Hayat hep değişkendir. Yaşadığımız ortamlarda her ne kadar rutin bir yaşam sürsekte, etrafımızdaki gelişmelerin farklılıklar oluşturduğunu zaman geçtikçe çok iyi anlamaktayız
Hayat hep değişkendir. Yaşadığımız ortamlarda her ne kadar rutin bir yaşam sürsekte, etrafımızdaki gelişmelerin farklılıklar oluşturduğunu zaman geçtikçe çok iyi anlamaktayız. İnsan kişiliğinin oluşmasında çevrenin, kültürün ve inancın etkilerini kabul etmeliyiz. Zaman değiştikçe insanlarında fikirlerinde değişim süreci başlıyor. Bir kaç yıl önce savunulan değer ve fikirler zaman aşımında karşı çıkılan değer ve fikirler olarak önümüze gelmekte. Dün söylenen ve savunulan fikirler ile bu gün mücadele etmek zorunda kalındığı ile ilgili bir çok örnek görmekteyiz. Yaşadığımız global dünya ortamında bir çok değişiklikler insanların kişilik olgunlaşma sürecinede etki ettiğinden insanlar daha anlayışlı, daha hoşgörülü daha sevecen olabilmekte. Gerçi kişiye göre değişen bir durum olmakla beraber, toplumsal süreçte de kişiliğin olgunlaşma sürecinin hız kazandığını rahatlıkla görebilmekteyiz. Kendi toplumumuzdan örnek verecek olursak, bir dönemler Belçika ve Avraupaânın değişik ülkelerine beden gücü kol kuvveti anlayışıyla gelen toplumumuz, ilerleyen yıllar içerisinde kendini geliştirerek beyin kuvvetine dönüştürmüştür. Bu kişilik oluşum sürecinde insanlarımız artık kol kuvveti yerine beyin kuvvetini kullanarak toplumun her safhasında yer almaya başladı. Bu süreci farkeden Avrupaâdaki siyasi bazı kurum ve görüşlerde de itiraz sesleri yükseldi. Her fırsatta toplumumuzun kişilik olgunlaşmasını tamamlamayarak uyumda uyumsuzluktan şikayet edenlerin, toplumumuzun uyum sürecindeki başarılarını her alana yayarak kendilerini geliştirmesinden endişe duyanlar ikilem yaşamaya başladılar. Hani bir ata sözümüz vardır.: âBu ne lahana bu ne turşuâ diye. Toplumumuzun kişilik sürecine tahammül edemeyenlerin çifte standart bir anlayışa sahip olarak ne kadar zavallı duruma düştüklerini görebilmekteyiz. Ama zamanı durduramadığımız gibi, kişilik olgunlaşma sürecinide durduramayız. Toplumumuzda gelişen kişilik olgunlaşma sürecindeki başarıda hoşgörü ve sevgi anlayışı etken olmakta. Toplumumuzu temsil eden bireylerimizin hızlı bir şekilde kendilerinin varlık değerlerini koruyarak kişilik sürecinde canlı tutmaları, hem kendi toplumuna hem de içinde bulundukları diğer toplumların gelişmesine yönelik önemli adımlardır. Bu nedenle kişilik olgunlaştırma sürecini önemsiyor bu sürecin tüm toplumlara başarı getireceğine inanıyoruz. Saygıyla kalın. Zerrin AYDIN