Osmanlı Devleti 18. yüzyıla çok büyük sarsıntılar içinde girdi, ancak sömürgeci güçler arasında
Osmanlı Devleti 18. yüzyıla çok büyük sarsıntılar içinde girdi, ancak sömürgeci güçler arasındaki rekabetin yardımıyla yaklaşık yüzyıl direnç gösterdi. Osmanlı Devleti uzun yıllar üzerlerine kol kanat gerdiği ve adil bir şekilde yönettiği Rumlar, Bulgarlar, Sırplar ve Ermeniler gibi etnik unsurların ayrılıkçı hareketlerine maruz kaldı. Osmanlı Devleti’nin bir yüz yıldan fazla süren isyan hareketleri ve savaşlar sonucunda ekonomisi büyük bir çöküntü içerisine girmiş ve uzun yıllardan beri devam etmekte olan farklı etnik guruptan ve dinden insanların birlikte yaşama imkanları özellikle sömürgeci güçlerin tahrik ve kışkırtmaları sonucu yok edilmekteydi.
Osmanlı Devleti yüz yıl kadar Balkanlar’da İngiliz, Fransız ve Rusların desteklediği ve organize ettiği Rum, Bulgar ve Sırp isyancı terör örgütleri ile mücadele etti ve ekonomik, sosyal ve siyasal bakımdan büyük kayıplara uğradı.Yunan, Rum, Sırp, Bulgar gibi etnik unsurları ayrıştırdıktan sonra Balkanlar’daki bölünmeyi tamamlayan Batılı güçler Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki çökertme faaliyetlerini devam ettirebilmek için Ermenileri kışkırtıp kullanmaya başladılar.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan Savaşı’nda uğradığı içler acısı hezimeti yaklaşık yüzyıldan beri İngiltere, Rusya ve Fransa gibi güçlü ve sömürgeci devletlerin Osmanlı Devleti üzerindeki paylaşım rekabetini, işbirliğine dönüştürdü. Özellikle İstanbul ve boğazlar ele geçip, sıcak denizlere ulaşmak Rusların uzun yıllardan beri en büyük hayallerini oluşturmaktaydı.
Çok yakında savaşın kaçınılmaz olduğunu gören iktidardaki İttihat ve Terakki Partisi’nin önderleri; Rusya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerle ittifak yapmak için harekete geçtiler. Ancak, hiçbirisinden olumlu sonuç alamadılar. Hatta Ruslara yapılan on yıllık saldırmazlık teklifi de reddedildi. Bunun üzerine Enver Paşa ve İttihat ve Terakki Partisi’nin önderleri Almanya ile bir ittifak anlaşması imzaladılar.
Osmanlı Devleti’nin savaşın içine sürüklenmesi kaçınılmaz oldu. ‘Osmanlı Devleti Almanya ile ittifak yaparak; 1878 yılından beri Rus işgalinde bulunan ve özellikle de Türklerin çoğunlukta yaşadıkları Kars, Ardahan, Sarıkamış gibi illeri geri alarak burada Ermeni katliamlarına ve şiddetine maruz kalan Türkleri kurtarmak, Doğu Avrupa’da Ruslarla savaş halinde olan Almanların üzerindeki Rus baskısını azaltmak ve Kafkaslar ve Orta Asya’nın kapısını aralamaktı.
Yavuz ve Midilli gemilerinin Karadeniz’deki Rus limanlarını bombalamaları üzerine Rusya Osmanlı Devletine savaş ilan etti .Bunun üzerine Rus Kafkas Ordusu Pasinler’e kadar ilerledi .Rus ordusu 3. Ordu tarafından Köprüköy yakınlarında büyük kayıplara uğratıldı ve durduruldu. Köprüköy savaş raporunu alır almaz Alman kurmay heyetiyle Erzurum’a gelen Enver Paşa 3. Ordu’un emir ve komutasını kendi üzerine aldı.
