SARIKAMIŞ HAREKATI/ Abbas Uçar

TARİHİMİZİN HÜZÜNLÜ SAVAŞI: SARIKAMIŞ HAREKATI

Osmanlı İmparatorluğu 18. yüzyıla Batılıların ifadesiyle hasta adam olarak girdi. Ama sahip olduğu moral gucunden dolayı, yaklaşık yüzyıl direnç gösterdi. Geri çekilirken de yüzlerce yıl emek vererek imar ve inşa ettiği güzelliklerin, yakılıp yıkılmasından ve bünyesinde uzun yıllar himaye ederek uluslaşmalarına büyük katkılar sağladığı etnik grupların ihanetlerini seyretmenin hüznünü yaşıyordu. Bir asırdan fazla süren  isyan hareketleri ve savaşlar sonucunda ekonomisi büyük bir çöküntü içerisine girmiş ve uzun yıllardan beri devam etmekte olan farklı etnik gruptan ve dinden insanların birlikte yaşama kültürü özellikle sömürgeci güçlerin tahrik ve kışkırtmaları sonucu yok edilmekteydi. 

       Sarıkamış Harekatının 95. yıl dönümünde; Türkiye’de  yaşayan ve dil, din ve etnik köken ayrımı gözetmeksizin  kardeşliğimizi; geçmişte yaşadığımız acılardan ve tarihimizden üretmek zorundayız. Yüz yıl önce başımıza gelenlerin bir daha tekerrür etmemesi için tarihi bir gelecek olarak görüp gerekli dersleri çıkarmamız gerekir.

    Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan Savaşı’nda uğradığı ve yureklerimizi sızlatan mağlubiyeti, yaklaşık yüzyıldan beri İngiltere, Rusya ve Fransa gibi güçlü ve emperyalist devletlerin Osmanlı Devleti üzerindeki paylaşım rekabetini sona erdirerek, ittifaka dönüştürdü. Özellikle İstanbul ve boğazlar Rusların uzun yıllardan beri hayallerini süslemekteydi. Rusya doğacak ilk fırsatta boğazları ele geçirme planlarını 1914 Mart’ında tamamlamıştı. Ruslar bir taraftan hazırlıklarını tamamlarken, öte yandan da İngiliz ve Fransız’larla görüşmelerini sürdürmekteydiler.  

       Çok yakında savaşın kaçınılmaz olduğunu gören iktidardaki İttihat ve Teraki partisi önderleri; Rusya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerle ittifak yapmak için harekete geçtiler. Ancak, hiçbirisinden olumlu sonuç alamadılar. Bunun üzerine öteden beri Almanya’ya ve Alman ordusuna sempati duyan Enver Paşa ve İttihat ve Teraki Partisi’nin önderleri Almanya ile bir ittifak anlaşması imzaladılar. Bazı tarihçilerimizin de belirttiği gibi İttihatçı liderlerin bu şartlarda savaşa girmesi idam kararı verilmiş bir devleti kurtaracak bir kurtuluş yolu aramak içindi. 

       Anadolu insanı doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle acıyla yoğrulmuş, can ve mal vermiş ve büyük felaketlere maruz kalmıştır.

       İngiliz – Rus  ve Fransız ittifakının Türklerle olan ittifakı reddetmeleri Türklere açılmış bir savaş idi. Osmanlı Devleti için savaşın içine sürüklenmesi kaçınılmaz oldu. Osmanlı Devleti Almanya ile ittifak yaparak; 1878 yılından beri Rus işgalinde bulunan ve özellikle de Türklerin çoğunlukta yaşadıkları Kars, Ardahan, Sarıkamış gibi illeri geri alarak burada Ermeni katliamlarına ve şiddetine maruz kalan Türkleri kurtarmak, Doğu Avrupa’da Ruslarla savaş halinde olan Almanların  işini kolaylaştırmak ve Rusları mağlup ederek Kafkaslar ve Orta Asya Türk illerinin kapısını aralamaktı. 

     Alman gemilerine Yavuz ve Midilli adı verilip, Türk bayrakları çekilerek  Karadeniz’deki Rus limanlarını bombalamaları üzerine Rusya Osmanlı Devletine savaş ilan etti. Bunun üzerine Rus Kafkas Ordusu Pasinler’e kadar ilerledi. Rus ordusu 3. Ordu tarafından Köprüköy yakınlarında durduruldu. Köprüköy savaş raporunu alır almaz Alman kurmay heyetiyle Erzurum’a gelen Enver Paşa 3. Ordunun emir ve komutasını kendi üzerine aldı. 

      Enver Paşa 18 Aralık 1914 tarihinde, 3. orduya taarruz emrini verdi. Çetin kış şartlarının yanı sıra salgın hastalıklar  her geçen gün 3. Ordunun kayıplarını hızla artırıyordu. Bu nedenle çetin kış şartlarında giyecek ve iaşe ve donanım yönünden oldukça yetersiz bir durumda olan ve özellikle de Arabistan’da sıcak iklim şartlarına göre yetiştirilen askerlerin 3. Orduya kaydırılması kötü iklim şartlarında kayıpları daha da artırıyordu. 3.Orduya iaşe ve giyecek getirmekte olan gemilerin Zonguldak yakınlarında Rus donanmasınca batırılması 3. Orduyu oldukça zor durumda bıraktı. O  nedenle taarruzu bir an önce yapılarak Rusların toparlanmasına fırsat vermeyerek, onları bir kuşatma harekatı ile yok etmekti.

