tendances xénophobes et islamophobes qui ne cessent d’augmenter et d’être à l'ordre du jour ont alimenté une certaine méfiance, suspicion et les préjugés envers les services religieux décrits plus haut. Alors que le monde traverse une grande spirale de violence, il est évident que les services religieux offerts par la Présidence des Affaires religieuses sont plus que jamais nécessaires.
Ces derniers jours, certains organes de presse disent que « la Diyanet travaille comme les services secrets turcs ». Ces allégations n’ont aucun rapport avec la réalité. Après ce genre de nouvelle, certains organes de médias en Europe ont accusé nos fonctionnaires religieux d’être « des agents secrets et des dénonciateurs ». Ce qui est absolument inacceptable. Nous sommes fortement préoccupés par ce genre de calomnie, qui s’est transformée en campagne de dénigrement, faite à l’encontre de nos fonctionnaires religieux dont le souci est de répandre depuis 40 ans en Europe les vraies valeurs et les messages universels de l’islam en mettant l’accent sur les messages de paix et de sécurité. Ces genres de publications, qui se sont d’ailleurs propagées après la tentative de coup d’Etat avortée du 15 juillet, font partie des manipulations de perception de FETÖ/PDY (Organisation Terroriste Fetullah/Structure Paralele d’Etat) à l’étranger pour créer un antagonisme envers la Turquie. Dans un esprit de maintien de la sérénité des fidèles dans les mosquées et de la culture du vivre ensemble et pour la sécurité de la communauté européenne, il est vital que nos fonctionnaires religieux soient mis en garde et mis au courant des agissements des organisations FETÖ/PDY, qui on été officiellement reconnues comme des organisations terroristes, tenté de commettre un coup d’Etat, voulu mettre fin à la démocratie en Turquie en exploitant la religion, en empiétant sur les droits de la vie privée sans se soucier de l’intimité des individus. Ce qui est le plus préoccupant, c’est de se fier à ces désinformations qui sont utilisées comme outil de propagande par certains partis politiques en Europe qui provoque ainsi une monté de la xénophobie et de l'islamophobie.
Il est hors de question que nos fonctionnaires religieux s’engagent dans d’autres activités que celles qui consistent à faciliter les pratiques des obligations religieuses de nos concitoyens vivant en Europe.
Aucun membre du personnel de la Présidence des Affaires religieuses ne peut s’immiscer dans la vie privée de quiconque ou faire des recherches sur quelqu’un. Ce comportement est formellement interdit non seulement par la loi mais aussi par l’islam qui le nomme « tecessüs » c’est-à-dire « espionner ». Tout le monde peut être sûr que de tels agissements qui sont illégaux et contraire à la morale seront examinés et évalués par notre Présidence.
Présidence des Affaires Religieuses Turque
PERSBERICHT
Gedurende 40 jaar heeft het Turkse Voorzitterschap voor Religieuze Zaken (Diyanet) geantwoord op het verzoek van VZW’s, opgericht in overeenstemming met de grondwet en de wetten van de betrokken landen, door hen religieuze ambtenaren te sturen. De verstrekte diensten in deze landen door ons Voorzitterschap vond plaats als een uniek model op zich dat tot nu toe bekend is en waren zonder problemen. Opgericht door de Diyanet in het voordeel van de islamitische gemeenschappen zijn deze diensten gebaseerd, niet op geweld, maar op vrede, veiligheid en rust.
In de afgelopen jaren, vooral in het Westen, de ideeën van de extreemrechtse, de xenofobische en islamofobische tendensen zijn toegenomen en sommige vooroordelen geven bezorgdheid voor het uitoefenen van bovenbeschreven religieuze diensten. Terwijl de wereld in een grote spiraal van geweld ligt, is het duidelijk dat de religieuze diensten van de Diyanet meer dan ooit nodig zijn.