Enver Paşa 18 Aralık 1914 tarihinde, 3. Ordu’ya Sarıkamış Harekatı için taarruz emrini verdi. Çetin kış şartlarının yanı sıra tifüs gibi salgın hastalıklar her geçen gün 3. Ordu’nun kayıplarını hızla artırıyordu.Bu nedenle çetin kış şartlarında giyecek ve iaşe ve donanım yönünden oldukça yetersiz bir durumda olan ve özellikle de Arabistan’da sıcak iklim şartlarına göre yetiştirilen askerlerin 3. Orduya kaydırılması kötü iklim şartlarında kayıpları daha da artırıyordu.Bu arada, İstanbul’dan kışlık giyecek ve askeri malzeme taşıyan Bezm-i Alem, Mithat Paşa ve Bahr-i Ahmer gemileri Trabzon’a doğru yol alırken Rus savaş gemilerince Zonguldak yakınlarında batırılması 3. Ordu üzerinde tam bir psikolojik yıkım meydana getirmişti.
Enver Paşa ve Alman kurmay heyeti taarruzu bir an önce başlatıp, Rusların toparlanmasına fırsat vermeden, onları bir kuşatma harekatı ile yok etmeyi planladılar. 3. Ordu’nun 9, 10 ve 11. Kolordu’ları 24 Aralık 1914 günü, -39 derece soğukta Büyük Sarıkamış çevirme ve kuşatma harekatına başladı.Enver Paşa’da 9. Kolordu’nun başında harekete geçti. Açlık, soğuk, yorgunluk ve dağın sarp ve kayalık olması birliklerin kayıplarını hızla artırıyordu. Enver Paşa’nın bizzat kendisinin başında bulunduğu 9. Kolordu 36.784 kişi mevcutu ile Sarıkamış’ın 8 km yakınına geldiğinde geceyi orman ortasında geçirmek zorun kaldı. Ancak, Allahu Ekber dağlarını aşanlar çetin kar ve tipinin erzak ve teçhizatın ileri hatlara taşınmasına engel olması sebebiyle çok büyük can ve mal kayıpları ile mühimmat kayıplarına maruz kaldılar.
25- 26 Aralık gecesi 10. Kolordu Sarıkamış’ı kısmen işgal etti ve çok çetin savaşlar yaşandı.Planlandığı şekilde Hafız Hakkı Paşa’nın komutasındaki 11. Kolordu’nun zamanında Sarıkamış’a ulaşmamış olması savaşın kaybedilmesinde çok önemli etken oldu.
Neredeyse bütün askeri uzmanların ortak görüşü, Rus kuvvetlerinin arkasına sarkmayı hedef alan bu harekatın teorik yönden başarılı bir planlama olduğu yönündedir.Fakat basit hatalar, yanlış stratejiler, uygunsuz zamanlama ve olumsuz iklim şartları, teoride mükemmel bu harekatı, pratikte başarısızlığa mahkum etmişti.Harekattaki gecikme Rusların durumunu kuvvetlendirirken, 3. Ord’nun giderek zayıflamasına sebep oluyordu. Bununla birlikte Rus Kafkas Ordusu Başkomutanı 2-3 Ocak 1915 günlerinde müttefikleri Fransa ve İngiltere’ye çektiği telgraflarda şöyle diyordu:
“Telgraf görüşmelerini donduran soğuk ve kış, Türk ordusunu engelleyemiyor. İkinci bir cephe açarak, Türk ordularının ilerlemesi durdurulamaz ise, zengin Bakü petrolleri, Osmanlı – Almanya ittifakının eline geçecek ve Hindistan yolu onlara açık bulunacaktır.”
Sarıkamış Harekatı ile ilgili tartışmaların en önemlilerinden birisi yaşanan kayıpların sayısı ile ilgilidir. Sarıkamış Harekatı sonucunda ağır bir bedel ödenmiştir. Rus kaynaklarına göre Türklerin kaybı 90 bin, Rusların kaybı ise 32 bindir. Genel Kurmay Başkanlığı Harp Encümeni’nin saptamalarına göre, harekatta 3. Ordu, 23 bini savaş alanında, 10 bini de savaş hatları gerisinde olmak üzere toplam 33 bin şehit vermiştir. Yedi bin kişi esir düşmüş, 17 bin kişi de yaralanma vb. nedenlerle savaş dışı kalarak toplam kayıp 57 bin kişidir. Ancak, Türklerin kayıplar; bazı tarihçi ve yazarların iddia ettiği gibi, düşmanla çarpışmadan, kötü iklim şartları nedeniyle gerçekleşmiş değildir. Sarıkamış’ta Enver Paşa’nın komutasında tüm imkansızlıklara rağmen Ruslara defalarca taarruz edilerek, büyük kayıplar verdirilirken, 3. Ordu, zafer ile mağlubiyet sarkacında giderek eriyordu. Sarıkamış’a giremeyen, aç ve perişan bir halde, Sarıkamış civarındaki dağlarda gecelemek zorunda kalan Türk askerlerinin savaş kabiliyeti giderek zayıflıyordu.
