Belçika Diyanet Vakfının 8, 9, 10 Ocak 2010 tarihlerinde ´´Avrupa´da Çok Kültürlü Hayat ve Türkler´
Belçika Diyanet Vakfının 8, 9, 10 Ocak 2010 tarihlerinde ´´Avrupa´da Çok Kültürlü Hayat ve Türkler´´ başlığı altında düzenlediği konferansın ilk etabı Brüksel Diyanet Vakfı salonunda gerçekleştirildi.
Yapılan konferansa Belçika Diyanet Vakfı başkanı Prof Dr Halife Keskin başkanlık etti.
Konferansın Konuşmacıları ise, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Dekanı Prof Dr. Ali Osman Ateş, Doç. Dr. Muhammed Yılmaz ve Doç Dr. Abdullah Alperen idi.
Konferansı, Bakan Emir Kır, Brüksel Hükümeti Bölge Milletvekili Mahinur Özdemir, Schaerbeeek Belediye Meclis Üyesi Derya Aliç, Müslüman Temsil Kurumu Başkanı Şemsettin Uğurlu, Diyanet Vakfı Kadın Kolu Başkanı Dudu Akçalık, Avrupa Akademik Çalışmalar Merkezi Başkanı Mustafa Ulusoy, EYAD Başkanı Metin Edeer, Belçika Haber Halkla İlişkiler Müdiresi Zerrin Aydın ve kalabalık davetli topluluğu izledi.
Kuran-i Kerim tilavetiyle başlanan programda, açılış konuşmasını gerçekleştiren Belçika Diyanet İşleri Vakfı Başkanı Prof.Dr.Halife Keskin bu programların 1 yıl önceden planlandığını ve bu şekil konferansların devam edeceğini belirtirken, panel tarihinin çok önemli bir zaman dilimine denk geldiğini, bu önemin ise Avrupa’da Müslüman vatandaşlara karşı yapılan haksızlıkların hızla arttığı bir dönemde olmasından dolayı kaynaklandığını ifade etti. Avrupadaki müslümanların her geçen gün sıkıntılarına yeni sıkıntılar eklendiğini belirten Halife Keskin, Türkiye Cumhuriyetinin Dünya ülkeleri arasında aldığı barışçıl rolün aksine, Avrupa ülkeleri barışı bozmak için çabalıyorlar dedi. Gündemde olan İsvircedeki Minare yasağına da değinen Keskin, azınlık haklarının refaranduma götürülmesinin bir hata olduğunu, hangi ülkede azınlıkların haklarının refaranduma götürürseniz, böyle bir sonuç çıkacağı muhakkaktır diyerek tepkisini dile getirdi. Din ve vicdan özgürlüğünün sorgulanmasınında baştan sona kadar yanlış birşey olduğunu, ancak İsviçredeki yasağın tekrar düzeltileciğini tahmin ediyoruz diyerek sözlerine devam etti. Halife Keskin Belçika’daki müslümanların durumuna da değinirken: “ Belçika’da da çeşitli gelişmeler oluyor. Camilemizin Belçika devleti tarafından tanınması güzel bir olay fakat tanınmalarına rağmen halen bazı zorluklar çekiyoruz. Gerçekleştirmek istediğimiz camii inşaatlarına, restorasyonlarına izin almakta zorluk çekiyoruz. Bunun yanında camilerimize imam getirmek istediğimizde vize işlemlerinde sıkıntılar yaşıyoruz. Bu noktada bazı Türk asıllı vekillerimiz bize destek oluyor, onlara teşekkür ediyoruz. Bazı vekillerimizde tam aksine hiç destek olmuyorlar. Seçim zamanı geldiklerini bu vekilleri sizlere şikayet edeceğiz.” Dedi. Halife Keskin Türkiyenin din ve vicdan hürriyeti konusunda her geçen gün daha olumlu adımlar atarken, aynı adımları Avrupa’dan da bekliyoruz diyerek sözlerini tamamladı.
Brüksel Bölge Bakanı Emir Kır’da gerçekleştirdiği kısa konuşmada İsviçredeki minare yasağını bir skandal olarak tanımlarkan, Belçika Irkçı Partisi Vlaams Belang’ın Belçika’da da böyle bir yasak istemesinide mantıksız bulduğunu aktardı. Minarelerin dinimizin bir sembolü olduğunu, din ve vicdanların sorgulanamayacağını ifade etti. Kendilerininde bu hakları birçok yerde savunduklarını, bazı Belçikalıların “ burada yaşıyorsanız bizim gibi olacaksınız” düşüncesininde kabul edilemez bir düşünce tarzı olduğunu söyledi. Emir Kır, olumsuzlukların yanında Müslümanların ve yabancıların Belçika’da yine de birçok hak kazandıklarını anlattı. Bunların başında vatandaşlığa kolay geçişlerin gerçekleştiğini ekledi.
Misafir konuşmacılardan Doç.Dr. Muhammed Yılmaz yaptığı konuşmada dünya üzerindeki farklı toplumlara dikkat çekerken, bunun Allahın bizlere yaptığı imtahanın bir parçası olduğunu ifade etti. Farklı toplulukların olmasının, Allahın delaletindendir diyen Muhammed Yılmaz, Kuran’dan ayetler ışığında konuşmalarına devam etti. Yılmaz: “ Allah isteseydi bizleri tek bir millet, tek bir ümmet olarak yaratabilirdi. Farklılıklarımızın sebebi var, bunlar imtahandir” dedi. Muhammed Yılmaz, İslam dinindeki ifade özgürlüğündende bahsederken, dinimizde zorlama olmadığından, atalarımız bünyelerinde yaşayan yabancı topluluklara baskı yapmamıştır diyerek Osmanlı zamanındaki hoşgörüye işaret etti. Yılmaz: “ bizim peygamberimiz hoşgörü insanıydı. Sahabelerde aynı şekilde. Bizler peygamber ahlakını örnek alıyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.
Adana Çukurova Üniversitesinden gelen diğer bir konuşmacı Doç.Dr. Abdullah Alperen ise dinler arası diyaloğun öneminden bahsetti. Var olan sorunların çözümü için diyaloğun şart olduğunu belirten Alperen “ şu zamanlarda artan islamofobi ile ancak diyalogla mücadele edebiliriz. Bu diyalog zamanımızın gereğidir” dedi. Abdullah Alperen vatandaşlara seslenerek, ifrat ve tevritten kaçınarak Avrupa vatandaşı insanlarla iletişime geçmek gerektiğini berlitti. Avrupanın çok kültürlü yaşama yeni yeni alışmaya başladığını da aktaran Alperen, bu konuda Avrupanın hala zorluklar çektiğini anlattı. Farklılıkları tanımak gerektiğini ve karşıdakinini anlamak için empatiyle hareket etmek gerektiğini ifade ederek konuşmasına son verdi.
Çukurova Üniversitesi Dekanı Ali Osman Ateş ise yaptığı konuşmada ²Osmanlı tarihinden anektodlarla, hoşgörüyü devlet politikası olarak belirleye nbir toplumdan geldiklerini ifade etti. Osmanlı padişahlarından Fatih Sultan Mehmet’in Bosna Hersek’İ kuşatması sırasında oradaki bir kiliseye askerleri tarafından dokunulmaması için bir ahidname çıkarttığı, hatta o kiliseyi kendi askerleri koruduğunu² da anlatan Ali Osman Ateş, ²bu hoşgörüye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var² dedi.