21. Yüzyılın yükselen yıldızı olan, bölge ve dünya barışı için, çok önemli bir katkı sağlam
21. Yüzyılın yükselen yıldızı olan, bölge ve dünya barışı için, çok önemli bir katkı sağlama potansiyeline sahip olan Türkiye’nin bu yükselişini devam ettirebilmesi için, demokrasi standartlarını arttırmak, hukukun üstünlüğünü sağlamak, kişi hak ve özgürlüklerini genişletmek, bireylerin ekonomik refahını arttırmak, açıklığı ve şeffaflığı sağlamak, en önemli amacı olmak zorundadır
Avrupa Birliği üyeliği için yarım asırdır mücadele veren Türkiye’de, artık insan haklarıyla, demokrasiyle, çağdaş uygarlıkla bağdaşmayan ve azgelişmişliğin bir göstergesi olan, darbelerin konuşulması bile Türkiye’nin imajına ve saygınlığına büyük zarar vermekte ve dünyadaki ve Avrupa’daki imajını da olumsuz yönde etkilemektedir.
Ülkemizde son günlerde yaşanan darbe söylentileri!
Biz Avrupa’da yaşayan Türkleri de incitmekte ve rahatsız etmektedir.
Çünkü geçmişte 27 Mayıs darbesi, 12 Eylül darbesi 12 Mart muhtırası ve 28 Şubat süreçleri Ülkemizi ileri bir noktaya taşımamış tam aksine, Ülkemizin demokrasisinin, ekonomik ve sosyal gelişmesinin önünde büyük bir engel oluşturmuştur. Darbeler Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi gelişiminin önünde en büyük engeli oluşturmuştur Darbeler ile birlikte Türkiye’nin siyaseti ve siyasi geleneği alt üst oldu ve Türkiye bu çarpık siyasi tablonun uzun yıllar olumsuzluğunu yaşadı..Darbeler entelektüel ve düşünsel anlamda büyük bir kısırlığa ve kuraklığa sebep olmuştur.O sebeple hiçbir darbe demokratik ve meşru değildir.
Darbelerin yaşanmasıyla birlikte geçmişte; Ülkemizin aydınları, politikacıları, akademisyenleri susturulmuş, kitapları yasaklanmış ve Ülkemiz dünyanın üçüncü sınıf bir Ülkesi görüntüsüne mahkûm edilmişti.
Eğer Türkiye yarınını inşa etmek istiyorsa geçmişiyle hesaplaşmak zorunda ve o geçmişin yarattığı çarpık yapıyı da değiştirmek zorundadır.
Oysa günümüzde, son yıllarda izlenen dış politika ve ekonomi politikalarıyla Türkiye’nin stratejik önemi giderek daha da artmış Ortadoğu’da, Avrupa’da, Balkanlarda ve Asya Ülkeleri arasında Türkiye ilgiyle izlenmekte ve gıpta ile bakılan bir ülke konumuna yükselmeye başlamıştır.
Türkiye köklü bir devlet geleneğine, tarihsel birikime, dış politika deneyimine, coğrafi konuma sahip olmasına rağmen belirli aralıklarla gerçekleşen darbeler sebebiyle Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları standartları arzu edilen çağdaş standartlara ulaşamamıştır.
Türkiye! bir taraftan demokrasisini, ekonomisini ve savunmasını güçlendirirken, öte yandan da saydamlığı hukukun üstünlüğünü egemen kılmalı ve imaj bozucu olarak algılanan darbe girişimlerinden hatta tartışmalarından uzaklaşmalıdır.Türkiye önemli bir eşikten geçiyor ve başka bir yerdedir. Bu sürecin kesintiye uğratılması tüm olumlu kazanımların heba edilmesi anlamına gelmektedir.
Çünkü Türkiye’de veya dünyada hiçbir darbe demokratik olamaz. Darbe kültürü, genelde geri kalmış ülkelerle birlikte anılmaktadır Bunlar Türkiye için önemini ve anlamını kaybetmiştir.
Dünyada önemli bir aktör olan Türkiye’nin artık darbe söylemlerinden uzak, demokrasi ve hukukun üstünlüğü içerisinde, kalkınmasını ve gelişmesini sürdürmesi en büyük özlemimizdir.
Bu yapay darbe söylentileriyle de Ülkemizin gözbebeği olan, Türk silahlı kuvvetlerinin, zan altında bırakılmaması, yıpratılmaması ve münferit birkaç kişinin art niyetlerinin, ordu mensuplarımızın tümüne mal edilmemesine büyük özen gösterilmelidir. Çünkü Türk silahlı kuvvetleri Ülkemizin özellikle dış güvenliğinin sağlanmasında en önemli gücümüzdür.
Türkiye’nin bugün bölgesinde ve dünyada sözü geçen, çevresine çeki düzen verebilen bir ülke konumuna ulaşmasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin çok büyük katkılarının olduğu da göz ardı edilmemelidir.
Sağduyulu ve basiretli ordumuzun komuta kademesinin de, bu darbe söylentilerinden büyük bir üzüntü duyduklarını da gözlemlemekteyiz.
O nedenle sağduyu sahibi hiçbir kişinin, artık Ülkemizde demokrasi ve çağdışı yollara tevessül edip, anayasal düzeni zorla değiştirecek girişimleri asla tasvip etmeyeceği inancını taşımaktayız.
