Ordu ve milletin önderinin etrafında kenetlenmesiyle verilen ölüm-kalım savaÅının, bir ulusun baÄımsızlıÄını kazanmasıyla sonuçlandıÄı Büyük Zafer, 84. yaÅına ulaÅtı. Büyük Zafer'in yapı taÅlarını, milletin önderle birbirine karÅılıklı inanç ve g
Ordu ve milletin önderinin etrafında kenetlenmesiyle verilen ölüm-kalım savaÅının, bir ulusun baÄımsızlıÄını kazanmasıyla sonuçlandıÄı Büyük Zafer, 84. yaÅına ulaÅtı. Büyük Zafer'in yapı taÅlarını, milletin önderle birbirine karÅılıklı inanç ve güveninin yanında 15 güne yakın zamanda 450 kilometreyi yaya ve savaÅarak kat eden bir ordunun kahramanlıÄı oluÅturdu. AA muhabirinin, çeÅitli kitap ve makalelerin yanı sıra Atatürk'ün Nutku'ndan derlediÄi bilgilere göre, BaÅkomutan Mustafa Kemal PaÅa, taarruz için kesin kararını 1922 yılının haziran ayında verdi. Bu kararını sadece Batı Cephesi Komutanı İsmet PaÅa, Genelkurmay BaÅkanı Fevzi PaÅa ve Milli Savunma Bakanı Kazım PaÅa ile paylaÅtı. Hazırlıkların süratle tamamlanması konusunda komutanlarla mutabık kalındı. Yılın ilk yarısından itibaren hazırlıkların sürdüÄü Türk ordusunda, tümenlerdeki asker sayıları 8 bin 500'e çıkarıldı. DüÅman cephesi, Atatürk'ün deyimiyle Marmara'dan Menderes'e kadar uzanırken, her iki tarafın insan ve tüfek kuvvetleri birbirine yakın olarak deÄerlendirildi. Yunan ordusunun makineli tüfek, top, uçak, cephane ve teknik malzeme bakımından, Türk ordusunun ise süvari sayısında daha üstün oldukları görüldü. ''GİZLİLİK VE DİSİPLİN'' Büyük Zafer'e giden yolda gizlilik ve disiplin çok önemli rol oynadı. 28 Temmuz günü bir futbol maçı bahane edilerek ordu komutanları AkÅehir'e çaÄrıldı, burada komutanların görüÅleri alındı. İsmet PaÅa, 6 AÄustos günü ordularına gizli olarak taarruza hazırlık emri verdi. Gazi de Ankara'da Bakanlar Kurulu ile bu konuda görüÅ birliÄine vardı. 13 AÄustos gününden baÅlamak üzere kolordu ve tümenler, yıÄınak yerlerine sevk edildi. Fevzi PaÅa bu sırada cepheye gitti. Birlikler, gündüz gizlenip geceleri yol aldılar. Cepheye 50'si aÄır, 200'den fazla top yerleÅtirildi. Mustafa Kemal PaÅa, 17 AÄustos günü birkaç kiÅi hariç kimseye haber vermeden Ankara'dan ayrıldı. Otomobille Konya'ya, buradan 20 AÄustosta AkÅehir'e geçti. Harekatın kamuoyundan gizlenmesi amacıyla 21 AÄustos günü Ãankaya KöÅkü'nde bir çay davetinin verileceÄi, ajans ve gazetelere duyuruldu. Tarih 25 AÄustos 1922'yi gösterirken, artık her Åey hazırdı. BaÅkomutan, 26 AÄustos sabaha karÅı Fevzi ve İsmet paÅalarla birlikte muharebeyi idare etmek üzere Kocatepe'deki yerini aldı. Mustafa Kemal, hazırlıkları, ''taarruzumuz, strateji ve aynı zamanda bir taktik baskın Åeklinde yürütülecekti. Bunun gerçekleÅtirilebilmesi için de kuvvetlerin yıÄınak ve hazırlıklarının gizli kalmasına önem vermek gerekiyordu'' ifade ediyordu. BÃYÃK TAARRUZ Bir ulusu zafere taÅıyacak Büyük Taarruz, 26 AÄustos sabaha karÅı saat 04.30'da Kocatepe'den baÅladı. ÃoÄunlukla süngü hücumları ve insanüstü çabalarla gerçekleÅen Büyük Taarruz ile iki gün içinde düÅmanın Karahisar'ın güneyinde 50 ve doÄusunda 20-30 kilometre uzunluÄundaki cepheleri