Enver Paşa yardıma gelmesini sabırsızlıkla beklediği Hafız Hakkı Paşa komutasındaki 10. Kolordu’nun kar ve tipi yüzünden çok büyük kayıplara uğradığını duyduğunda neye uğradığını şaşırmıştı. Türk ordusunun harekat kabiliyetinin zayıfladığını savaş güçlerinin azaldığını anlayan Ruslar 4 Ocak 1915’te hücuma geçtiler. Oysa 25-26 Aralık’ta Hafız Paşa’nın kolordusuyla birleşip, Sarıkamış’a toplu bir saldırı planlanmıştı.Büyük kayıplar vermelerine karşılık 10. Kolordu’dan arta kalan birlikler ilerlemeye devam etmişler ve 27 Aralık’ta Rus ordusunun ikmal yollarını tahrip etmeyi başarmışlardır.Ancak 27 Aralık’ta yapılan Türk saldırısı Ruslar tarafından durduruldu.28-29 Aralık’ta Sarıkamış 5000 kişilik bir kuvvetle kuşatıldı. Buna karşılık Rus kuvvetleri 15.000 kişiye ulaşmıştı. 3-4 Ocak 1915 gecesi kar ve fırtına daha da şiddetlenmişti. Rus ordusu taarruza başladığında, Enver Paşa’da yenilginin kaçınılmaz olduğunu anlamıştı.9. Kolordu’nun karargahı düşmana esir düşmüş; 9. 10. Kolordu birliklerinden geri kalan askerler Erzurum’a çekilmişlerdir.3. Ordu Sarıkamış Harekatı’nda yenilmiş ve böylece büyük ideallerle başlayan Sarıkamış Harekatı bir hezimete dönüşmüştü.
5 Ocakta’ki Rus taarruzundan sonra 3. Ordu geri çekilme kararı aldı. 10 Ocak 1915’te Enver Paşa 3. 0rdunun komutasını Hafız Hakkı Paşaya devrederek İstanbul’a döndü.Sarıkamış Harekatı sonucunda, Ermenilerle işbirliği yapan Rus kuvvetleri önce Van’a, sonra da Muş ve Bitlis illerine girdiler. Ermenilerin Sarıkamış Harekatında Rus ordusuna yaptıkları büyük hizmetlerin karşılığı olarak, bu illerin valilikleri Ermenilere verildi. Sarıkamış Harekatı sonrası, Ermeni- Rus işbirliği sonunda, bölgedeki Türk- Müslümanlara karşı geniş çaplı katliamlar gerçekleştirildi.Kafkas Cephesi’nde üstünlüğü ele geçiren Ruslar, Ermenilerin de yardımıyla 25 Temmuz 1916’ya kadar hemen hemen tüm Doğu Anadolu’yu ele geçirdiler.
Rusya’da 1917 yılında meydana gelen Bolşevik İhtilali sonucunda Ruslar savaştan çekilince Türk Ordusu Rusları Doğu Anadolu’dan çekilmeye mecbur etti. Ancak, çekilen Rus Ordusu silahlarını alan Ermeniler bölgedeki Türklere yönelik katliamlara giriştiler.30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşmas’nın imzalanmasıyla Türk Ordusu 1914’teki sınırlara çekilmek zorunda kaldı. Ancak,Kazım Karabekir Paşa komutanlığındaki 15. Kolordu 29 Eylül 1920’de Sarıkamış’ı tekrar anavatana kattı.