Saygılarımla
21. Yüzyılın yükselen yıldızı olan, bölge ve dünya barışı için, çok önemli bir katkı sağlama potansiyeline sahip olan Türkiye’nin bu yükselişini devam ettirebilmesi için, demokrasi standartlarını arttırmak, hukukun üstünlüğünü sağlamak, kişi hak ve özgürlüklerini genişletmek, bireylerin ekonomik refahını arttırmak, açıklığı ve şeffaflığı sağlamak, en önemli amacı olmak zorundadır
Avrupa Birliği üyeliği için yarım asırdır mücadele veren Türkiye’de, artık insan haklarıyla, demokrasiyle, çağdaş uygarlıkla bağdaşmayan ve azgelişmişliğin bir göstergesi olan, darbelerin konuşulması bile Türkiye’nin imajına ve saygınlığına büyük zarar vermekte ve dünyadaki ve Avrupa’daki imajını da olumsuz yönde etkilemektedir.
Ülkemizde son günlerde yaşanan darbe söylentileri!
Biz Avrupa’da yaşayan Türkleri de incitmekte ve rahatsız etmektedir.
Çünkü geçmişte 27 Mayıs darbesi, 12 Eylül darbesi 12 Mart muhtırası ve 28 Şubat süreçleri Ülkemizi ileri bir noktaya taşımamış tam aksine, Ülkemizin demokrasisinin, ekonomik ve sosyal gelişmesinin önünde büyük bir engel oluşturmuştur. Darbeler Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi gelişiminin önünde en büyük engeli oluşturmuştur Darbeler ile birlikte Türkiye’nin siyaseti ve siyasi geleneği alt üst oldu ve Türkiye bu çarpık siyasi tablonun uzun yıllar olumsuzluğunu yaşadı..Darbeler entelektüel ve düşünsel anlamda büyük bir kısırlığa ve kuraklığa sebep olmuştur.O sebeple hiçbir darbe demokratik ve meşru değildir.
Darbelerin yaşanmasıyla birlikte geçmişte; Ülkemizin aydınları, politikacıları, akademisyenleri susturulmuş, kitapları yasaklanmış ve Ülkemiz dünyanın üçüncü sınıf bir Ülkesi görüntüsüne mahkûm edilmişti.
Eğer Türkiye yarınını inşa etmek istiyorsa geçmişiyle hesaplaşmak zorunda ve o geçmişin yarattığı çarpık yapıyı da değiştirmek zorundadır.
Oysa günümüzde, son yıllarda izlenen dış politika ve ekonomi politikalarıyla Türkiye’nin stratejik önemi giderek daha da artmış Ortadoğu’da, Avrupa’da, Balkanlarda ve Asya Ülkeleri arasında Türkiye ilgiyle izlenmekte ve gıpta ile bakılan bir ülke konumuna yükselmeye başlamıştır.
Türkiye köklü bir devlet geleneğine, tarihsel birikime, dış politika deneyimine, coğrafi konuma sahip olmasına rağmen belirli aralıklarla gerçekleşen darbeler sebebiyle Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları standartları arzu edilen çağdaş standartlara ulaşamamıştır.
Türkiye! bir taraftan demokrasisini, ekonomisini ve savunmasını güçlendirirken, öte yandan da saydamlığı hukukun üstünlüğünü egemen kılmalı ve imaj bozucu olarak algılanan darbe girişimlerinden hatta tartışmalarından uzaklaşmalıdır.Türkiye önemli bir eşikten geçiyor ve başka bir yerdedir. Bu sürecin kesintiye uğratılması tüm olumlu kazanımların heba edilmesi anlamına gelmektedir.
Çünkü Türkiye’de veya dünyada hiçbir darbe demokratik olamaz. Darbe kültürü, genelde geri kalmış ülkelerle birlikte anılmaktadır Bunlar Türkiye için önemini ve anlamını kaybetmiştir.
Dünyada önemli bir aktör olan Türkiye’nin artık darbe söylemlerinden uzak, demokrasi ve hukukun üstünlüğü içerisinde, kalkınmasını ve gelişmesini sürdürmesi en büyük özlemimizdir.
Bu yapay darbe söylentileriyle de Ülkemizin gözbebeği olan, Türk silahlı kuvvetlerinin, zan altında bırakılmaması, yıpratılmaması ve münferit birkaç kişinin art niyetlerinin, ordu mensuplarımızın tümüne mal edilmemesine büyük özen gösterilmelidir. Çünkü Türk silahlı kuvvetleri Ülkemizin özellikle dış güvenliğinin sağlanmasında en önemli gücümüzdür.
Türkiye’nin bugün bölgesinde ve dünyada sözü geçen, çevresine çeki düzen verebilen bir ülke konumuna ulaşmasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin çok büyük katkılarının olduğu da göz ardı edilmemelidir.
Sağduyulu ve basiretli ordumuzun komuta kademesinin de, bu darbe söylentilerinden büyük bir üzüntü duyduklarını da gözlemlemekteyiz.
O nedenle sağduyu sahibi hiçbir kişinin, artık Ülkemizde demokrasi ve çağdışı yollara tevessül edip, anayasal düzeni zorla değiştirecek girişimleri asla tasvip etmeyeceği inancını taşımaktayız.
Saygılarımla