      3. Ordunun 9, 10 ve 11. kolorduları 24 Aralık 1914 günü, eksi 39 derece soğukta Büyük Sarıkamış çevirme ve kuşatma harekatına başladı. Enver Paşa’da 9. Kolordu’nun başında harekete geçti. Enver Paşa’nın bizzat kendisinin başında bulunduğu 9. Kolordu ile 10. Kolordu 24- 25 Aralık gecesi Sarıkamış’a ulaştı. Ancak! Allahü Ekber dağlarını aşanlar, çetin kar ve tipi nedeniyle çok büyük kayıplar verdiler. 25- 26 Aralık gecesi 10. Kolordu Sarıkamış’ı kısmen işgal etti ve çok çetin savaşlar yaşandı. Planlandığı şekilde Hafız Hakkı Paşa’nın komutasındaki 11. Kolordu’nun zamanında Sarıkamış’a ulaşmamış olması savaşın kaybedilmesinde çok önemli etken oldu. 

     Neredeyse bütün askeri uzmanların ortak görüşü, Rus kuvvetlerinin arkasına sarkmayı hedef alan bu harekatın başarılı bir plan olduğu yönündedir. Harekattaki gecikme Rusların durumunu kuvvetlendirirken, 3. Ordunun başarısını engelledi. Bununla birlikte Rus Kafkas Ordusu Başkomutanı 2-3 Ocak 1915 günlerinde müttefikleri Fransa ve İngiltere’ye çektiği telgraflarda,

    

   “Telgraf gorusmelerini bile donduran soğuk ve kış, Türk ordusunu engelleyemiyor. İkinci bir cephe açarak, Türk ordularının ilerlemesi durdurulamaz ise, zengin Bakü petrolleri, Osmanlı – Almanya ittifakının eline geçecek ve Hindistan yolu onlara açılacaktır”

Feryadını  dile getirmiştir.  

       Sarıkamış Harekatı sonucunda çok ağır bir bedel ödenmiştir. Rus kaynaklarına göre Türklerin kaybı 90 bin, Rusların kaybı ise 32 bindir. Türk kaynaklarında ise kayıplar daha az olduğu yönündedir. Ancak, Türklerin kaybı bazılarının iddia ettiği gibi, düşmana tek kurşun sıkılmadan bu kayıplar verilmiş değildir. Sarıkamış’ta Enver Paşa’nın komutasında tüm imkansızlıklara rağmen Ruslara defalarca taarruz edilerek, onlara da büyük kayıplar verdirilmiştir. 

      Türk ordusunun çok azalması ve özellikle de 11. Kolordonun zamanında Sarıkamış’a varamamış olması nedeniyle harekat kabiliyetinin zayıfladığını anlayan Ruslar 4 Ocak 1915’te hücuma geçtiler. Enver Paşa aşağıdaki vasiyetini yazdı: 

     “Ruslara taarruz edildi, fakat mağlup edilemedi. Şimdi, 11. Kolordu ve süvari fırkasını bekliyorum. Gelir ve yetişirse düşmanı bozacağım. Fakat gelmeden düşman zayıflamış kıtalarımıza taarruz eder ve taarruzda muvaffak olursa , o vakit ordu mahvolmuş demektir. Şimdiye kadar asker ve zabitler, hiç kusursuz harp ettiler. Her manevrayı yaptılar. Bu halde vasiyetim; Ben vazifemi yaptığımı sanıyor ve ölüyorum.  Düşmana, sonuna kadar karşı koydum. Her halde sonunda muvaffak olacağız. Ben, kalben müsterih olarak ölüyorum. Yaşasın dinim, vatanım, padişahım!” 

     5 Ocakta’ki Rus taarruzundan sonra 3. Ordu geri çekilme kararı aldı. 10 Ocak 1915’te Enver Paşa 3. 0rdunun komutasını Hafız Hakkı Paşaya devrederek İstanbul’a döndü. Sarıkamış Harekatı sonucunda, Ermenilerle işbirliği yapan Rus kuvvetleri önce Van’a, sonra da Muş ve Bitlis illerine girdiler. Ermenilerin Sarıkamış Harekatında yaptıkları büyük hizmetlerin karşılığı olarak, bu illerin valilikleri Ermenilere verildi. Sarıkamış Harekatı sonrası, Ermeni- Rus işbirliği sonunda, bölgedeki Türk- Müslümanlara karşı geniş çaplı katliamlar gerçekleştirildi. 

      Sarıkamış Harekatı askeri açıdan; var olma azminin, direncin, mücadelenin, inancın, fedakarlığın ve her şeyden önemlisi Türk Milleti ve onun ordusunun en zor şartlar altında vatanı için neleri göze alabileceklerinin abideleşmiş bir örneğidir.

    Bu vesileyle de; Vatan topraklarının düşman isgalinden kurtulmasında canla başla mücadele eden, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm silah arkadaşlarını şükran ve minnetle bir kez daha yad ediyor, Sarıkamış harekatında canlarını feda eden, aziz şehitlerimize Yüce Allah’tan sonsuz rahmet diliyorum.