düÅürüldü. DüÅman ordusunun bütün kuvvetleri, Aslıhanlar yöresinde kuÅatıldı. Askeri tarihe ''BaÅkomutan Meydan Muharebesi'' olarak geçen ve Gazi'nin Dumlupınar'da ateÅ hatları arasından bizzat idare ettiÄi savaÅta, ana kuvvetler yok edildi, düÅman ordularının baÅkomutanı Trikopis dahil askerleri esir alındı. Türk ordusu, tasarlanan kesin sonuca 5 gün içinde ulaÅtı. Prof. Dr. İlhan Lütem'in ''Mustafa Kemal Atatürk, 57 Yılın Ãyküsü'' adlı kitabında yer verdiÄine göre, 31 AÄustos günü muharebe meydanını gezen BaÅkomutan, ordunun zaferinin büyüklüÄünden, buna karÅılık düÅman ordusunun uÄradıÄı felaketin dehÅetinden çok duygulandı. Mustafa Kemal, o günü, ''Sırtların gerisindeki bütün vadiler, bütün dereler, korunan ve örtülü yerler, bırakılmıÅ toplar, otomobiller, sonsuz araç ve gereç ile bu yıkıntılar arasında yıÄınlar oluÅturan ölülerle, toplanıp karargahımıza yollanan esir kafileleri ile gerçekten bir mahÅer yerini andırıyordu'' diye anlattı. ''ASIL MUCİZE...'' Büyük Zafer'e giden büyük mücadele, Åevket Süreyya Aydemir'in kaleminden ''Tek Adam''da da Åöyle özetlendi: ''(...)İÅin asıl mucizesi, o sabah (30 AÄustos) o bölgede bulunmayan büyük kuvvetleri, aynı gün ve bazen çok uzun, yorucu yürüyüÅlerden sonra muharebe meydanına toplayabilmesidir. Ãünkü bu emirler verilirken, asıl büyük muharebenin cereyan edeceÄi taraflarda ancak ve yalnız 25. Tümen bulunuyordu. Gerçi düÅmanın bir çember içine girmekte olduÄu seziliyordu ama 30 AÄustos BaÅkomutanlık Muharebesi, sırf o gece sabaha karÅı elde edilen bilgilere göre ve hemen aynı gün tertiplenmiÅtir. (...) İÅte bu Åartlar içinde 8. Piyade ve 3. Süvari tümeninin aynı gün ve en kısa bir zamanda aynı sahaya toplanabilmesi sırasında gösterdikleri eÅi az görülmüÅ manzara ve yürüyüÅ kabiliyeti ve bu arada BaÅkumandan ve Fevzi PaÅa'nın ileri kumanda mevkilerinde yer almaları, Batı Cephesi KumandanlıÄının iÅleyiÅindeki intizam, bu zaferin saÄlanmasındaki diÄer etkili Åartları teÅkil etmiÅtir.'' Büyük Zafer'i, 1 eylül 1922 günü ulusa duyuran BaÅkomutan, kaçan düÅmanın takibi için ordulara da tarihi emrini verdi: ''İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri.'' Türk ordusu, BaÅkomutanın emrini, 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'e girerek yerine getirdi. ''BİR ÃLÃM-KALIM SAVAÅI, YENİ BİR ERGENEKON'DU'' Dokuz Eylül Ãniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdür Yardımcısı Yard. Doç. Dr. Kemal Arı, Büyük Zafer'i A.A'ya deÄerlendirirken, ''bu bir ölüm-kalım savaÅıydı ve her Åeyden önce Garp Cephesi Kurmay BaÅkanı General Asım Gündüz'ün dediÄi gibi yeni bir Ergenekon'du. Ãünkü bu savaÅın kaybedilmesi demek, Türk ulusal varlıÄının tarih sahnesinden silinmesi demekti'' dedi. Türk ordusu ve ulusunun, Mustafa Kemal Atatürk'ün etrafında kenetlendiÄini belirten Yard. Doç. Dr. Arı, Åunları kaydetti: ''Bu büyük muharebe, sadece Türk ulusunun tarihi için deÄil bütün ulusların tarihi için önemlidir. Ãünkü, emperyalist politikalara ulusal baÅkaldırının ve antiemperyalist direniÅin tarihte yer almıÅ ilk örneÄi olarak nitelendirilebilir.''