In de afgelopen dagen horen wij sommige media zeggen dat ”de Diyanet werkt als de Turkse geheime diensten". Deze beweringen houden geen verband met de realiteit. Na dit soort nieuws hebben sommige Europese media organen onze religieuze functionarissen beschuldigd "geheime agenten en informanten" te zijn. Dit is strikt onaanvaardbaar. Wij zijn zeer bezorgd over deze vorm van laster, die veranderd is in een lastercampagne die zich verspreidt in Europa, gebruikt tegen onze religieuze ambtenaren wiens taken zijn, gedurende 40 jaar, de echte waarden en universele boodschap van de islam, gericht op vrede en veiligheid, te verspreiden. Dit soort publicaties, die ook worden verspreid na de poging tot de mislukte staatsgreep op 15 juli, zijn een deel van de manipulatie van waarneming van FETÖ/PDY (Fetullah Terroristische Organisatie/Parallelle Structuur van de Staat) in het buitenland om vijandschap tegen Turkije te veroorzaken. Om de rust van de gelovigen in de moskeeën en de cultuur van samenwonen te handhaven en voor de veiligheid van de Europese burgers, is het essentieel dat onze religieuze ambtenaren worden gewaarschuwd en op de hoogte gebracht worden over de acties van FETÖ/PDY organisaties, die officieel zijn erkend als terroristische organisaties, die hebben geprobeerd om een staatsgreep te plegen, wilden de democratie in Turkije doen verdwijnen door het exploiteren van de religie, door inbreuk te maken op het recht op privacy, zonder zich te bekommeren van het privéleven van personen. Wat het meest verontrustend is, is dat deze desinformatie als propaganda wordt gebruikt door sommige politieke partijen in Europa en dat leidt tot een stijging van de xenofobie en de islamofobie.
Onze religieuze functionarissen kunnen geen andere werkzaamheden verrichten dan het vergemakkelijken van de religieuze verplichtingen van onze burgers in Europa.
Geen medewerker van de Diyanet kan zich bemoeien met de privacy van een persoon of onderzoek doen op iemand. Dit gedrag is verboden, niet alleen door de wet, maar ook door de Islam die het "tecessüs" noemt, met andere woorden "spioneren". Iedereen kan er zeker van zijn dat dergelijke acties, die illegaal en onethisch zijn, zullen worden beoordeeld en geëvalueerd door ons Voorzitterschap.
Het Turkse Voorzitterschap voor Religieuze Zaken

BELÇİKA DİYANET BASIN AÇIKLAMASI | COMMUNİQUÉ DE PRESSE | PERSBERİCHT
Bazı basın yayın organlarında yer alan 'Diyanet FETÖ ihbarcılığı yapıyor' şeklindeki  haberlerle kurumumuz ilişkilendirilmek istenmektedir.
Bahse konu haber ve yorumlar ile alakalı olarak ne Belçika Diyanet Vakfı Genel Merkezi ne de bağlı cami ve derneklerimizin herhangi bir ilgisi yoktur. Kurumumuzun hiçbir birimi tarafından haberin içeriğinde iddia edildiği gibi bir çalışma ve rapor talimatı verilmemiştir.
Bir süredir kurumumuza yönelik oluşturulmaya çalışılan olumsuz algı çabalarının yeni bir halkası olan ve gerçekle bağdaşmayan bu asılsız iddiaları tümüyle reddediyoruz.
Kamuoyuna duyurulur.
Belçika Diyanet Vakfı
************************************************
                                                       Communiqué de Presse  09/12/2016
Nous tenons à porter à la connaissance de l’opinion publique et des médias que certaines rumeurs qui circulent dans des réseaux sociaux selon lesquelles la Diyanet de Belgique dénoncerait des individus appartenant au réseau « Gülen » ou qu’elle recueillerait des informations à leurs sujets sont totalement fausses et sans aucun fondement.
La Diyanet de Belgique, ses associations et mosquées qui lui sont attachées n’ont strictement rien à voir avec le contenu de ces rumeurs d’ailleurs diffamatoires.
Il s’agit d’une énième tentative de dénigrement visant à provoquer une perception négative de notre institution.
Nous rejetons donc catégoriquement ces allégations à l’égard de notre institution.
 **********************************************
Diyanet de Belgique
Persbericht 09/12/2016
We willen graag het grote publiek en de media op de hoogte brengen dat sommige geruchten in sociale netwerken waarbij de Diyanet van België personen die behoren tot het netwerk "Gülen" zou aangeven of over hen informatie zou verzamelen, zijn volstrekt onjuist en ongegrond.
De Diyanet van België en de verenigingen en de moskeeën die eraan verbonden zijn hebben niets te maken met de inhoud van deze geruchten die trouwens lasterlijk zijn.
Dit is de zoveelste denigrerende poging om een negatieve perceptie van onze instelling te veroorzaken.
Wij verwerpen dan ook categorisch de beschuldigingen met betrekking tot onze instelling.
Diyanet van België.
www.belcikaaydinhaber.com